Yeni bir güne gözlerini açtı Talat. Bunu alarm ile yapmak istemezdi tabi ama gitmesi gereken bir işi vardı.
Yataktan çıkıp banyoya ilerledi. Banyodaki işlerini hallettikten sonra odasına geçip dün gece ütülediği mavi gömleğini ve siyah kumaş pantalonunu giydi. Ceketini de giyip mutfağa ilerledi. Üstünde bu gün ayrı bir huysuzluk vardı. Dün Patrcik'e bağırdıktan sonra tatlıları yedikleri süre boyunca hiç konuşmamışlardı. Patrcik eve bırakmayı teklif etmişti ama Patrcik taksi ile gideceğini söyleyip teklifini reddetmişti. Zaten Talat'a ısrar etmemişti. Ondan ne kadar uzak durursa o kadar iyi olacağını düşünüyordu.
Mutfakta birkaç şey atıştırdıktan sonra evden çıkıp binanın önünde duran motoruna bindi.
Yol sessiz sakin geçerken şirkete varmıştı. Motorundan inip kaskını çıkarmıştı ki önüne tutulan kahve ile kafasını sağa çevirdi.
Patrcik o muhteşem gülüşüyle iki elindeki kahvelerden birini ona uzatıyordu.
"Günaydın." Dedi neşeyle. Sanki dün Talat ona bağırmamıştı.
Talat hayret etti onun bu tavrına.
"Günaydın." dedi sesindeki şaşkınlığı gizleyemeden...
Kaskını motora koyup yanında geçip gitti Talat. Patrick ise hiç bozulmadan arkasından geliyordu.
"Hey, kahveni alsana!" Asansöre binince Patrcik'te peşinden binmişti.
Talat ona uzatılan kahveyi alıp ses çıkarmadan inecekeleri katın gelmesini bekledi.
"Eee gecen nasıldı?"
Kendisine sorulan soruyla kafasını sola çevirip kendinden uzun boylu adama baktı.
"Normaldi."
"Normal?"
"Aynen."
"Hiç dışarı çıkmıyor musun?"
Talat oflayıp önüne döndü.
"Çıkıyorum ama dün gece çıkmadım.""Bu akşam çıkacak mısın peki? Beraber bir yerlere mi gitsek?"
Patrcik sorusu üzerine duran asansörün kapısına baktı Talat. Daha gelmemişlerdi inecekeleri kata.
Bir kaç kişi asansöre binmiş Patrcik'i görünce gülümsemişlerdi.
"Günaydın Patrcik Bey." Aralarından ufak boylu olan kız good morning diyince arkalarından hepsi desteklemişti.
"Gunaydın." Patrcik'in Türkçe tatlı aksanına gülümsemişlerdi.
Binenler kendi işleri ile ilgilenirken, Patrcik Talat'ın kulağına eğildi. Talat yanağında hissettiği nefesle kaşlarını çattı.
"Bak onlar Bey diyince yakışıyor ama senin o tatlı ağzına bey kelimesi hiç yakışmıyor."
Talat geri çekilmeden kafasını ona doğru çevirince burun buruna gelmişlerdi. Simsiyah gözlerin böyle yoğun, saf heyecanla bakmasına, dolgun kiraz kırmızısı dudakların sağa kayıp bu kadar muhteşem bir gülüş sunmasına şaşkınlıkla bakakaldı. Mükemmel bir uyumdu bu.
Kaşlarını daha da çatıp geriye doğru bir adım atıp Patrcik'ten uzaklaştı.
Asansör sonunda bekledikleri kata varınca öndekileri ittirip hızla odaya yöneldi. Sanki odaya kaçsa ne olacaktı ki? Aynı odada çalışıyorlardı.
Masasına geçip dosyalara gömüldü. Talat'a 'umursamıyorum' imajı veriyordu sözde.
Çalışmaya dalmış neredeyse öğle arası olmuştu. Patrcik odaya hiç gelmemişti. Kaşlarını çatıp ayağa kalktı. Belki alınmıştı cevap vermemesine. Ama dün ona bağırmasına bile alınmamış hatta Takat'a kahve almıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tercüman -Bxb-
Teen FictionTalat 6 yıl önce duygusal boşlukta birlikte olduğu Patrcik tekrar karşılaşır. Hayat standartları, geçmişte yediği kazık ve Patrcik... Her şey üst üste gelmektedir. Kendi halinde yaşama çalışırken eline gelen bir işle kendi için yeni bir dönemin kapı...