𝗂 𝗅𝗈𝗏𝖾 𝗒𝗈𝗎 𝗃𝗎𝗌𝗍 𝖺 𝗅𝗂𝗍𝗍𝗅𝖾 𝗍𝗈𝗈 𝗆𝗎𝖼𝗁

508 34 3
                                    

"cause you pretty when you cry

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"cause you pretty when you cry."

Sıkıntılı bir nefes vererek yatakta dönüp durmaya devam ediyorken çalan telefonum ile doğruldum.
"Darchelle, sana kaçırmayacağın bir teklif ile geldim."
Lexi heyecanla bağırdığında göz devirdim.
"Uzun zamandır görüşmüyoruz ve telefonu açtığımda söylediğin şey bu mu Lexi?"
Alayla konuştuğumda Lexi beni umursamadan heyecanla konuşmaya devam etti.
"Bunun için sonra tartışabiliriz, bu akşam için harika bir parti var ve onur konuğum da sensin, itiraz kabul etmiyorum.
Parti moduna geri dönmenin vakti geldi güzelim."
Kıkırdadım ve görmeyeceğini bile bile kafamı iki yana salladım.
"Emin değilim Lexi, sanırım bir süre daha ev modunda kalacağım."
Telefondan onaylamaz bir mırıltı geldiğinde güldüm.
"Fikrin değişirse bana haber ver lütfen."
Onaylar bir mırıltı çıkararak telefonu kapattım ve kenara bıraktım.
"Girebilir miyim?"
Steve kafasını kapıdan uzatarak konuştuğunda göz devirdim ve önüme döndüm.
"Çoktan girmiş gibisin."
Steve hafifçe boğazını temizledi ve derin bir nefes vererek yatağımın ucuna oturdu.
"Bana kızgın olduğunu biliyorum."
Sessiz kalarak etrafa bakmaya devam ettiğimde Steve'in eli çeneme gitti ve ona bakmamı sağladı.
"Darchelle, neden böyle yapıyorsun güzelim?"
Alayla gülerek geri çekildim.
"Haftalar sonra kuleden çıkıp dairene geldiğimde gördüğüm manzaradan bahsetmeyeceğim Steve."
Steve derin bir nefes verdi.
"Sharon'ın işten arkadaşımız olduğunu biliyorsun, sadece kahve içtik Darchelle."
"Senden hoşlanıyor ve bunu belli etmekte bir sorun gördüğü yok."
"İnsanların duygularının olduğu gerçeğini unutuyor musun?"
Steve ortamı yumuşatmaya çalışarak güldüğünde daha da batırdığının farkında değildi.
"Flörtüne karşılık veriyorsun yani?"
Sinirle ayağa kalkarak konuştuğumda Steve'de aynı anda ayağa kalkarak bana doğru ilerledi.
"Söylemek istediğim şeyin bu olmadığını biliyorsun."
"Ne söylemek istediğini anlayamıyorum Steve."
"Darchelle, bu olayı ne kadar büyüttüğünün farkında mısın?"
"Seni defalarca kez aradım Steve, oraya geldiğimde duyduğum şeyden sonra nasıl hissedebilirim?"
"Sharon yalnızca telefonlara bakmamıza gerek olmayan eğlenceli bir saat geçirdiğimizi söyledi."
Steve sakince konuştuğunda ona tezat bir şekilde saçlarımı çekiştirdim.
"Şimdi de onu savunuyorsun, harika.
Benden ayrılıp onunla birlikte olacak gibisin.
Nasıl olsa Sharon buna hayır demez."
"Şu an senden ayrılabilirim Darchelle, en azından kafamı dinleyebilirim çünkü artık bu şımarıklığından sıkıldım."
Steve sinirle bağırdığında birkaç adım geri çekildim.
Çok geçmeden yüzünü acıyla buruştuğunda hafifçe gülümsedim.
"Pekala, istediğin gibi olsun."
"Darchelle."
Steve bana doğru ilerlediğinde hızlıca kapıya doğru ilerledim ve sinirle açtım.
"Çık dışarı."
"Üzgünüm, söylemek istediğim o-"
"Steve, odadan çık."
Sinirle konuştuğumda Steve derin bir nefes vererek hızlı adımlarla odadan çıktı.
Kapıyı arkasından sertçe kapatarak odanın içinde dolaşmaya başladım.
Gözlerim yataktaki telefona kaydığında tereddüt etmeden numarayı tuşladım.
"Selam Lexi, sanırım parti kızı geri dönmeye karar verdi."

Üstümdeki beyaz saten elbiseyi inceleyerek genişçe gülümsedim.
Dudağıma sürdüğüm kırmızı ruj elbiseme güzel bir hava katmıştı ve inkar edemeyeceğim bir şekilde güzel gözüküyordum.
"Güzelim, yemeğe inecek misin?"
Babam kapıyı hızlıca açarak etrafa bakındıktan sonra ufak bir ıslık çaldı.
"Bu güzelliği neye borçluyuz?"
Hafifçe kıkırdadım.
"Lexi'nin partisine davetliyim, daha erken söylemediğim için üzgünüm."
Babam önemsiz olduğunu belli edercesine omuz silkti.
"Dinle, aranızın kötü olduğunun farkındayım.
Bunun beni mutlu ettiğini düşünme, tamam belki biraz öyle ama-"
"Baba, şu an düşünmek istediğim şey bu değil."
Babam gülümsedi.
"Biliyorum, sadece iyi bir dinleyici ol Darchelle.
Senin kötü hissetmeni istemiyorum."
Babam yanağıma ufak bir öpücük bırakarak geri çekildiğinde dolan gözlerimi kırpıştırdım ve kafamı onaylar anlamda salladım.
"Pekala, çıksam iyi olacak."
Kafasını onaylar anlamda salladığında çantama rujumu ve telefonumu tıkıştırarak kapıya ilerledim.
Babamla birlikte aşağıya indiğimizde bakışların bize dönmesiyle yerimde kıpırdandım.
"Bu gecelik size katılamayacağım, bir partiye davetliyim."
Steve'in bakışları üstümde dolaştıktan sonra sertleştiğinde ona sert olduğunu düşündüğüm bir bakış attım.
"İyi eğlenceler güzellik."
Natasha bana göz kırptığında kıkırdadım ve kapıya doğru ilerledim.
Kapıyı arkamdan kapatmak için yeltendiğimde tutulmasıyla geri çekildim.
"Şu gideceğin parti nerede?"
Steve bana doğru eğilerek konuştuğunda kaşlarımı kaldırdım.
"Neden öğrenmek istiyorsun?"
"Aradığında seni almak için."
Söylediğine hafifçe güldüm ve kafamı iki yana salladım.
"Beni alman için seni aramayacağım Steve, istediğin oldu yakanı bırakıyorum."
"Bunu istemiyorum Darchelle."
"Artık ne istediğinin bir önemi yok."
Gitmek için hareketlendiğimde Steve buna izin vermedi.
"Pekala, benimle geliyorsun."
"Ne?"
Bir şey söylememe izin vermeden garaja doğru ilerledi ve arabalardan birini alarak binmem için beni nazikçe iteledi.
"Partiye gideceğim."
Sinirle bağırdığımda Steve güldü.
"Seni asıl partiye götüreceğim."
"Senin olduğun bir parti mi? Kalsın!"
Steve bir şey söylemeden sürmeye devam ettiğinde sinirle çığlık attım.

"Bir de beni suç mahalline getiriyorsun."
Homurdanarak elimdeki çantayı masanın üzerine fırlattım.
Ayağımdaki topukluları da iki ayrı köşeye fırlatarak ileride duran şişelerden birini açıp kafama diktim.
"Bırak şunu."
Steve zorla şişeyi dudaklarımdan ayırdığında ona ters bir bakış attım.
"Sharon ile mi içecektin yoksa, üzgünüm içmiş bulundum."
Alayla güldüğümde Steve hafifçe dudaklarıma vurdu.
"Şu ismi ağzından at artık."
Omuz silkerek bacaklarımı kendime çektiğim sırada çalan telefon ile göz devirdim.
Birkaç hızlı adımda çantaya ulaşarak aramayı reddettiğimde çok geçmeden Steve yanıma ulaşarak kollarını belime doladı.
Onu itekleyerek masadaki şişeyi tekrar alarak kendimi koltuğa attım.
"Darchelle, ayık kalmanı istiyorum."
Steve elimdeki şişeyi sertçe çektiğinde tüm hepsinin göğsümden aşağıya dökülmesiyle berbat olan elbiseme baktım.
"Tanrım, her yerime döküldü."
Sinirle homurdanarak göğsümü silmek için peçete ararken Steve büyük ellerini belime koydu ve beni hızlıca kucağına çekti.
Kalkmak için hareketlendiğimde beni kendisine iyice bastırdı.
Dudaklarını göğsümde hissettiğimde zevkle kasılan vücuduma lanet ettim.
"Beni dinleyecek misin yoksa dinlemeni mi sağlamalıyım?"
Onu iteklemeye çalıştığımda belimdeki kollarını sıkılaştırdı.
"Umurumda olan tek kişi sensin Darchelle, sana aşığım sana o kadar çok aşığım ki bunun benim sonumu getireceğine eminim."
Sessiz kaldığımda dudaklarını boynuma bastırdı.
"Bunları söylemek zorunda değilsin Steve, hiçbir şeye mecbur değilsin.
Eğer gerçekten beni istemiyor-"
Dudakları konuşmamı böldüğünde havada kalan ellerim ensesine çıktı.
"Çeneni kapat ve seni sevmeme izin ver."
Steve ondan beklemediğim kadar cüretkar bir şekilde dudaklarıma fısıldadığında bir şey söyleyemeden tekrar dudaklarımızı birleştirdi.
Belimdeki elleri kalçalarıma yöneldiğinde hafifçe yükseldim ve ona yer açtım.
"Beni affediyor musun?"
Omuz silktim.
"Emin değilim."
Steve hafifçe gülerek üstümdeki elbiseyi hızlıca çıkardı.
"Beni affetmeni sağlayabilirim."
Belimi sıkıca tutarak benimle birlikte kalkarak yatak odasına doğru ilerlediğinde kıkırdadım.
Sırtım soğuk yatakla buluştuğunda Steve hızlıca üzerime eğildi.
Burasının alev alabileceği konusunda endişelenmeye başlamıştım bile.

this place about to blow arkadaslar hahabshahqs

darchelle || Steve RogersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin