7

2K 156 28
                                    


"Bir haftadır uykusuzum, artık elveda demeye başlıyorum.
Onun sahip olduğu her şeye, kaybettiklerimize elveda.
Konuşmuyoruz, yeterli değiliz ve fırtına yavaşça yükseliyor. Işıklar dönüyor ve soğuk dönem yükseliyor.
Biz düşerdik ve düşerdik, fırtınalar boyunca, geceler boyunca.
Karanlıkta koşardık, kalplerimizi takip ederdik ve düşerdik."
Michael Schulte- Falling Apart


*Remus John Lupin'de bir problem vardı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

*
Remus John Lupin'de bir problem vardı. Kesinlikle bir yeri bozulmuş olmalıydı. Bedeninin  her yerinde kelebekler hissediyordu? Neden her saniye gülmek istiyordu?

Kendi sorusunu kendi cevapladı. O buradaydı.
Clementine tam da onun yanında duruyordu.

Birlikte Hogsmeade'e gelmişlerdi. Bir kitapçının önünde duruyorlardı. Vitrinin arkasındaki kitaplar havada süzülürken Clementine kita
Öların isimlerini okumaya çalışıyordu. Sarı kapalı bir kitabın adını görmek için öne uzandı.

Clementine, kafasını Remus'un göğsüne çarptı.

Clementine, Clementine Madilynn Elmer ona çarpmıştı. Kalbinin tam da üzerine.

Remus hiç iyi hissetmiyordu. Midesi yetmiyormuş gibi şimdi de kalbi garip davranmaya başlamıştı.

"Pardon." Dedi Clementine. "Kitabın adını okumaya çalışıyordum."

Baktığı kitabın adını Remus çoktan görmüştü. Sihirli Yaratıkların Tarihi.

Remus ilk sayfada eğer şanslıysa ikinci sayfada bir kurt adamdan bahsedildiğine emindi. Sihirli yaratıklarla alakalı kitaplar böyle olurdu. Genelde kurt adamlara saldırırlardı.

Clementine'in kurt adamlar hakkında ne kadar şey bildiğini merak etti.

Clementine Elmer, gördüğü en zeki insanlardan biriydi. Şüphe yoktu ki çok fazla şey biliyordu.
Geçtikleri sene Karanlık Sanatlara Karşı Savunma'da kurt adamları görmüşlerdi. Clementine çok not tutan biri olduğu için muhtemelen kurt adamlar hakkındaki çoğu şeyi not almıştı.

Remus yutkundu. Anlama ihtimali var mıydı? Kısa bir süre sonra bu ihtimali eledi. Eğer bilseydi şu an Remus'un yanında olmazdı. Çoğu insanın yapacağı gibi ondan uzak dururdu ama o buradaydı.

"O kitabı okumuştum. Çok da matah bir kitap değil."

"Öyle mi? Sağol söylediğin için boşuna para harcamamış oldum."

Remus ne diyeceğini ya da ne yapacağını bilemedi bu yüzden gülümsedi.

Clementine de ona gülümsedi.

Clementine Elmer ona gülümsedi.

Kalbi ve midesi baya bir kötüye gidiyordu. Bunların hiçbirinin Clementine'e olan aşkıyla alakası yoktu. Muhtemelen soğuk kapmıştı ve hasta olacaktı.

Muhtemelen değil,kesin öyleydi.

"Remus." Clementine elini Remus'un yüzünün önünde salladı. "Beni duyuyor musun?"

Remus irkildi. "Efendim?"

"Üç Süpürgeye gitmek ister misin?"

Artık bir şeysen emindi. Clementine kesinlikle bilmiyordu.
İşaret parmağıyla kendini gösterdi. "Ben mi? Benimle mi gitmek istiyorsun?"

Remus,kendi dönemlerinin en zeki büyücülerinden biriydi. En azından önceden öyleydi, aşık olana kadar.

"İstemiyorsan sorun değil." Dedi Clementine. Morali bozulmuştu.

"Hayır. Yani evet ama hayır. Yani istemememe hayır seninle gelmeye evet."

Lily,James,Sirius ve Petek,Remus'dan habersiz onları izliyorlardı.

Sirius utançla yüzünü kapattı. "Bu taş kafalı nasıl oluyordu hala hayatta kalabiliyor." Dedi boğuk sesiyle. "Eğer ben Clementine olsaydım bir saniye bile Remus'a dayanmazdım."

"O yüzden Remus seni değil Clementine'i seviyor Siri."

James,Lily'nin sözleri karşısında Lily'i alkışladı. " Dünyanın en muhteşem insanına aşığım."

Sirius,James'i asasının ucuyla itekledi."Kes."
Onlar didişirken Peter'in gözüne bir gölge ilişti. Gölge yaklaştıkça bunun bir gölge değilde siyah kukuletalı bir cübbe giymiş birisi olduğunu anladı.

Siyah kukuletalılara kimsenin sıcak baktığı söylenemezdi, sonuçta hangisi ölüm yiyen hangisi değil bilemezdiniz.

"Şuraya bakın." Dedi Peter siyah cübbeliyi göstererek.

"Ölüm yiyen olabilir mi?" Dedi James.

"Bilmiyorum James. Ölüm yiyen olsa gündüz saati bu kadar kalabalık bir yerde kimliğini ifşa eder miydi?" Lily mantıklı yaklaşmaya çalışıyordu fakat Sirius'un fark ettiği şeyle bütün mantıklarını devre dışı bıraktılar.

"Rems ve Clementine'e doğru gidiyor. Ya aylak deşifre olduysa ve ona saldırmayı planlıyorsa?"

Dördü birden asalarını çektiler. Hamle yapmak üzereylerken siyahlı şapkasını çıkarttı.
Sapsarı saçları olan genç bir adamdı bu. Adam, Remus ve Clementine'e yaklaşık on adım uzaktaydı.
"Tiny!" Diye seslendi adam. Arkası dönük olan Clementine ismini duymasıyla adama doğru döndü.
Remus da onunla birlikte adama doğru bakmıştı.

Remus, sarışın adamın yüzüne baktı. Soğuk bir yüzü vardı ama mutlu görünüyordu.
Clementine'e takma bir isimle seslenmişti. Neden öyle demişti? Neden Clementine ya da daha iyisi Elmer değil de Tiny demişti?

"Joshua?"

Remus fısıldadı. "Onu tanıyor musun?"
Clementine hiç bir şey söylemedi. Sadece Joshua dediği adama bakıyordu. Öte yandan Remus, arkadaşlarının da onların yanına geldiklerini fark etmişti. Hepsinin asaları ellerindeydi.

"Clems, iyi misin?" Lily endişelenmişti.

Joshua güldü. "Beni gördüğü için heyecanlanmış olmalı." İki eliyle kendini gösterdi. " Bu arada ben Harris, Joshua Jude Harris."

Remus,Joshua ile tanışana kadar ısırılmış olmanın onun laneti olduğunu düşünüyordu ama gerçek öyle değildi.
Joshua Jude Harris onun lanetiydi ve az önce lanetiyle tanışmıştı.

clementine -remus lupin x çapulcular Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin