Devamkeee
Sürekli çeviri ile uğraşmak beni cidden yoracak gibi. Bir fikrim var ne kadar iyi olur, bilmiyorum.
Karakterlerin ingilizce söylediklerini italik yazacağım.
Hadi bakalım...
***
Filmlerde ve dizilerde donma sahneleri olur ya hani. Karakterler birbirlerine bakıp donarlar, aynı onun gibi bir ortamın içindeydi ikili şu an.
Talat yalandan öksürüp kafasını aynaya çevirdi. Gömleğinin önü açık, göğsünü yıkadığı için pantalonuna kadar sular akmış ve ceketi tezgahın üzerindeydi. Yutkunup vereceği tepkiyi bekledi. Tabi bu gün verirse. Hala bakmaya devam ediyordu.
"Uzun zaman sonra..."
Sesiyle kafasını eğip düğmelerini iliklemeye başladı. Şaraptan dolayı beyaz denemeyecek kadar kırmızı olan gömleğinin düğmelerini...
"Burada, seni görmeyi hiç beklemiyordum."
Hala ona ne cevap verebilir, onu düşünüyordu. Ya da belki duymamazlıktan gelir tuvaletten çıkıp giderdi.
"Neden konuşmuyorsun benimle? Bana bak Lütfen."
Kafasını kaldırıp kaşları çatılı bir şekilde, şaşkın bakışları hala yüzünde okunan adama baktı. Onunla karşılaştığı günle şu an arasında cidden fark vardı.
"Sizi tanımıyorum." Sonunda ona bir cevap verebilmiş olmasına şükretti. Niye bu kadar tedirgin olduğunu da hiç anlamıyordu.
Kaşları daha da çatıldı. "Hayır, beni tanıyorsun. Biz seninle sahilde yürüdük ve öpüştük. Daha sonra da ailemle kaldığım otele gittik ve sev-"
"Daha fazla saçmalamayın!" Olanları rahat anlatması Talat'ın sinirini bozmuştu.
"Niye böyle davranıyorsun? Sana o kadar ulaşmaya çalıştım ki... Ne bir telefon numaran vardı ne de adresin. Seni çok merak ettim ve özledim... Ayrıca sen...sen.. kıyafetlerine ne oldu?"
Patrick karşısındaki bal sarısı saçları olan adamı inceledi. Şaşkınlıktan bakmamıştı bile haline. Gördüğü açık ten ile yutkunurken o gün geldi aklına.
Tekrar bakışları yüzüne çıktı. Şimdi sinirli bakıyordu bal sarısı saçları olan çocuk. Ve aynı renkte gözleri vardı. Beyaz teni ile çok güzel bir uyumu vardı. Ayrıca ince, kemikli yüzü, dolgun kırmızı dudakları... Büyüdükçe resmen kendine has bir aurası oluşmuştu Talat'ın.
"Böyle çıplak dolaşmamalısın." Talat'tan cevap gelmeyince ceketini çıkartıp onun omuzlarına bırakacaktı ki geri çekildi Talat.
"Bana yaklaşmayın! Saçma sapan şeyler söylediniz. Ben gidiyorum."
Lavabo tezgahındaki ceketini alıp tuvaletten sonra çıkıyordu ki Talat, Patrick kolundan tutup durdurdu onu.
"Böyle davranman cidden beni üzüyor. Lütfen böyle dışarı çıkma. Ceketimi al. Yarım saatlik bir toplantım var. Beni bekle ve bir yerde bir şeyler içelim."
"Benimde önemli bir toplantım vardı." Diye mırıldandı Talat.
Patrick dudağını büktü umutsuzca. Ona yardım etmek istiyordu ama Talat onu tanımamazlıktan geliyordu.
Yine onu böyle bırakamazdı. Elindeki ceketimi tuvalet kabinin üstüne attı ve gömleğinin üzerine giydiği mavi kazağı çıkarttı.
Çıkarttığı kazağı Talat'a uzattı. "Toplantına git ve ne olur daha sonra biraz konuşalım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tercüman -Bxb-
Teen FictionTalat 6 yıl önce duygusal boşlukta birlikte olduğu Patrcik tekrar karşılaşır. Hayat standartları, geçmişte yediği kazık ve Patrcik... Her şey üst üste gelmektedir. Kendi halinde yaşama çalışırken eline gelen bir işle kendi için yeni bir dönemin kapı...