Gelinliğimin kalp, dantelli yakasını biraz yukarı çekip düzelttim. Kainat arkada belime kadar uzanan iki parça duvağımın, yine dantel uclu kuyruğunu düzeltiyordu.
"Ne kadar kaldı?" Dedim güm güm atan kalbimi duymamak için.
Beni kendine çevirip ellerimi tutup iyice süzdü. "Birkaç dakika. Birazdan aşağı ineceksiniz ve evet diyeceksiniz."
Gözlerinin dolu dolu olduğunu fark ettim. Üç aydır hazırlıklar yapılırken, gelinlik bakmaya gittiğimizde hep böyleydi.
"Ağlamayacaksın değil mi?"
"Hayır. Ama seni böyle görmek bana çok garip hissettiriyor."
"Bende sende aynı olmuştum. Çok tuhaf bir his."
Bana sarılıp, göz yaşı akmadan silip bıraktı. "Canım arkadaşım. Çok mutlu ol. Zaten bunu sana verecek en iyi adamı seçtin."
"Teşekkür ederim."
Hafifçe açık olan kapıya vuruldu. İkimizde oraya bakınca, eli hala kapının üstünde duran Alper'i gördük. Şık siyah bir takım giymişti. Nikaha kadar boynunda kalacak papyonu ve bugün için düzleştirdiği saçları ile muhteşem görünüyordu. Sanki aynı şeyi o da benim için düşünüyor gibi hayranlıkla süzdü beni.
"İyi insan lafının üstüne gelirmiş." Dedi Kainat. "Gel içeri."
Alper yavaş adımlarla içeri girdi. Kainat bana ulaşamadan aramıza girip önünde durdu.
"N'oldu?" Dedi Alper.
"Bana bak. Arkadaşımı üzersen seni mahvederim. Yüzünü hep güldür." Dedi sertçe.
"Kainat bana bunları niye söylüyorsun ki?" Derken ben kahkahama engel olmadım.
Alper bana bakıp ne oluyor der gibi kafa salladı. Sonunda Kainat'ta gülüp, kollarından tuttu.
"Kusura bakma. İade-i ziyaret gibi bir şey. Aynını Berkem Pars'a yaptı da." Alper de güldü. "Ben sizi yanlız bırakayım. On dakikanız var."
Kainat dışarı çıkıp kapıyı kaparken bana göz kırptı. O çıkana kadar Alper elimi tutup, dudaklarına götürdü.
"Çok güzel görünüyorsun.""Teşekkür ederim. Sen de çok yakışıklı olmuşsun. Saçının bu halini sevdim."
"Heyecanlı mısın?"
"Hayır." Dedim ama heyecandan titriyordum. Yan bir bakış atınca pes ettim. "Tamam. Çok heyecanlıyım. Sen?"
"Bende. Ama daha çok mutluyum. İyi ki hayatıma girdin. İyi ki Kainat o gün seni almam için beni aradı. İyi ki o sütlaç üzerime döküldü. Bana kattığın her şey iyi ki var. İyi ki varsın Berkem Tan."
"Sen de, sen de iyi ki varsın Alper Yenilmez. Ben de hergün Kainat'ı biraz daha seviyorum. Seni şımarıklık yapıp çok yordum."
Omuz silkti. "Ben hepsini çok sevdim. Hem..." çapkın bir bakış attı. "Çocuklara anlatacak bir sürü hikayemiz oldu."
Utanıp kafamı eğdim. Alper'in telefonu çaldı. Ekrana bakıp, çağrıyı reddetti.
"Alya. Aşağı inmemiz lazım sanırım."
Yanıma geçip elimi tuttu. Kalp atışım daha da hızlandı. Birkaç dakika sonra Alper'le evli olacaktım.
🍀
Aşağı yüksek bir merdivenden, klasik bir müzik eşliğinde yavaşça indik. Düğümüz sonbahara geldiği için, otelin davet salonunu tutmuştuk. Annem ve babam bana bakıp gururla gülümsedi. Daha ilk dakikada Alper'i çok sevmişler ve onun ailesi ile çabuk anlaşmışlardı.
Davetlilerin ortasından geçip, tam ortada duran, çiçekli çerçeve içine alınmış nikah masasına yürüdük. Kainat benim şahidimdi. Hemen gelip, yan tarafta yerini aldı. Alper'in iş arkadaşı Orçun da gelip, cam masanın önünde durunca nikah memuru o bilindik şeyleri söyleyip soruyu sordu.
"Siz Alper Yenilmez. Berkem Tan'ı eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?"
Bana bakarak cevapladı. "Ömrümün sonuna kadar Evet."
Kocaman bir alkış koptu. Sıra bana gelince dudaklarımı hayır der gibi açtım. Alper bir an dondu kaldı.
"Hayırlısıyla Evet." Deyince bu kez salondan kahkaha ve alkış birden yükseldi.
Nikâh cüzdanını alıp havaya kaldırdım. Kainat gözüyle ayağına basmamı söyledi ama yapmadım. O zaten bir sürü şey yapmıştı. Bu da olmayı versindi.
İlk dansımızı yapmak için sahneye çıktık. Alper bana öyle güzel bakıyordu ki, eriyip bitecektim.
"Beni korkuttun." Dedi birden.
"Ne?"
"Hayır diyeceksin sandım."
"Sence öyle bir ihtimal var mıydı? Artık benden asla kurtulamazsın. Hem ne dedin? Ömrümün sonuna kadar."
"Gerçekten öyle. Seninle yaşlanıp buruş buruş olana kadar yaşayalım."
"Yaa hayır. Ben hep genç kalacağım."
Kahkaha attı anlıma bir öpücük kondurdu. Bende göğüsüne yaslandım. Yavaşça ve tadını çıkara çıkara kalp atışını dinleyerek bitirdik dansı.
🍀
Gecenin sonunda, dışarı açılan, bizi üstü açık, pembe bir gelin arabasının beklediği çiçekli yoldan geçtik. Arabanın arkasında durup, arkamda toplanan bekar kızlar topluluğuna baktım. Alper bir adım yana çekildi.
Salladım ama atmadım. Koca bir "Aaa." sesi yükseldi. İkinci kez aynı şeyi yaptım. Sonunda sallamadan attım çiçeği. Havadayken kimin tutuğunu görmek için arkamı hemen döndüm. Alya kucağına düşen buketi görünce şaşırdı. Bana bakıp güldü ama bakışı hemen, Gamze'nin yanında duran Kardeşine kaydı. Gece de onunla dans etmişti. Galiba birilerini daha heyecanlı günler bekliyordu.
Arabayla küçük bir istanbul turu atıp, düğüne bir ay kala tuttuğumuz, site içindeki daireye geldik. Asansörden inip, evin kapısını açar açmaz, Alper beni kucağına aldı.
"Alper..." diye çığlıkla karışık bir kahkaha attım.
"Adet böyle değil mi?" Dedi.
Gülüp salonun ortasına gelene kadar taşıyıp, indirdi. Amerikan tipi mutfağı olan küçük ama çok tatlı evimize geldik. Bu cümle bile içimi kıpır kıpır yaptı. Evimiz. Bizim evimiz. Alper ışıkları yakınca, ona doğru döndüm.
"Evine hoşgeldin Berkem Yenilmez."
"Hoş buldum."
"Sana söz bu evde harika anılar biriktireceğiz. Seni seviyorum."
"Bende seni çok seviyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAMUK ŞEKERİ
RomanceKandırıldığını sanan Berkem, Alper'e aşkını ispat etmesi için beş görev verir. Alper, bu görevleri yerine getirebilecek ve Berkem'i geri kazanabilecek midir? Hadi gelin birlikte öğrenelim. Elma şekeri isimli hikayeden tanıdığınız Yarım kalan aşk...