17 ❧ the kid has got a darkside, best believe it push too far you'll see

591 69 10
                                    

17 ❧ Bu çocuğun karanlık bir tarafı var. İnansan iyi edersin ya da çok ileri git, görürsün.

Irene, bilgisayarın başında aralıksız çalıştığı dördüncü saatinin başlangıcı için ofladı ve işaret parmaklarıyla şakaklarını ovdu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Irene, bilgisayarın başında aralıksız çalıştığı dördüncü saatinin başlangıcı için ofladı ve işaret parmaklarıyla şakaklarını ovdu. Bilgisayarın yanındaki yarısı içilmiş kalan yarısı ise içilmeyecek derecede soğumuş kahvesine bir göz attıktan sonra bilgisayarın faresine tıklayarak ekranı aşağıya kaydırdı. Patronu saatlerdir dergide yayımlanacak bir köşe yazısı üzerinde çalıştığını sanıyordu ama Rose ve Jennie'nin nerede olduğunu bile bilmezken işine nasıl odaklanabilirdi ki? Son zamanlarda yemek bile yiyemiyordu, ağzına aldığı tek bir lokma bile midesini bulandırmaya yetiyordu. Tüketebildiği tek şey kahveydi, yalnızca üç saat uyumuştu, bütün gecesini ve sabahını bilgisayarın başında geçirmişti... Tüm bunları keyfinden yapıyor değildi ya? Arkadaşlarını bulacaktı. Keşke patronu biraz daha anlayışlı olup ona istediği izni vermiş olsaydı ama hayır, bu da önemli değildi. Yoluna nasıl engeller çıkarsa çıksın Rose ve Jennie'yi bulacaktı.

Bu siteden de bir şey çıkmayacağını anlayarak sinirle kapatıp yeniden google'a girdiğinde telefonuna gelen bildirimle duraksadı. Yine bir bankadan ya da telefon tarifesinden işe yaramaz bir mesaj aldığını düşünüyordu ama telefonu eline alır almaz gözleri fal taşı gibi büyümüştü. Kayıtlı olmayan bir numaradan bir konum atılmıştı. Bir not vardı ve Jenniedendi. Jennie, onları kurtarması için Irene'e konum yollamıştı. Yüzü kocaman bir gülümsemeyle aydınlanırken içinden bir zafer kahkahası atarken diğer çalışanları rahatsız edip etmeyeceğini umursamadan bağırdı. "Jin!"

Birkaç masa ileride oturan Jin, panik içerisinde koşarak Irene'in yanına ulaşmıştı. "Ne oldu? İyi misin? Yine miden mi bulanıyor?" Tamamen sahte ve isteksiz soruları iyi oyunculuğu ile birleşince samimi bir hale bürünüyordu. Öyle ki, arkadaşlarının derdinde olan Irene'in bile gözlerini birkaç saniyeliğine parıl parıl yapmıştı. Ona göre Seokjin, kendisi için endişeleniyordu. Ancak aslında Seokjin'in yapmak istediği tek şey bir an önce bu gereksiz görevi tamamlayıp gerçek hayatına geri dönmekti.

"Hayır, hayır." dedi Irene hemen. Ağzı kulaklarındaydı. "Ben iyiyim. Jennie bana mesaj attı Jin. Bulundukları konumu göndermiş, baksana!"

Jin, Irene'in telefonunu elleri arasına almış ve hafif bir şaşkınlıkla gelen mesajı incelemişti. Telefon numarası kimindi bilmiyordu ama muhtemelen ya Wade'e ya da Victor'a aitti. Bu kızın gizlice telefonu alıp arkadaşına konum gönderebilmesi gerçekten ilginçti. Kendi kendine "Salaklar." diye mırıldandı ama neyse ki Irene hiçbir şey duymamıştı. "Bu harika Irene," dedi heyecanla. "Hadi, hemen çıkalım."

Irene başıyla onaylayıp ceketini ve çantasını alırken Jin'in konumu çoktan Yoongi'ye gönderdiğinden bihaberdi. Geriye ise tek bir şey kalmıştı: Yoongi ve diğerleri o eve ulaşıncaya dek Irene'i oyalayabilecek bir şeyler bulmak. Yolda bir şeyler yapabileceğini umuyordu. Çünkü şimdi yaparsa Irene, Jin'i geride bırakmayı bile göze alabilirdi. Sonuçta kızı tam olarak tanımıyordu ve her şeyi bekleyebilirdi.

vindicta ❅ rosékook•taeliceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin