Bölüm 10 Gerçekler

10 1 0
                                    

-Eski zamanlarda atalarımız tarafından bir kolye yapıldı. Ama sıradan bir kolye değildi. Akbaba kolyesiydi. Akbabaların gücünü taşıyordu. Onu takan insan bu güç sayesinde halkı tehlikelerden koruyordu. Çok güçlü bir kolyeden bahsediyoruz. Ama gücünün farkına varan akbabanın gözünü hırs bürüdü. Gücünü kötüye kullanmaya başladı. İlk başlarda yaptığı iyiliklerden dolayı halktan yemek, eşya gibi temel ihtiyaçlar alırken sonrasında insanları tehtid ederek neredeyse tüm yiyecek ve eşyalarına el koymaya başladı. Halk yoksulluk içerisinde yaşarken o gücüne güç kattı. Herkes ondan korkuyordu. Ona karşı çıkanlar da cezalandırılıyordu. Kolye iyilik için yapıldığından dolayı kötüye kullanılınca lanetlendi. Lanet yavaş yavaş yayılmaya başladı. Bu sırada atalarımız Akbaba'yı yenip huzur'u tekrar getirebilsin diye Kartal ve Baykuş kolyelerini yaptı.
-Dur! Bu boynumdaki kolyeyi mi yani?
-Dinle.
-Bu kolyeler de kötüye kullanılmasın diye atalarımız onları saf ruhlara teslim etti. Yani çocuklara. Bu çocuklar Akba'nın uğradığı lanetin de sayesinde onu yendiler. Halk tekrar huzura kavuşurken atalarımız kolyeleri bir sonraki tehlikeye kadar sakladılar. Kolyeler kendi sahiplerini gerekli bir vakitte  bulana kadar saklı kaldılar. Kolyeler her bir kişiye kendi atasından kalır. Akbaba hariç tabi. Yani o baykuş kolyesini kullanan çocuk bizim atamız. Ben bu güne kadar Baykuş'un soyundan geldiğimi bilmiyordum. Ben sadece savaşçıydım.
-Dur! Anne sen, savaşçı mısın? Doktorsun sanıyordum!
Bakışlarıyla beni susturdular. Devam etti.
-Dediğim gibi Baykuş'un soyundan geldiğimden haberim yoktu. Ve bu yüzden seni korumak için bunu sana hiç anlatmadık ve gerek duymadık. Ama kolye seni bulduğuna ve senin Baykuş olduğuna göre tehlike yaklaşıyor ve seni eğitmeliyiz. Kolye sahibinin saldırıya kadar hazır olabileceği bir vakitte gelir. Yani endişelenme, bir saldırı olduğunda tamamen hazır olacak seviyeye gelene kadar zamanın var.
-Yani tamamen hazır olduğumda bir saldırı olacak.
-Evet.
-O zaman hazır olmayayım. Böylelikle saldırı da olmaz.
-Saldırı olduğunda hazır olacak kadar zamanın var dedim, saldırı olmayacak demedim. Ne zaman ve nasıl olacağını bilmediğimiz bir saldırı olacak. Bu kolye onun göstergesi. Ve eğer eğitilmezsen... Herneyse, seni ben eğiteceğim çünkü savaşçıların başı benim.
-Çok havalı. Bir soru daha sorabilir miyim?
-Evet.
-Tüm gününüz doktorlukta geçerken kahraman işlerini ne zaman yapıyorsunuz?
-Tüm günümüz doktorlukta geçmiyor. Birkaç saati inimizde geçiriyoruz ama ameliyatta olduğumuzu söylemek zorunda kalıyorduk.
-Sizin ininiz mi var?
-Kartal Adam oraya bu isimi koydu.
-Harbi ben onu unuttum. Yani siz Kartal Adam'ı da tanıyorsunuz.
-Evet.
-Kimliğini de biliyor musunuz?

Kartal Adam'ın kimliğini bilmeye o kadar yakın hissediyorum ki. İçimden bir ses şu anda kim olduğunu öğreneceğimi söylüyor.
-Kendisine sor istersen.
Aşırı merakım yüzünden ayağa fırladım.
-Olur hadi gidip soralım!
-Gitmemize gerek yok. İki saattir pencerede oturmuş bizi dinliyor zaten.
Pencerede mi? Nasıl farketmedim? Hızla arkamı döndüğümde bir bacağını içeriye sarkıtmış diğer bacağını katlamış katladığı bacağına koyduğu eliyle ritim tutan ve bize bakan Kartal Adam'ı farkettim. Dijital sesiyle konuşmaya başladı.
-Bitti mi? Çok güzel. Sıkılmaya başlamıştım.
Diyerek içeriye girdi.
-Kartal?
-Merhaba.
-Merhaba biz de tam senden konuşuyorduk yani bahsediyorduk. Zaten duymuşsundur. Merak ediyordum da, yani az önce Baykuş olduğumu öğrendim ve bu durumda muhtemelen kimliğini öğrenmemde bir sakınca yoktur. Değil mi?
Meraklı gözlerle ona bakmaya başladım.
-Evet anlıyorum. Tabi artık ekibimdesin.
Maskesini açacağı ana yaklaştıkça heyecanım arttı.
-Ama yanlış düşünmüşsün. Sana kimliğimi söyleyecek değilim. Bunu kimse bilmezken sen neden bilesin?
Balkonda ağlarken yanıma gelen adama ne yaptı bu?

-Düne kadar gerçek olduğuna dahi inanmıyordum. Bir dakika siz de inanmıyordunuz değil mi? A pardon tabiki yalandı. Bak bu hoş ve havalı. İnsanların hayatını kurtarıyor olmanız mesela. Ama neden bu aptal kolye benim isteyip istemediğimi dahi sormadan gelip beni buluyor onu anlamıyorum.
Birden kolyenin gittikçe ağırlaştığını hissetmeye başladım. Ne oluyor?
-Bu neden bu kadar ağır olmaya başladı?
-Özür dile.
Diye atıldı babam.
-Ne? Neden? Kimden?
-Kolyeden! Çabuk ol!
-Bu sadece bir kolye!
-Ama alıngan ve seni yerin içine çekebilecek bir kolye.
Bu psikopat kolye beni niye yerin içine çekmeye çalışıyor? Gittikçe ağırlaştığından dolayı taşıyamayıp yere düştüm ve panikle konuştum.
- Tamam tamam, özür dilerim! Özür dilerim!
Kolye tekrar hafifleyince anında çıkarıp sehbanın üstüne koydum.
-Bu biraz korkunçtu.
-Kolyeye hakaret etmemelisin.
-Evet anladım onu. Peki neden ben kullanmak zorundayım? Siz kullansanız olmaz mı?
-Baykuş ve Kartalın soyundan gelen her kişinin, belli bir yaşa gelene kadar o kolyeyi kullanma hakları olur. Yani ben o kolyeyi kullanma hakkına sahip değilim. Artık o senin.
-Bu Kartal Adam'ın da bir çocuk olduğu anlamına mı geliyor?
-Yaşım yada kimliğim seni neden bu kadar ilgilendiriyor?
-Sen gizemli kahramansın. Bu herkesi ilgilendiriyor.
Derin bir nefes alıp tekrar konuştum.
-Herneyse, bakın bu ne kadar havalı da olsa ben süper kahraman olmak falan istemiyorum. Okulun oralarda olan patlamaya şahit oldum ve çok korkunçtu. Her gün bunları yaşamak kulağa hiç hoş gelmezken bir de o savaşın içerisinde olma fikri berbat. Ama eğer haklarımı başka birine devredebilirsem ki Arel'in bunu gönül rahatlığıyla kabul edeceğine eminim, hepimiz için çok daha iyi olur. Bence denesek fena olmaz.
-Bu kolye büyülü bu yüzden kişiye sadece atalarından kalabilir, arkadaşından değil.
Dedi Kartal.
-Bak tatlım, biz de senin böyle bir tehlikeye girmeni hiç istemeyiz tabiki. Ama eğer sen bu savaşa girmezsen insanların çoğu ölebilir.
-Lanet olsun neden sürekli birileri ölüyor?
-Lanet mi olsun? Kaç tane yabancı film izledin sen?
Diyen Kartal Adam'a baktım.
-Bir arkadaşımla izlemiştik. Tanısan sever... Yok, sevmezsin bence. Herneyse dediğim gibi, şu kolye beni ne kadar hazır bulursa bulsun, ben hazır değilim. Hem bu kolye yıllardır var diyorsunuz. Belki yaşlanmıştır, artık düzgün kararlar veremiyordur. Olamaz mı?
-Kolye yaşlanamaz canım.
-Saklandığı yerden beni bulabiliyor, dediklerimi anlayabiliyor, söylediklerime alınabiliyor, beni yere gömebiliyor ama yaşlanamıyor mu?
-Çocuklar için yapılmış yaramaz bir kolye. Çocuklara özel olduğundan yaşlanmıyor da.
-Benim başımda zaten bir çocuk var. O bana yeter de artar bile.
-Eğer hazır olmasaydın ya şaka yaptığımızı düşünür bize hiç inanmazdın ya da çoktan sinirlenip burayı terk ederdin. Ne kadar hazır olmadığını düşünsen düşün  tepkilerin hazır olduğunun bir göstergesi.
-Ben zaten sinirliyim.
-Öyle misin?
-Evet! Ve gidiyorum. Yusuf'a sözüm var.
Ben tam çıkarken robot tekrar konuştu.
-Hiçkimseye burada konuşulanları anlatamazsın bunu sakın unutma!
Durup onu dinledikten sonra gitmeye devam ettim. Kapıdan çıkıp merdivenleri indim hızlıca. Kendimi dışarıya atınca soluk alışverişim hızlanmaya başladı.

Sonradan KahramanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin