Merhabalar geç olduğundan iyi geceler efendim 25. Bölüm de yarın sabah gelecek çok uykum geldiği için düzenleyemedim.
Yorum yapın lütfen
Umarim beğenirsiniz💓
Jimin'den.Telefonumun saati 9'u gösterirken performans sergileyeceğimiz platforma doğru yola çıktık.
Arabada sessizlik hakim iken varmaya yakın Namjoon hyung konuştu.
"Çocuklar baloyu biz sonlandıracağız biliyorsunuz Jimin ile 'Hope Not' ve 'Black Swan'ı' Bts olarak 'Fake Love' 'Dynamite' ve 'Idol'u sergileyeceğiz.
Jimin, menajerinden aldığım bilgiye göre sen de 'Filter' ve "Promise" sergileyeceksin."Daha önceden onlarca kez provasını yapmıştık Namjoon hyung sadece son bilgilendirmeyi yapıyordu. Hafif bir baş sallama ile cevap vererek yanımdaki Alex Hyung'a döndüm ve kulağına yaklaşarak fısıldadım.
"Hyung gelmek istediğine emin misin yorgunsundur otele bırakabilirler seni?"
Kaşlarını hafif kaldırıp "Jim performanslarını izlemek için sabırsızlanıyorum." diyerek beni yanıtlamıştı.
Araba durmuş ve sürgülü kapısının açılmasıyla teker teker içeri girmiştik. Herkes çok yorgundu 15 saatlik bir uçuştan sonra buraya gelmiştik.
Saç ve makyaj yapılması için yerlerimize oturduğumuzda Namjoon hyung ve Hoseok hyung uyuya kalmıştı gülümseyerek benimle sohbet eden hyunguma döndüm.
Her şey hazırlanmış ve ilk performanslar için ben sahneye çıkmıştım. O kadar fazla insanın hayranım olması ve müziğimi sevmesi beni mutlu etmiş düşüncelerimi uzaklaştırmıştı.
Benim inmem ile Bts grubu çıkmış ve 3 şarkılarını ard arda sergileyip benim de onlara katılmam ile ilk önce 'Black Swan' olmak üzere sonlandırmış idik.
Platformdan aşağı inen asansörler ile yardımcılar ellerinde nefes almamızı kolaylaştıran aletler ile gelerek daha rahat nefes almamızı sağlamaya çalışmışlardı.
Bana gelen kişiyi asansörün zemininde yatan Jungkook'a yönlendirerek kendimi odaya atmıştım o daha kötü durumdaydı.
İçeriye vardığımda Taehyung koltuğa uzanmış derin nefesler alıyor Hoseok hyung da onun koltuğuna dayanmış aynı eylemi gerçekleştiriyordu.Yoongi hyung ise Jin hyung ile diğer koltukta soluklanıyordu.
Alex hyung beni görünce kolumun altına girmiş ve beni tekli koltuğa oturtmuştu.
O sırada da kolunun altında bir görevliyle Jungkook geldi ve yere uzandı ona ve Taehyung'a hala nefes almaları için yardım ediliyordu.
Menajerimiz gelip üstümüzü giyinip arabaya binmemizi artık dinlenebileceğimiz söylemişti. Gözlerim Jungkook'a gitti gözleri kapalıydı. Uçakta kucağında uyuyuşum aklıma geldi kim bilir kaç saat öyle durmuştuk. Yorgunluğuma rağmen gülümsedim. Yumuşamak istemiyordum ondan bana bir neden vermesini istemiştim.
Ve daha vermemişti ama beni kucağına alıp uykuya dalması onu ne kadar özlediğimi yeniden hissetmemi sağlamıştı.
Halbuki ne kadar ihtiyacım varmış ona.
Onunla otele gidince bana bir neden vermeden yaklaşmamasını söyleyecek ve bir neden vermesini umacaktım. Üyeler gibi bende bana ayrılan yere gidip üstümü değiştirdim ve arabaya yol aldım Alex Hyung ile.
Arabaya binen ikili ilk bizdik.
"Jungkook ile konuştum hyung. Bana yaptığının bir nedeni olduğunu ve anlatacağını söyledi bende bu zaman kadar ona karşı ılımlı olmayaa karar verdim." Alex hyung ile planladığım konuşmayı şuan yapmanın sırasıydı.
Kaşları çatıldı.
"Ne gibi bir neden bekliyorsun Jimin. Bir nedeni olsa bile böylr bir şey yapması mı gerekiyordu?"
Gözlerim dolmuş ve dudaklarım titremişti.
"Hyung, çok yoruldum ne kadar zor biliyor musun? Kalbim parçalanıyor canım yanıyor ona böyle davranınca. Biliyorum beni koruyorsun ama ne zaman bana yapılanı hatırlatsan daha derine batıyor" elim ile göğsümün sol tarafını örtmüş gözlerimden birkaç damla yaş daha akmıştı.
O sırada açılan kapı ile Taehyung ve Jungkook gelmiş ardından da diğer üyeler yerleşmişti.
Gelenleri gören Alex Hyung benim yanıma geçmiş ve kolunu omzuma atarak beni kendine çekmiş gözyaşlarımı saklamama yardım etmişti.
Jimin'in karşısına oturan Jungkook karşısındaki manzaradan zerre hoşlanmamış ama bir şey yapacak gücü olmadiğı için kafasını arkaya yaslamıştı.
Yazar'dan
Otele varan 8 kişi resepsiyonda menajerlerinin verdiği oda kartları ile sırayla yanyana olan odalarına gitmişlerdi. Jungkook Alex'in iki yanındaki odasına giderken Alex'in onu bileğinde tutup çekmesi ile yorgun bedeni içeri sürüklenmişti.
"Jungkook seninle bir anlaşma yaptık Jimin'e hiç bir şey anlatamazsın."
Jungkook bıkkın bir nefes verdi sonunda olması gereken yüzleşme oluyordu.
"Ben seninle böyle bir anlaşma yapmadım yazıyı yayımlarsam fotoğrafları ve kopyalarını silecektin"
"Şerefsiz adamagizli kalmayacak bir anlaşmayı neden onaylayayım?" Jungkook dalga geçer bir şekilde gülümsedi.
"Bak Alex gidip ne bok yiyorsan ye benim önümde Jimin'e yaklaşarak bizi uzaklaştıracağını falan düşünüyorsun. Zeki adamsın Alex hep öyle oldun. Ama o sikik kafan bunu alsın ne yaparsan yap benim o adam için atan kalbimden zerre sevgi azalmayacak"diyerek göğsünü işaret parmağıyla ittirmişti.
Alex çok zeki biriydi kitap okur, etrafı izler bir şeyleri çabuk kavrardı.Ama Jungkook çok sıkılmıştı her baktığında bu adamın onun yanında olmasından. Anlatmak istediği nedeni bile Alex aklını çeler diye anlatamıyordu.
"Jungkook eğer anlaşmaya sadık kalmazsan bende kalmam. Ve sen bunu hiç istemezsin"
"Git bizim içinde olduğumuz aşk dolu dipdibe sarmaş dolaş fotoğafları paylaşmaya devam et ancak onlara bakıp gülümseri" diyerek arkasına dönmuş ama bileğini sertçe tutan el ile durdu.
Alayla kahkaha attı Alex.
"Sen ne aşkından bahsediyorsun ya. Sizin aşkınız diye bir şey yok artık sen kendi ellerinle parçaladın onu artık tek var olan senin aşkın. Çabalamaya devam et."diyerek odadan çıkmıştı.
İçinde kocaman bir çaresizlik vardı ne yapacağını bilmiyordu bu gece bir şeyler yapması gerekiyordu. O sadece iyi bir oyuncuydu ne kadar iyi bir yalancı olsanız da sıkıştığınızda saçmalardınız.
Ve Alex de o gün kitaplarda okuduğunuz klişe bir şey yaparak elinde 2 şişe alkol ve hoş bir müzik ile Jimin'in odasına yol almıştı.
Ne yapacak sizce Alex?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Into Your Arms
RandomBir zamanlar sevgili olan iki idol Jeon Jeongguk ve Park Jimin bir sabah menajerlerinden aldığı haber ile işbirliği yapacaklarını öğrenmişlerdi. Eh bu da aralarındaki ateşi yeniden yakmayı sağlayan ilk kıvılcımdı. Bu kitap anlatamadığı duygularını ş...