İlk Darbeyi Kalbinize Yemeyin

46 5 5
                                    

4 katlı bir evin 4.katında ilkokul çağlarımı geçiriyordum. Her hafta birikmiş kiralar için kapımıza gelen deli kadın olmasa ve kömür sobasını yakabilmek için bodrumdan yakacakları, okul dönüşü her eve çıktığımda kucaklayıp 66 merdiveni çıkmasam günlerim daha güzel geçebilirdi.12 yaşında bir kız çocuğu için dert sayılabilecek şeylermiş aslında ama keşke 12 yaşında kalıp tüm günlerimi böyle geçirseymişim. O dönemler içimde kelebekleri uçuran aynı zamanda 3. katta oturan komşumuzun oğlu Sadık olmasa belki de ilk intihar düşüncemi o zamanlar getirebilirdim aklıma. Sünnet olalı 1 hafta olmuştu Sadık, pipisinin üzerinde yarım litrelik yoğurt kovasıyla yeni aldığı uzaktan kumandalı araba ile namaz kalan ninesini rahatsız ederdik. Kadın oldukça yaşlıydı gözleri ancak görebilmeye yetiyordu ama gördüklerinin ne olduğunu pek seçemiyordu. Uzaktan kumandalı bir araba olabileceği gelmemiş ki aklına namaz kılarken birden şaşkın şaşkın dualarını birbirine karıştırıp yerinden doğrulmuştu. Bizde salondan ninesinin tepkisine 15 dakikalık kahkaha tufanı ile karşılık vermiştik.2000'lerin başında tüm günü sokakta geçiren çocuklardandım ellerimizde tabletler ile sanal dünya bağımlısı olmamıştık çünkü sanal dünya yeni yeni kuruluyordu. Her ne kadar tüm günüm desem de akşam ezanı eve giriş zilimdi aynı zamanda cehenneme.

İşleri hiç bir zaman rast gitmeyen insanlardan biriydi babam elini neye atsa elinde kalır ya da eli kopardı. Hangi ticaretle uğraştıysa sonucu hep fiyasko olmuştu. Kötü alışkanlıkları yüzünden olduğunu düşünmüyorum her gece 3, sadece hafta sonları 5 tane tombik şişelerle gelirdi eve keyfi güzel olur ne anneme ne de bana çatardı. Annem günün büyük kısmını çalışarak ve komşularla dedikodu yaparak geçirirdi. Onlara ikram edecek kahvesi her zaman olurdu ama ben çoğunlukla aç uyurdum. Bazen annemin benim varlığımı unuttuğunu düşünürdüm ona kendimi göstermek için okulda kendi çapımda çeşitli başarılar elde etmiştim. Bütün etkinliklere katılır derece alırdım. Ama öğretmenlerim başarılarıma daha çok sevinir sahip çıkardı. Babamla her tartışmasında ağlama krizlerine girer nöbetler geçirirdi psikolojisi bozuktu ama ben onu anlayacak kadar olgun değildim. Ara ara suratımda çıkan sivilcelere bile anlam veremiyordum. Olgun olmam gerektiğini regl olduğumda anlamıştım ama regl olduğumu anlamamıştım. Dışarıda ip atlıyorduk mahallemizin kopilleri oyunumuzu bozardı sürekli kavga ederdik. Ben iyi beslenmediğim halde çoğundan daha iri bir bedene sahiptim. Gün içinde arkadaşlarımın annelerinin verdiği yağlı ekmekler ana öğünümdü. Oyun sırasında çişimin geldiğini hissettim bir elimi çişimi bastırmak için tampon yaparak terliklerimi kapı girişinde fırlatıp tuvalete koştum. Çişimi yapmak için külotumu indirdiğimde bir lekeyle karşılaştım kan olduğunun farkında değildim kahverengi bir lekeydi. İşimi bitirip temizliğimi yaptım sonra geldiğim hızda koşarak oyuna geri döndüm. Aradan bir kaç dakika geçtikten sonra yolunda gitmeyen şeyler olduğunu fark edip eve geri döndüm. Kahverengi leke çoğalmıştı ve acayip korkmuştum. Panik halde durumu anlatmak için annemin yanına koştum. Günlük kurduğu kelimelerin çoğunu telefonda biriyle konuşurken kullanırdı ve genelde babam yokken çok neşeli konuşmalar gerçekleştirirdi. Bazen beni odadan çıkartır bazen konuşmalarını sansürlerdi. Kahkahaları salona kadar gelse de pek fazla ilgilenmez, sorgulamazdım. Panikle ona göstermeye çalıştığım manzaraya şaşırmamıştı bana tek dediği şey ;

-Nesin, dolabı aç kızım. İkinci çekmece.

