üç

1.4K 114 30
                                    

İngilizce söyledikleri italik ile yazıldı...
***

"Çak bi' selam canım baksanaaaa
Alev alev yanışımaaa
Can verir ya Tanrı taşlara
Sen de bana, sen de banaağağağağ-"

"Hay bunu zil sesi yapan aklımı sikeyim!" Talat gözlerini zorla aralayıp elini komodinin üzerinde telefona atıp kimin aradığını görmeye çalıştı. Saat geçenin bilmem kaçıydı ve onu bu saatte kim arıyor olabilirdi ki?

Bilmediği yabancı bir numara ile kaşlarını çattı. Hala çalmaya devam eden telefon ile yatağının başlığına yaslandı.
"Alo?"

"Hey, Talat!"

"Kimsin lan sen?" Uyku sersemi tek gözünü açıyordu.

"Türkçe çalışıyorum fakat iyi değilim. Lütfen ingilizce konuş."

"Kardeşim gavurlarla işim yok benim, kapat!"
Telefonu kapatıp, yatağın üstüne gelişi güzel bir yere atıp, yüzünü yastığa gömdü.

Anında uykuya kendini teslim ediyordu ki tekrar çalan telefonla kaşlarını çattı.

"Çak bi' selam canım baksanaaaa
Alev alev yanışımaaaa
Can verir ya Tanrı taşlara
Sen de bana, sen de banaağağağa" yatağa attığı telefonu arıyordu ama sanki telefon ona inat bir yere saklanmış gibi yoktu. Nakarat tekrar girerken bulduğu telefona dövdü Talat.

"Selamını da canını da... Ne var kardeşim kimsin?"

"Neden kapattın?"

"Bak kardeşim ar yu kırayz? Beni çıldırtma uyuyoruz."

"Çok tatlısın."

"Tekrar ararsan sikerim!"

Patrick sanki telefonu kapatacağını hissetmiş gibi bağırdı.

"Talat! Benim, Patrcik!" Türkçe dersleri alsa da pek fazla gelişememişti Patrcik.

Talat gözlerini ovup telefonu kulağından çekti ve saate baktı. 04:03

"Bu saatte aranır mı? Canına mı susadın?"

"Üzgünüm, saat farkını unutmuşum. Amerika da şu an saat öğlen 12."

"Nereden buldun numara mı?" Sonunda doğru soruyu akıl edebilmeşti Talat. Onu gördüğünden beridir bir hafta geçmişti ve Talat çokta umursamamıştı aslında.

"Erdım Beyden aldım."

Erdem diyememesi Talat'ı gülümsetmişti.

"Ne istiyorsun?"

"Konuşmak."

"Neyle ilgili? Konuşacak bir şeyimiz yok."

"Var! Mesela neden beni o gün odada yanlız bırakıp gittin? Bana sana ulaşabileceğim bir yol bırakmadın? Neden?"

"Şu an bunları konuşmak için aşırı uykusuzum. Müsait bir zamanda tekrar ara. Yüzüne kapatacağım şimdi. Hadi iyi geceler."

Talat telefonunu yine yatağın üstüne fırlatıp, yastığa yattı. Ama bu sefer beklediği gibi telefonu çalmamıştı. O da güzelce uykusuna devam etti.
***

"Biber aldım, makarna tamam, bulgur,un,şeker yağ... Onlarda tamam... Biraz da abur cubur..." Bir hafta önce aldığı parayla güzel bir market alışverişi yapıyordu Talat. Evinin kirasını ödemiş, faturalarını ödemiş ve şimdi de eksiklerini tamamlıyordu. Bunları karşılayabildiği için bile mutluydu. 24 yaşındaydı ve bunları karşılamak onun için normal bir şey olması gerekiyordu. Annesi her ne kadar büyümediğini söylese de eşek kadar adam olmuştu.

Tercüman -Bxb-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin