"Ne! Nasıl!! Hemen dökül."
"Bugün ağlayarak gelmişti ve dediklerini net duyamıyordum. Duyabilmek için penceremden sarkmaya başladım ve düştüm."
Son cümlemle Hana büyük bir kahkaha patlatmıştı. Böyle tepki vereceğini biliyordum o yüzden takmayarak anlatmaya devam ettim.
"Sırt üstü düştüm hâlâ acıyor! Yanıma geldi ve elini uzattı. Çok nazikti bir görsen, iyi olup olmadığımı bile sordu."
"Ve Jungkook aşık olur."
"Saçmalama! Her nazik bulduğuma aşık mı oluyorum? Sana aşık değilim?"
"Çünkü ben bir kızım?"
"Zaten nazik de değilsin."
"Yolarım seni."
"Neyse, bana dedi ki 'bu evde birilerinin yaşadığını bilmiyordum'. O kadar renksiz bir aileyiz ki evimiz bile canlı değil. Bahçemize izinsiz girdiği için özür diledi çok mahcup oldu ama benim nasıl hissettiğimden haberi bile yoktu! Ben ondan daha fazla utanıyordum."
"İki uke mi? Bu hikayede ben yokum by."
"Ya Hana bak anlatmayacağım."
"Tamam sus hadi devam et."
"Hem sus diyorsun hem dev-"
"Jungkook hadi."
"Konuşuyorduk ve sonra annem bana seslenerek beni yemeğe çağırdı. Gitmem gerektiğini söylediğimde 'peki jungkook 'dedi. Adımı çok güzel söyledi Hana off keşke zihnimdeki sahnelere seni götürebilsem film gibi izlesen olan biteni."
"Dimi sonra başımın etini yersin çık zihnimden diye."
"E her şeyi de izleme sende."
"Jungkook adı neydi sarı çocuğun?"
"Taehyung."
"Afilli isimmiş, yakışıklı mı?"
"Evet çöpçatan Hana'ya bağlanmış bulunmaktayız. Jungkook beyler telefonu kapatıyorlar, iletmemi istediler."
"İyi be sormadım bir şey. Hangi okula gidiyor yoksa bizim okulda mı?"
"Evet bizim okulda."
"NE! Ne zaman öğrendin neden haberim yok bundan!"
"Okulda görmüştüm birkaç gün oluyor."
"Bana söylenmemiş. Aferin. Yarın Taehyung'u bana göstereceksin tamam mı? Merak ediyorum kim bu çocuk??"
"Tamam tamam gösteririm. Şimdi cidden kapatmalıyım yarın görüşürüz."
"Görüşürüz Jungkookie~"
Telefonumu kapattım ve yarını düşünmeye başladım. Aynı okulda olsak da onun hangi katta olduğunu ve nasıl bulabileceğimi de bilmiyordum. Bulsam nasıl tepki vermeliydim, onun dikkatini çekmeden Hana'ya nasıl gösterebilirdim, beni fark ederse ne demeliydim?
Eğer biraz daha yarını düşünmeye devam edersem aklıma başka başka sorular daha üşüşecekti ve şuan sadece günün yorgunluğunu üstümden atmak istiyordum.
Sakin bir müzik açarak uykuya dalarken yarının daha stresli olacağını büyük ihtimal kestiremezdim.
—
Uyandığımda okula geç kalacak olduğumu fark etmemle ışık hızında hazırlanıp hiçbir şey yiyemeden evden çıkmıştım. Normalde Hana'yla buluşma yerime gidip onu beklerdim ve birlikte okula yürürdük fakat Hana çoktan okula varmıştır. Koşuyorken çalan telefonumu elime aldım. Arayan Hana'ydı.
"Hana hiçbir şey söyleme koşarak geliyorum!"
Telefonu kapattım ve birkaç dakika sonra okulun kapısından içeri girdim. Artık koşmayı bırakıp sınıfa doğru yürüdüğümde aç olduğumu yeni fark ediyordum. Dün hiçbir şey yiyemediğim, sabah da zaman bulamadığım için kurt gibi acıkmıştım. Karnım içine göçmüş gibi hissediyorum ve bir ders boyunca nasıl dayanacağımı düşünmek bile istemiyordum.
"Jungkook nerede kaldın?!"
"Uyuyakalmışım geldim işte."
"Teneffüste bana Taehyung'u göstermeyi unutma."
''Ne Taehyung'undan bahsediyorsun açlıktan ölüyorum teneffüste kantine uçacağım.''
''Abartma sadece uyandığından beri 1 saat yemek yemedin.''
''Dün çok merak ettiğin Taehyung'un yüzünden yemeğe geç kaldım ve babam hiçbir şey yememe izin vermedi.''
Hana söylediğim şeye gözlerini büyütmüş ve sinirli bir nefes vermişti. Ailemle bir elin parmağını geçmeyecek kadar az kere görüşmüştü fakat bu bile onları sevmemesine yetmişti.
''Babandan nefret ediyorum''
''Boş versene şuan tek istediğim dersin bitmesi.''
Yaklaşık yarım saat sonra zil sesini işittiğimde Hana'yı bile beklemeden yerimden fırlamış, koşarak kantine girmiştim. Uçarak geldiğim için sadece birkaç kişi vardı bu yüzden sıra bekleme derdim yoktu.
''Ben 4 tane karışık tost ve 2 tane vişne suyu istiyorum.''
Kantinci söylediğim şeye kaşlarını çatmış ve istediklerimi hazırlamadan önce ciddi bir ses tonunda konuşmuştu.
''Arkadaşların kendi yemeğini kendi almalı. Kimseye garsonluk yapmak zorunda değilsin bunu unutma.''
Kahkaha atmak gelmişti içimden ama kendimi durdurdum. Kantincinin dediğini bozmadan başımı sallayarak onu onayladım. Tüm bunları tek başıma yiyeceğimi söylesem ne derdi acaba? Sonunda yemeklerimi bana uzattığında ücreti ödeyip gözüme kestirdiğim ilk masaya oturdum.
Yemeğimi yemeye başladığım sırada kantini kalabalık ve uğultulu sesler esir almıştı. Sanırım ben kantin sesini de seviyordum. Her yerin kendine özgü bir atmosferi ve sesi vardır, bu seslerin farkına varıp sahip çıkabildiğim için keyifli hissediyordum.
Heyecanla ve iştahla tostumdan ardı arkası kesilmeyen ısırıklar aldım. Pür dikkat yemeğimle ilgilenirken boş olan karşı sandalyemin olduğu bölgede bir gölge görür gibi oldum. Başımı kaldırdığımda görmeyi beklediğim tek kişi Hana'ydı ama bu kişinin Taehyung olmasıyla neredeyse ağzımdaki lokmamı püskürtecektim.
Dün onu nasıl bulacağımı düşünürken şimdi karşımda bana huzursuz bir ifadeyle ve hafif çatık kaşlarıyla bakıyordu. Lokmamı hızlı hızlı çiğnemeye başladığımda boş olan sandalyeyi tutup konuştu.
''Merhaba, rahatsız olmazsan oturabilir miyim?''
Konuşabilmek için lokmamı hızla yuttum ve bununla birlikte küçük bir şekilde birkaç kere öksürdüm. Sonunda konuşabilecek duruma gelince boğazımı temizledim.
''Tabii oturabilirsin.''
Karşımdaki sandalyeye oturdu, yine o huzursuz ifadeyle beni izlemeye başladı. Bende şaşkınca ona bakıyordum ve bir şey demesini bekliyordum. Öylesine gelmiş olamazdı değil mi? Eminim diyecek bir şeyi vardı. Tuvalettekinin ben olduğumu bildiğinin bilincinde olduğumu hatırlamak yerimde kıpırdanmama sebep oldu. Tekrar boğazımı temizledim. Bu sessizliğe artık dayanamayarak konuşmaya başladım.
''Eee, nasılsın?''
''Jungkook hiç iyi değilim yanına gelmemin bir sebebi var.''
Çok fena merak içindeydim. Hiç beklemeden sordum.
''Niçin geldin?''
''Seninle konuşmam gereken önemli bir konu var.''
Söylediği şeyle göğsümün tam ortasında korku çiçekleri açtı. İçimdeki korku dalgalar halinde büyürken lütfen dedim, lütfen düşündüğüm şey olmasın, lütfen onu dinlediğimi öğrenmiş olmasın.
----
Bölümle ilgili görüşlerinizi bu kısımda belirtebilirsiniz. 💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•Jungle // Taekook•
Novela JuvenilArka bahçemde bir ağacın karşısında bağdaş kurarak oturmuş, nefes almadan konuşuyordu, şimdi de ağacın yapraklarını okşuyordu, bu çocuk iyi miydi? Bahçenin ait olduğu bir ev olduğunu bilmiyor muydu? Ve evdekilerin onu görüp duyabileceklerini?? Düşün...