İkinci çekmeceyi açtığımda üst üste dizilmiş üzerinde bir marka yazan bezleri gördüm. Bir kaç kere annemin siparişi üzerine marketten almışlığımda vardı ama tam olarak nasıl kullanılacağını bilmiyordum. Ambalajından çıkardım yapışkanları bedenime yapıştırdım sanırım ters ya da yamuk takmıştım ama sonraki gün nasıl takılacağını arkadaşımdan öğrenmiştim. Bu korkumu paylaştığım kişilerden biri de Sadık olmuştu. Her ne kadar neler olduğunu tam anladığını düşünmesem de beni güzel dinlemişti, her zaman güzel dinlerdi bazen konuşmaların sonunda beni öperdi. Sanırım o da benden hoşlanıyordu çünkü oyunlarda sürekli benimle takım olur beni korur kollardı. Hatta bir keresinde benim için birisine iğne batırmış ve çocuğun annesi tarafından dakikalarca azar işitmişti. Günümü Sadık ile geçirdikten sonra akşam olduğuna kanaat getirip eve girmiştim. Annem yine odasında telefonla konuşuyor ben de el işi kağıtlarıyla ödev yapmaya çalışıyordum. Kapı zili çaldı, babamın geldiğini düşünüp kapıyı açmak için yerimden kalktım zaten benden başkası da kapılara bakmazdı. Alt komşumuz yani Sadığın annesi beni evlerine davet etti. Sadığın doğum günüymüş mahallenin çocukları evde toplanacak pasta falan kesilecekmiş. Kadına cevap bile vermeden kapıyı kapatıp anneme koştum çok heyecanlıydım. Onu etkilemek için güzel bir kıyafete ve hediyeye ihtiyacım vardı. Anneme durumu anlattığımda doğum günü meselesini duyduğunu bile sanmıyorum sadece ödevimi yapmak için dağıttığım masayı toplamam için sanki ayak serçe parmağını sehpanın ayağına vurmuşçasına bağırıyordu. Simli bir pantolonum vardı satın aldığımızı hatırlamıyorum genelde annemin patronundan 3-5 ayda bir kızının giymediği ya da küçük geldiği kıyafetler ayakkabılar bana gönderilirdi. Üzerine bir kazak aradım ama ütüsü yapılmış kazak bulmak imkansızdı. Beğendiğim ince örme kazağı ütüsüz olduğunu belli etmeyeceğini düşündüğüm için giyme kararı aldım ama öncesinde halının altına koyup güzelce ezdim. Ütü yapamazdım büyük korkularımdan biriydi çünkü küçükken ütü yüzünden bacağımda avuç içi kadar bir izle yaşıyordum. Kıyafet mevzusunu bir şekilde halletmiştim peki ya hediye ? Bütün çekmeceleri kurcaladım açılmamış bir çift çoraptan başka bir şey bulamadım. Ödevimi yapmak için kullandığım yeşil el işi kağıdından güzel bir paket yapmayı düşündüm ama başarısız oldum. Aşağıdan müzik sesi geliyordu ama kalp atışlarım müziği bastırıyordu. Bir gazete kağıdına sardığım çorapla birlikte koşa koşa Sadığın kapısını çaldım. O zamanların modası yabancı şarkılar CD'ye doldurulmuş VCD yardımıyla tepinmemize yardımcı oluyordu. Masada ki dolmalar, pastalar, poğaçalar iştahımı kabartmıştı ama aceleci olamazdım. Partiye dahil olduktan 10 dakika sonra hediyeler açılmaya başlamıştı ben ise masadan kalkmıyordum utanıp sıkılmaya başlamıştım. Birbirinden güzel kalemler, kalem kutular ve hayalini kurduğum pastel boyalar Sadığa hediye ediliyordu. Kaçışım yoktu gazete kağıdına sarılmış çorapları bir şekilde Sadığa vermeliydim. Ona o kadar güveniyordum ki hediyelerin arasında en güzel benim hediyemin olacağını söylemesini beklemiştim çünkü benden gelen bir hediye onun için özel olmalıydı. Bunları düşünüp bir cesaretle hediyeleri açtığı alana yöneldim. Müziğin sesi kısılmış sadece çocukların birbirleriyle hediye yarıştırdığı cümleler duyuluyordu. Hediyemi poşetten çıkardığım gibi gülüşmeler başlamıştı yüzümün kan ile dolup kıpkırmızı olduğunu hissediyordum. Sadık önce duraksadı elimdeki gazetenin hediye olup olmadığını anlamaya çalıştı sonra yüzünde bir gülümseme ile gazete kağıdını yırttı ve yüzüme baktı. Yakın arkadaşı kocaman bir kahkaha patlatarak Sadığın içindeki kahkaha bombasının fitilini ateşledi. Tüm arkadaşlarım gülmeye benimle dalga geçmeye başlamıştı. En çok gülen ve gülüşünden ilk defa rahatsız olduğum Sadık ortamda ki en güçlü kahkahayı atıyordu. Birbirinden farklı duygu karmaşası içindeydim. Biri kafamdan aşağı kaynar su döküyordu vücudumun içinde bilmediğim bir madde her noktamı iğneliyordu. Gözlerim doldu bağıra bağıra ağlamak istemiştim. En büyük isyanı anneme göstermek istiyordum. Bir yandan onlarla beraber bende gülmek istiyordum belki o zaman biraz daha normal görünebilirdim ama bu imkansızdı. Boğazımda babamın elleri kadar büyük bir el yumruk yapmış ve yumruğunu gırtlağıma kilitlemişti. Gülüşlerin durmasını bir kaç saniyeliğine bekledim fakat durmadı. Koşa koşa eve çıktım ayaklarım birbirine dolanıyordu. İçimde koca bir nefret vardı ve kalp acımasını ilk defa o zaman hissetmiştim. Fiziksel olarak göz yaşlarım haricinde her şey normal görünebilirdi ama ruhum darmadağın olmuştu. Bütün bunların sorumlusu telefonda babamı aldattığı adama gösterdiği ilginin %1'ini bana göstermeyen annemdi ama ben Sadık tarafından yaralanmıştım.

intiharın öncesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin