Talat işe başlayalı bir hafta olmuş, alışma süreci biraz sıkıntılı geçiyordu. Aslında Patrcik olmasa gayet güzel geçerdi. Fakat Patrcik bu bir hafta içinde bulabildiği her fırsatta Talat'a yanaşıyor veya minnoş minnoş hareketler yaparak kendini sevdirmeye çalışıyordu.
Bu kolay olmayacaktı tabiki. Talat zamanında aldığı yaradan sonra kimseye güvenmez olmuştu. Patrcik ona yaklaşmaya çalıştıkça ondan uzaklaşıyordu. Daha doğrusu buna çalışıyordu. Yakışıklı çocuk hiç fırsat vermiyordu ondan uzaklaşmasına. Bir yolunu bulup sıkıştırıyordu.
Şimdi de o günlerden biriydi.
"Akşama nereye gidelim?"
Talat gözünü bilgisayardan ayırmadan çalışma koltuğunda dönen Patrcik'e cevap verdi.
"Hiçbir yere."
Bir de bu vardı tabi. Patrcik'i ne kadar terslerse terslesin asla ama asla sesini çıkartmıyordu. Başka bir patron olsa onu hemen işten kovmuştu.
"Ama bu gün salı!"dedi Patrcik isyan ederek.
"Yani?"
"Yanisi, söz verdin! Hatırlasana!"
Talat böyle bir söz vermemişti. Veya vermiş miydi? Şirketin önünde güvenlikle tartıştığı gün Patrcik kendi kendine bir buluşma günü ayarlanmıştı ama Talat kabul etmemişti ki.
Üzerinde çalıştığı dosyayı halledip Patrcik'e kontrol ettirmek için ayağa kalktı ve onun masasına ilerledi.
"Ben söz falan vermedim. Şu dosyaya bakın lütfen. Herhangi bir hata yoksa Amerika'da ki şirkete göndereceğim."
Patrcik oflayıp çalışma koltuğunda dönmeyi bıraktı ve Talat'ın elindeki dosyayı aldı.
"Söz verdin işte. Şu an resmen sözünden dönüyorsun."
Dosyayı dikkatli bir şekilde incelemeye başladı.
"Hayır, söz vermedim. Siz kendi kendinize planladınız."
Beş dakikalık bir sessizlikten Patrcik geri verdi dosyayı. Gözlerini, bal sarısı gözlere dikti.
"Ne olur sanki bir şeyler içsek veya yesek?"
Dudak büzen adama kaşları çatılı bir şekilde baktı Talat. Hayır kelimesi kesinlikle bu adamda işe yaramıyordu. Şeytan tüyü vardı kesin. Siyah saçları her zaman ki gibi nasıl sola yatırılmış bir şekilde, düzgün duruyorsa bir o kadar da rahat giyiniyordu Patrcik.
Meşhur renkli gömleklerinden giymiş, altında da yırtık siyah kotu vardı. Aslında tamamen iş yerine aykırı bir giyinişti ama patron olmak böyle bir şeydi işte.
"Herhangi bir sıkıntı var mı dosya da?" diyerek yerine oturdu Talat.
"Hayır. Bu akşam benimle olacak mısın?"
Talat dosyayı bilgisayara geçirirken cevapladı. "Kesinlikle hayır!"
***
Gün boyu Talat kaçmış Patrcik kovalamıştı. Çok inatçı biriydi Patrcik. İstediği almadan bırakmazdı.Hala peşindeyi Talat'ın. Otoparkta motorunun yanına ilerlerken arkasından geliyordu.
"Ne olur gidelim Talat! Lütfen! Seninle vakit geçirmek istiyorum."
"İşlerim var. Olmaz." Talat motorun oturma yerini kaldırıp kaskını aldı ve kafasına geçirdi. (Oraya mı koyuyorlar kaskı? Koyulmuyorsa da Talat koyuyor ajhfiajdjah)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tercüman -Bxb-
Teen FictionTalat 6 yıl önce duygusal boşlukta birlikte olduğu Patrcik tekrar karşılaşır. Hayat standartları, geçmişte yediği kazık ve Patrcik... Her şey üst üste gelmektedir. Kendi halinde yaşama çalışırken eline gelen bir işle kendi için yeni bir dönemin kapı...