Maça geldiğimizde etraf hiç beklemediğim kadar kalabalıktı. Pekâla tek sevmeyen bendim sanırım. En arka köşelerde bir yere geçip oturdum. Hale' nin gözü bendeydi fakat bir şey demeyip en önlerde bir yere oturdu. Şaşırmamıştım doğrusu. Amacı sadece kendini göstermekti.
Ses o kadar fazlaydı ki bir ara kulaklarımı hissetmediğimi fark ettim. Gerçekten bu insanların zoru neydi? Alt tarafı bir futbol oynanacaktı. Gören de uluslararası turnuvalardayız sanırdı. Gözümü maçın oynanacağı yere diktiğimde oyuncuların bir bir ortaya geldiğini gördüm. Her gelene millet alkışlayıp tezahürat yapıyordu. Egemen çıktığında ise çığlıklar daha da artmıştı.
Bu insanları anlamıyordum. Çocuğun arkasından o kadar atıp tutup daha sonradan nasıl da hayran hayran onu alkışlayabiliyorlardı? Bu bildiğin iki yüzlülüktü.
'Senin yaptığın ne peki?' diye bi uyarıda bulundu iç sesim. Haklıydı. Benim yaptığım da oydu. Egemen'e kendimi ondan hoşlanan bir kız olarak tanıtmıştım. Halbuki zerresi yoktu. Onu geçtim Egemen'i tanımıyordum bile.
İçime oturan sıkıntıyla birlikte derin bir nefes aldım ve başlayan maça odaklanmaya çalıştım. Gözüm habire topla birlikte ilerliyordu. Top kaleye doğru yaklaştıkça bağırışlar artıyor, uzaklaşınca da bir sakinlik oluşuyordu.
Bir ara kendimin de heyecanlandığını ve dikkatimi sadece oraya verdiğimi fark ettim. Top bizim kaleden vuruşla başladıktan sonra hızlıca öne doğru gitmişti. Egemen topa hakim olup onunla birlikte ilerlemeye başladı.
Önündeki adamlardan çok iyi bir şekilde sıyrılıyordu. Herkes bir anda ayaklanmıştı. Top hâlâ kendisindeydi. Bekledi ve uzaktan topu hızlıca gönderdi. Gözüm topla birlikte gittiği yere bakınca kalenin ağlarının sarsıldığını gördüm.
"Gol!!" Diye herkesin bağırışı kulaklarıma dolunca gülümsemeden edemedim. Çok iyi atış yapmıştı. O an kendimin de ayakta olduğunu fark etmiştim. Ne ara ayaklanmıştım?
Pekâla futbolu canlı izlemek daha zevkliymiş. En azından bunu anlamış oldum.
Aradan biraz zaman geçince maç bitmişti. Kazanan bizim okuldu. 2-0 yenmişlerdi. Herkes gülüyor, tezahüratlara devam ediyordu. Tekrardan gülümsedim. Aslında bakınca eğlenceli şeylerdi fakat arkadaşlarınla. İnsan tek başına tezahürat yapıp bağırsa, kahkaha atsa deli sanatlardı çünkü.
Ayağa kalktım ve bir süre sahaya baktım. Egemen kendisini yere bırakmıştı. Öylece uzanmıştı. Biraz daha aşağı doğru inip ona baktım. Onun hakkında hiçbir şey duymamış olsaydım şayet, dikkatimi çekecek biri olduğunu söyleyebilirdim.
Egemen genellikle her şeyde iyiydi. Ya bu dedikodular ona olan hırs ve kıskançlıktan ibaretse?
Kendine gel Eflal. Bu benim umrumda değildi. Egemen kimse kimdi.
Bir müddet daha izledikten sonra dikkat çekmemek adına daha fazla orada durmadım ve çıkışa ilerledim. O sıra elimdeki telefonun ekranını açıp Egemen'le olan mesaj bölümüne girdim.
İşte zor bölüm yine başlıyordu.
Ellerim bir süre klavyede takılı kaldı ve sonra aklıma ilk geleni yazdım.
Liya: Bugün çok iyi oynadın
Kendimi dışarıya attığımda etraf oldukça kalabalıktı. Herkes oynanan futbolu konuşup gülüşüyordu. Bir köşeye geçip oturdum ve bir müddet insanları izledim.
O sıra bizim çıktığımız yerden okulun futbol takımınında çıktığını gördüm. Egemen'i izlemeye başladım. Henüz telefonu elinde değildi. Belki mesajı görmemişti ya da umursamamıştı bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bugün Günlerden Liya | Texting
JugendliteraturOkula gitmek için giden bir kızdım. Arkadaşlarım yoktu, bundan muzdarip değildim çünkü ne sınıf benden haz ediyordu ne de ben sınıftan haz ediyordum. Umursamazdım, ta ki yaptığım bir yanlışı hiç istemeyeceğim insanın öğrenip, beni istemediğim bir ş...