Anlamlı hediye

499 49 1
                                    

    Videoyu iki kez izlemek gibi bir istek duymadım bu kez. Alper'in bu kadar kötü bir şarkı yazacağı ve bu kadar basit şekilde video çekeceği aklımın ucundan geçmezdi. Sanki şarkı değil de çocuk tekerlemesi gibiydi.

    Kendine ördüğün duvarların var.

   Yapmam gereken beş görev var.

    Şarkı, Alper'in şarkı olduğunu idda ettiği kelimeler tam olarak böyle bir şeydi. Kainat'a bile yollamadım. Sonuçta verdiğim görevi yapmıştı. Yani kabul etmek zorundaydım.

    Elimdeki son grafiği de kaydettim. İşim bitmişti. Doğum günümde babacıktan hediye olarak mesai yemiştim. Neyse ki çok uzun sürmedi. Bilgisayarı kapatıp telefonumu bugün onuncu kez kontrol ettim.

    Alper ne aradı, ne de doğum günüm için mesaj attı. Bugün olduğunu biliyordu. Birlikte vakit geçirdiğimiz ilk zamanlarda sohbet ederken söylemiştik. Niye aramıyordu ki?

     Masadan kalkarken Pars'ın bana doğru geldiğini gördüm. Çantamı koluma takıp bende ona doğru yürüdüm.

     "Bitti mi işin?"

    "Evet. Az önce tamamladım. Kainat bugün bana fazla iş yüklediğini öğrenince oyacak seni."

     Kaşları çatıldı. "Niye, bugün ne var ki?"

      Yan bir bakış attım. "Hadi oradan. Kainat söylemedi mi?"

    "Dünya'nın emziği kaybolmuş yenisini al gelirken dedi. Ne alaka?"

     Nasıl ya? Kainat'ta mı unuttu doğum günümü? İtalyadayken bile arar kutlardı. Yüzüm asıldı ama Pars'a çaktırmadım.

     "Neyse boşver. Ben çıkıyorum."

    "Bende onun için geldim. Bize gidiyoruz."

    "Niye?"

    "E bu saate kadar tuttum seni. Hem evde yemeğin yoktur. Nezoş çok güzel yemek yapmış yeriz."

     "Yok ya." Diye sızlandım.

    "Hadi Berkem. Dünya da teyzesini özledi hem."

     Güldüm. "Yerim onu. İyi tamam."

        ☘

      Pars'la evin önüne inerken ışıkların yanmadığını fark ettim. Pars arkamdan gelirken ona döndüm.

     "Kainat evde değil mi?"

    Şaşırmış gibi baktı. "Evdeydi. Dünya'ya mı bir şey oldu yoksa?" Deyip önüme geçti.

    Hızla kapıyı açıp içeri koşunca bir an kalakaldım. Kapı aralığından tam içeri bakmaya çalışırken Pars'ın sesini duydum.

     "Berkem, koş."

    Panikle içeri girdim. Karanlık olduğu için hiçbir şey göremiyordum. Körlemesine merdivenlere gitmeye çalışırken ışıklar açıldı.

    "İyi ki doğdun." Diyen, en önde Kainat'ın olduğu bir grup insan merdiven basamaklarına sıralanmış gülüyordu.

    Tabi sigorta kutusunun yanından kahkaha atarak gelen Pars da vardı. Ona dönüp sert bir bakış attım.

     "Alacağın olsun Pars. Böyle şaka mı olur?"

    Ellerini havaya kaldırdı. Kainat merdivenden inip yanıma geldi. Bir bana bir Pars'a baktı.

    "Ne oldu ki?"

     "Kocan beni korkuttu. Dünya'ya bir şey oldu sandım."

     Pars'a yan bir bakış attı Kainat. "Hiç bakma. Bu fırsatı kaçıramazdım."

PAMUK ŞEKERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin