11.BÖLÜM

864 50 3
                                    

Bu sefer ki bölümümüzde hiç bir  düşüncesini bizden esirgemeyen okuyucumuza gelsin..İyi okumalar..

Onlar bu düşüncedeyken kantine Hwang Woo ve Sung  Chan girdi.Kızlar acaba ne olacak diye onları izliyorlardı.Ama kantinde bir gariplik vardı.O rahatsız edici sessizlik bu sefer yoktu.Eun Hee bunu hemen fark etmişti.Meyvesuyunun döküldüğü günki sessizlikten eser yoktu.Kızlar bunun şaşkınlığıyla beklerken şaşırmaları için bi neden daha olmuştu..Hwang Woo ve Sung Chan masalarında oturan iki çocuğu ve kızı görmelerine rağmen bağırıp kızmak yerine,gülerek selamlaşıp masaya oturmuşlardı.Won Jo

“Vay canına.Az önce yanlış mı gördüm ben?”diyerek Eun Heeye döndü.Eun Hee

“Hayır doğru gördün.Her neyse ne yaptıkları bizi ilgilendirmez.Hadi sınıfa çıkalım.”dedi.

Won Jo kuzeninin söylediklerine inanmak istemeyerek

“Ne ama daha yemek yemedik.”dedi.Eun Hee soğuk bi şekilde

“Sonra yeriz.Hadi gidelim artık.”dedi.

Won Jo şaşımıştı.Eun Hee yemeği bırakıp gitmek istiyordu.

“Nası yani?Yemek yemicek misin?Hasta falan mısın sen?”diye sordu.

Eun Hee Won Joya cevap vermek yerine ayağa kalkıp ve gözlerini kısarak ona bakan Sung Chana bakıyordu.Neler döndüğünün farkında olmayan Won Jo arkasını dönüp kuzeninin baktığı yöne baktı.Sung Chanda onun gibi anlamayan gözlerle Eun Heeye bakıyordu.Kuzenine dönüp

“Eğer neler döndüğünü anlatmazsan hiçbir yere gelmem.”dedi.

Eun Hee Sung Chana kötü kötü bakmaya devam ederken bir yandan da kuzenine kısa ve net bir açıklama yapmaya karar verdi

“Bak sanırım Sung Chan benimle aynı ortamda bulunmak istemiyo.Bu yüzden burada durmamalıyım.Hadi gidelim.”dedi ve kantinin kapısına doğru yürümeye başladı.

Won Jo neler olduğuna tam anlam veremesede kuzeninin peşinden yürümeye başladı.Bunu detaylıca sormayı planlıyordu ama ödev için sorması gereken bir soru vardı.Eun Heeye dönerek

“Ne demek istedin tam anlamadım ama bunu daha sonra konuşucaz.Şimdi öğretmenin yanına gidiyorum.Sen şu benim kitaplarımı da alsana.Sınıfta görüşürüz.”dedi ve gitti.

Eun Hee sadece kuzeninin arkasından bakmakla yetindi.Zaten fazlasıyla sakar biriydi.Bu kadar kitapla yukarı çıkması onun için zordu.Bu çok da uzun sürmedi.Üstteki kitabın kaymasıyla elindekilerin hepsi yere yığıldı.Kitaplar kolaydı ama dosyanın içindeki bütün kağıtlar etrafa dağılmıştı.Kuzenine söylene söylene yerdekileri toplamaya başladı.

O kadar kitabı ve dosyayı kazasızca yukarı çıkarmasını Eun Heeden nasıl beklerdi?O bu şekilde söylenirken arkada ona yardım eden Sung Chandan habersizdi.O kağıtları söylene söylene toplarken Sung Chanın kitapları çoktan topladığını görse söylenmek yerine teşekkür bile edebilirdi.Arkasını döndüğünde elinde kitaplarla Sung Chanı gördü.Yanına doğru ağır ağır yürümeye başladı.Elini uzatıp kitapları alacaktı ki Sung Chan kitapları çekerek almasına engel oldu.Eun Hee başını kaldırıp yüzüne baktığında Sung Chan o çok nadir rastlanan gülümsemesiyle

“Sınıfa kadar yardım ediyim sana.”dedi.

Eun Hee şaşırmıştı.Sung Chana bakarak

“Bana?Yardım mı edeceksin?”diye sordu imalı bi şekilde.

Sung Chan cevap vermeden yürümeye başladı.Eun Heede merdivenlerden çıkan Sung Chanı takip etti.Evet yan yana sınıfa doğru yürüyorlardı.Sung Chan Eun Heede garip bir şeyler olduğunun farkındaydı.Normalde onu gördüğünde hep yüzünü güldürürdü.Ama bu sefer bir gariplik vardı.Umursamaz ve doğal bir ses tonuyla

Bana Bir Gülümseme VerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin