5400 kelime uzun bir bölüm. Beğenip yorum yaparak destek olursanız sevinirim.
İyi Okumalar 😊♥️♥️♥️2 gün sonra
Neredeyse 2 saattir Emmayla birlikte Emma’nın valizini kapatmaya çalışıyorduk. Emma valizin üzerine oturmuş ben ise fermuarını güç bela çekmeye çalışıyordum. Alnımdaki terleri elimin tersiyle silip oflayarak ayağa kalktım. “Yeter artık! Tanrı aşkına bunun içine ne koydun? Resmen ölü gibi ağır bu valiz. Baksana kapatmadığımız halde valiz patlayacakmış gibi duruyor. Bu kadar eşyaya ne gerek vardı sadece orada 2 hafta kalacağız 1 ay ya da 2 ay değil.” dedim sitem dolu bir sesle. Emma ona küfür etmişim gibi suratıma ters ters baktı. “Alt tarafı gerekli olabilecek eşyaları koydum.” Dedi. Valizin içerisinde bana el sallayan iki tane düzleştirici elime alıp “Haklısın canım bir tane düzleştirici neyine yetmiyordu ki iki tane aldın?” dedim tek kaşımı sorgulayıcı bir şekilde kaldırarak. Emma bıkkınca nefesini koyverdi. “Farkındaysan biri küçük diğeri büyük küçük düzeleştirici ile kakgüllerimi düzleştiriyorum. Ah! Freya, Her zaman bir kadının valizinde yedek kişisel bakım ürünleri bulunmalı ne olur ne olmaz biri kaybolabilir.” Dedi. Valizin ön çekmecesindeki neredeyse aynı renk tonda olan rujları elime aldım ve incelemeye başladım. “ Haklısın canım benim mesela neredeyse aynı renge yakın olan rujun biri kaybolursa filan aman tanrım! Yoksa ne yaparız o ruja uygun kıyafetini giyemezsin hatta bir ton koyu ruju da sürmeyi akıl edemezsin ve o günkü kombinin mahvolur!” dedim numaradan heyecanlanmış gibi yaparak. Normal insanlar kıyafetine göre ruj sürer ama Emma’da bu tam tersi rujuna göre kıyafet giyerdi. Bakışlarımı rujlardan çekip Emma ya muzhip bakış attım. Emma göz devirip “Ayy içimi baydın Freya, iğrenç espiri anlayışın yine iş başında. Sanki nasıl giyindiğimi bilmiyorsun. Hadi bırak zevzekliğide şu valizi kapatmama yardım et. Şimdi huysuz Jack gelir iki ton laf söyler.” Dedi. Hızlıca rujları Emmaya verdim. “Aaa harbiden Jack nerede kaldı şimdiye eve damlaması lazımdı,” dedim ve komidinin üzerindeki telefonumu elime alıp saati kontrol ettim. “Eyvah! Hızlı ol Emma uçağın kalkmasına 1 saat kalmış nasıl saate bakmak aklımıza gelmedi ya bir saate zor yetişiriz hava alanına.” Dedim endişe ile. Emma valizin üzerine oturmuş hala valizi kapatmaya çalışıyordu içinden iki üç eşyasını çıkarsa kapanacaktı ama işte kızdaki inat kimsede yoktu. Göz devirip kapının girişindeki valizimi içeriye götürdüm. Benim valizimde iki parça eşya vardı. “Bırak artık şununla cebelleşmeyi de eşyaların bazılarını benim valize koyalım otele vardığımızda sana geri veririm.” Dedim. Emma alnındaki teri silip tamam anlamında kafasını salladı. Bizi hava alınana Jack’in babası götürecekti ve şimdiye gelmiş olmaları lazımdı. Biri elimle valizi açarken diğer elimdeki telefonumla Jack’i aramaya çalışıyordum. Jack de sanki bunu bekliyormuş gibi arar aramaz direkt çağrımı cevapladı. “Ah Freya tam da seni arıyordum. Çok fazla trafik var anca gelebildik sayılır sizin sokağın köşesinden dönüş yaptık 2 dakika ya sizde oluruz. Siz hazır mısınız? “ dedi. Ayağa kalkıp Emmaya baktığımda elindeki eşyaları benim valizime doldurduğunda gördüm. “Evet, hazır sayılırız. Umarım siz gelesiye kadar aşağıda olabiliriz. “ dedim. Jack oflayıp “ Yine mi Emma vakası ? şimdiden söyleyeyim o ağır valizlerini kendisi taşısın ben elimi dahi sürmem. “ dedi. Kıkırdayıp “ Emin ol kanka bu sefer ben bile elime sürmeye hiç niyetli değilim.” Dediğimde Emma ters ters bana baktı ve göz devirip valizimin fermuarını kapattı. Jack’e “ Biz aşağıya iniyoruz sizde gelmiş olmalısınız. “ dedim. “ Evet şuan evin önüne geldik. Hızlı olun da uçağa yetişelim.” Dedi ve telefonu yüzüme pat diye kapattı. Valizimi elime alıp odadan çıkarken bir yandan da Emma’ya söylendim. “Hızlı ol Emma. Jack’ler kapının önünde olmalılar.” Diye.
Tam merdivende inmiştim kapı zile çalmaya başladı. Koşarak kapıyı açmam ile Jack’in boynuna atlamam bir oldu. Gülerek “ Beni boğarak öldürmeye karar verdiysen doğru yoldasın kanka.” Dedi. Ondan ayrılıp saçlarını karıştırmam ile gülmesi kesildi ve kızgın bakışlarıyla ellerime vurmaya başladı, bu yaptığı hareket kahkaha atmama sebep oldu. Küçüklüğünden beri saçlarının dağıtılması hoşuna gitmezdi. Onun aksine onun yumuşacık saçlarını karıştırmak ise bana büyük bir zevk verirdi. Yanaklarını hızlıca sıkıp “Oy tamam tamam kızma bıraktım.” Dedim. Jack’in arkasında gülerek bana bakan Fredd amcayı yani Jackin babasını görmem ile arkaya doğru adımlayıp ona samimi bir şekilde sarıldım ve o da aynı samimiyetle bana karşılık verdi. “Hoş geldiniz Fredd amca “ dedim. Birbirimizde ayrıldık ve Fredd amca yüzündeki gülümseme ile “Hoş bulduk, hazır mısınız kızlar? Bir an önce yola koyulalım anca yetişiriz.” Dedi. Ben cevap veremeden Emma kapının girişinde elindeki iki valizle belirip soluk soluk cevap verdi. “Evet Fredd amca hazırız.” Dedi. jack ise valizleri görünce gözleri şaşkınlıkla sonuna kadar pörtledi. Kafasını hızlıca bana çevirip bakışlarıyla arabaya doğru tüyelim diye işaret etti. Jack elimdeki valizi elimden aldı ve hızlıca arabaya doğru ilerlediğimizde Jack’in babası onaylamaz anlamındı cık cıklayıp Jack’e laf attı. “Ben seni centilmen bir şekilde yetiştirdim. Bu yaptığın hareket hiç hoş değil. “ dedi. Arkasından Emma söze atıldı. “Üzgün ama Fredd amca ama Jack centilmenliğin c si bile yok.” Dedi büyük bir sitemle. Oysa Jack tanıdığım erkeklerin arasında en centilmeniydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUMYA'NIN AŞKI ~İMHOTEP ~ (KASIM AYINDAN İTİBAREN DEVAM EDİLECEKTİR!)
FantasyMısır Tanrıları ile Yarı Tanrı olan İmhotep'in savaşı ve bu savaşın ortasında kalan masum bir kız...