"a fire in his eyes, no, i saw it."
Başımda hissettiğim ağrı ve susuzluk sonunda dayanamayacağım raddeye geldiğinde gözlerimi zorlukla açtım ve hafifçe esneyerek etrafa bakındım.
Bir daha bu kadar fazla içmemem gerektiğini aklımın bir köşesine not ettikten sonra zorlukla ayağa kalktım ve yerdeki elbiseye kısa bir bakış attım, ne ara üstümden çıkardığımı bile bilmiyordum.
"Darchelle, hazır olduğunda kahvaltıya in güzelim."
Babam her zaman yaptığı gibi kapıya vurarak konuştuğunda onu onayladım ve hızlıca duşa doğru ilerledim.
Kendime gelmem gerekiyordu.
Giydiğim elbiseye son bir kez baktıktan sonra hızlı adımlarla aşağıya indim ve kahvaltı masasına doğru ilerledim.
"Günaydın."
Kısık sesle konuşarak boş sandalyelerden birine oturduğumda çoktan önüme bırakılan tabağa kısa bir bakış attım.
"Gece geç geldiğin yüzündeki şu ifadeden belli oluyor."
Babam alayla konuştuğunda göz devirdim.
"Seninle yaptığım ufak atışmalar hoşuma gitse de bu sefer içkiyi fazla kaçırdığımı söylemeden edemeyeceğim, hiçbir şey hatırlamıyorum."
Gelen sesle gözlerimi yanımda oturan ve her zamankinin aksine oldukça gergin görünen Steve'e çevirdim.
"Bir sorun mu var Yüzbaşı?"
Steve hızlıca bana doğru döndüğünde kaşlarımı kaldırdım.
"Aynısını ben de soracaktım."
Babam beni onayladığında tekrar yanımda oturan Steve'e döndüm.
"Hayır, her şey yolunda."
Steve boğazını temizleyerek konuştuğunda bir şey söylemeden önüme döndüm ve kahvaltı tabağıyla bakışmayı kesip kahvemden bir yudum aldım, Steve'e ne olduğunu sonra da çözebilirdim.
Kahvaltıdan ve salonda geçirdiğim kısa bir süreden sonra aklıma gelen Steve ile onun odasına doğru ilerlemeye başladım.
Kapının önüne geldiğimde kapıyı çalmak için kalkan elim koridordan gelen ses ile duraksadı.
"Yüzbaşı antrenman için aşağıda olacağını söylemişti."
Clint umursamaz bir sesle konuşarak gözden kaybolduğunda kafamı iki yana salladım ve adımlarımı aşağıya yönlendirdim.
Cam kapının arkasından Steve'in kum torbasına pek nazik olmayan bir biçimde davrandığını görünce hafifçe boğazımı temizleyerek kapıyı araladım ve içeriye girdim.
Steve geldiğimi fark etmeden kum torbasına vurduğunda kum torbası takılı olduğu yerden çıkarak sertçe ileriye fırladı, bu fazla ateşliydi.
Kafamı iki yana salladım ve beni fark etmesi için tek elimle cama vurdum.
"Darchelle?"
Steve sonunda beni fark ederek hafif bir şaşkınlıkla konuştuğunda gülümsedim.
"Merhaba."
Steve düzensizce verdiği nefeslerinin arasından bana karşılık verdi ve yeni bir kum torbasını alarak yerine yerleştirdi.
"Bugün fazla sinirli gibisin."
Sakin bir sesle konuştuğumda Steve bana kısa bir bakış attı.
"O Hulk'ın işi."
Kaşlarım çatılsa da bir şey söylemeden ona doğru ilerledim.
"Biraz kapışmaya ne dersin?"
Steve biraz duraksadı fakat hafifçe gülümseyerek kafasını onaylar anlamda salladı ve ringe doğru ilerledi.
"Görelim seni Darchelle."
Kıkırdadım ve tıpkı bana öğrettiği gibi ona doğru bir atak yaptığımda Steve bunu hızlıca geçiştirerek elimi ittirdi.
Derin bir nefes vererek Natasha'nın öğrettiği gibi tekme atmak için ayağımı kaldırdım fakat Steve yapacağım tüm hamleleri ezberlemiş gibiydi, ayağımı sertçe tutarak kendine doğru çektiğinde dengemi sağlayamadan ufak bir çığlık atarak kollarımı hızlıca boynuna doladım.
Steve ne zaman kalçasına çıkardığımı anlayamadığım bacağımı daha da sıkı tuttu ve beline doğru çıkardı, sertçe yutkunarak ellerimi boynuna biraz daha sardım.
Steve konuşmak için dudaklarını araladı.
"Hamlelerin tahmin edilebilir."
Kısık bir sesle konuştuğunda titrek bir nefes vererek kafamı salladım, ne yaptığımı bilmiyordum.
"Dün gece seni odana ben götürdüm."
Bakışlarımı dudaklarından çekerek gözlerine çevirdim.
"Teşekkür mü etmeliyim?"
Fısıltıyla konuştuğumda Steve kaşlarını kaldırdı.
"Sarhoş halinin pek normal olduğu söylenemez."
Steve hafifçe gülümsediğinde kıkırdadım.
"Seni rahatsız edecek bir şey yapmadığımı umuyorum."
Steve kafasını hızlıca iki yana sallayarak bana biraz daha yaklaştığında gözlerimi sıkıca kapattım ve tanıdık gelen kokuyu almak için ona iyice sokuldum, ne ara bu kadar yakınlaşmıştık ve burası neden bu kadar sıcak olmuştu?
'Darchelle, hatırlamıyor musun?"
Steve dudaklarıma doğru fısıldadığında sıkıca kapattığım gözlerimi açtım ve beklemeden dudaklarımızı birleştirdim.
Steve ellerini yanaklarıma çıkardı, nefessiz kalmamızı umursamadan beni kendine mümkünmüş gibi daha da çok çekti ve sonunda nefes nefese geri çekildi.
"Hatırlıyorum."
•
ŞİMDİ OKUDUĞUN
darchelle || Steve Rogers
Fanfiction"𝖨 𝖽𝗈𝗇'𝗍 𝗄𝗇𝗈𝗐 𝗐𝗁𝖺𝗍 𝗍𝗈 𝖼𝖺𝗅𝗅 𝗆𝗒 𝖿𝖾𝖾𝗅𝗂𝗇𝗀𝗌 𝗍𝗈 𝗒𝗈𝗎: 𝖺𝖿𝖿𝖾𝖼𝗍𝗂𝗈𝗇? 𝖺𝖽𝗆𝗂𝗋𝖺𝗍𝗂𝗈𝗇? 𝖨 𝗃𝗎𝗌𝗍 𝖽𝗈𝗇'𝗍 𝗄𝗇𝗈𝗐, 𝖻𝗎𝗍 𝗂 𝗍𝗁𝗂𝗇𝗄 𝗂𝗍 𝗅𝖺𝗌𝗍𝗌 𝖿𝗈𝗋𝖾𝗏𝖾𝗋."