Üzgünüm

539 42 3
                                    

     Uzattığı domatesi alıp doğradım. Tabağa dikkatle yerleştirip, masaya baktım. Kainat omuzlarımdan tuttu.

     "Oturun hadi. Ben Dünya'ya bakıp geliyorum."

     O yukarı çıkınca, Pars'ın karşısına geçip oturdum. Sabah kahvaltıya davet etmişlerdi. Tabağına sosis alırken bana yan yan baktı.

     "Ne bakıyorsun?"

     "Hiç." Deyip, reçele uzandı.

    Kainat'ta gelince kahvaltı sohbet eşliğinde başladı. Tabağımdakileri bitirmiş kahvemi yudumluyordum. Pars bana hala aynı şekilde baktı ama bu kez fark eden, Kainat oldu.

     "Ne oluyor sana? Kıza geldiğinden beri garip garip bakıyorsun?"

    "Alper'e ne görev verdiyse, bize söylemedi. Ondan bakıyorum. Acaba çıkardım dediği görev mi?"

    Gözlerimi devirdim. Hem ne demek Alper söylemedi. Hepsini söylüyor muydu?

     "Gruba yazmadı mı?" Kainat'ın sözüyle kahve boğazımda kalıyordu.

    "Grup mu? Bunun için grup mu kurdunuz?"

     "Ne bekliyordun? Hem yardım alamaz demedin."

   "Tamam da o kadarını da beklemiyordum. Yani hepsinde yardım aldı."

   Başını iki yana salladı. "Hayır. Ilk göreve hiç karışmadık. Şarkı görevini de kendisi yaptı. Ben sadece müzisyenleri ayarladım. Birde ünlü görevinde yardım ettik, o kadar."

     "Ee şimdi ki ne? Yani niye yardım istememiş?"

    Kahveyi dudağıma götürüp güldüm. Pars bana imayla bakmaya devam etti.

   "Hayır, o değil. Boşuna bakma, sana malzeme vermeyeceğim."

   Bu kez de o güldü. "Tamam anladık. Görev ne?" Dedi Kainat isyan eder gibi.

    "Bungee jumping." Deyip önüme döndüm.

    "Vayy. Demek bana o yüz..." dedi Pars ama Kainat sertçe lafını kesti.

    "Ne yaptın sen?!"

    İkimizde Kainat'ın dehşete düşmüş gibi duran yüzüne baktık. Gibi fazlaydı. Gerçekten dehşete düşmüştü.

    "Ne oldu canım?" Pars elini tutup sordu.
   
    Kainat hala bana kötü kötü bakarak cevap verdi.

     "Alper'in  akrofobisi var."

    "Akrofobi mi? Yani yükseklik korkusu mu?"

    "Evet. Ah Berkem. Sana şu görevleri göster dedim." Elindeki peçeteyi masaya attı. "Ara çabuk."

    Telefona sarılıp, Alper'in numarasını buldum. Karşıma kayıt çıktı. İkinci kez denerken uzun süre sessiz kalan Pars konuştu.

   "Boşuna uğraşma." Başımı kaldırıp ona baktım.

    "Niye?" Diyen Kainat oldu.

    "Çünkü iki gün önce beni aradı. Adrenalin etkinliklerinin yapıldığı bir yer biliyor musun diye sordu. Bende daha önce gittiğim bir yeri tavsiye ettim. Orada telefon çekmiyor."

    "Peki şimdi ne yapacağız?" Dedim korkarak.

    Kainat tekrar kötü kötü baktı. "Bunu önce düşünseydin keşke. Dua edinde bir zarar gelmesin."

    "O kadar ağır mı?"

    "Benim balkona tadilat yaparken aşağı baktı. Bir saat kendine gelemedi. Boşuna mı giriş katta oturuyor sence."

PAMUK ŞEKERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin