8

284 39 8
                                    


Jisung oturduğu yerden bir süre koltukta uyuyakalan Felix'i izliyor. Eksik olan huzuru bulmuş gibi hissetmesi içini kıpır kıpır yapıyor genç oğlanın. Havanın karardığını fark etmesiyle yemelik bir şeyler yapmak için mutfağa gidiyor.

Mutfakta sessizce bir şeyler hazırlarken onu izleyen yeni uyanmış Felix'ten habersiz.
Yemeğini tuzunu eklerken anlık arkasına doğru bakmasıyla korkarak elindeki tuzluğu düşürüyor yere.

Jisung, Felix'in gözlerine dalmışken aklına gelen ile aceleyle yerdeki tuzluğu alıyor.

"Uyandın mı, başın ağrıyor mu? Benim ağladıktan sonra hep başım ağrır."

"Hayır, iyiyim. Yardım edeyim mi sana?"

Jisung kafasıyla çekingen bir şekilde ona doğru bakan Felix'i onaylarken bir yandan da masayı hazırlıyor, uzun zamandır kimseyle yemek yememiş bu yüzden biraz aceleci.

Sessizce tabakları götürüyor Felix, pencerenin önündeki küçük masaya. Salçalı spagettiyi yerken Felix'in mimiklerini izliyor Jisung, ilk defa birisine yemek hazırladığı için heyecanlı.

"Çok güzel olmuş."

Duyduklarıyla rahatladığını hissediyor Jisung ve hafif utanmış bir şekilde "Beğenmene sevindim." diyor.
"İlk defa biri için yemek yapıyorum çünkü."

Felix samimi bir gülümsemeyle bakıyor ve geçen günlerdeki konuşmalarına gönderme yaparak cevaplıyor Jisung'u.

"Biri ilk defa benim için yemek hazırlıyor. Beğenmemek ihtimal dahilinde bile değil."

Jisung, Felix'i anlayarak gülümsüyor, bir müddet sessizce karşısındaki genci izliyor. Göz göze geldiklerinde fark ediyor Jisung, Felix'in gözlerindeki pırıltının yanaklarındaki yıldızlar ile uyumunu. Bu yüzden sürekli mutlu etmek istiyor Felix'i.

Yemek bitiyor, sofra toplanıyor ve iki genç rahat koltuklara oturarak kocaman pencereden yağan yağmuru izliyor. İkisi de sessiz ve durumundan memnun.

Cama yapışmış, yavaş bir şekilde yere doğru kayan damlayı izlerken ikisinin de aklından aynı şey geçiyor. Ve bunu yalnızca biri dillendiriyor. Jisung hafif  mayışmış bir şekilde yuvarlıyor kelimeleri ağzında.

" O kadar huzur verici ki hiç bitmesin istiyorum şu anın."

Felix duydukları ile gülümsemek istiyor ama kafasındaki düşünceler ona izin vermiyor. Huzurlu olduğunu kabul etmeli fakat olumsuz düşünceler daha ağır basıyor.

Boğazını temizleyerek ayağa kalkıyor Felix, yüzü ifadesiz sesi ise soğuk çıkıyor. Hissettiklerinin aksine ama elinde değil.

" Benim gitmem gerekiyor."

Ve arkasına bakmadan dış kapıya doğru ilerliyor, bir eliyle çantasını kavradığında duyduğu hüzünlü, kırılgan ses ile birlikte kalıyor olduğu yerde Felix.

"Gitme, burada kal."

Jisung, içinde yavaş yavaş büyüyen hayal kırıklığını görmezden gelmeye çalışarak tüm ilgisini Felix'e veriyor. Eğer giderse biliyor ki ikiside büyük bir boşluğa düşecek.

"Yapamam, annem bekliyor."

"Seni beklediğine emin misin? Beni burada bırakıp gidecek kadar emin misin?"

Felix yutkunarak daha da sıkı tutuyor çantasını, emin olduğu tek bir şey var o da gideceği yerde kimsenin onu beklemediği. Dudakları titremeye başlarken derin bir nefes alıyor daha sonra ise bakışlarını Jisung'a doğru çeviriyor.

Gitmemesini isteyen bakışlarını gördüğünde içi anlamsız bir huzurla doluyor. Onu kabul eden birinin varlığı rahatlatıyor hiç beklemediği kadar kalbini.

"Bilmiyorum."

Felix dolan gözleriyle birlikte yere dikiyor bakışlarını, eğer konuşmaya devam ederse ağlamaya başlayacağının farkında fakat her şeyi anlatmak istiyor Jisung'a.

"Ne yapmam gerektiğini, nasıl davranmam gerektiğini bilmiyorum."

Düşündüğü gibi de oluyor Felix sarsılarak ağlamaya başlarken, jisung ona sıkıca sarılıyor. Tek bir kelime etmeden dinliyor Felix'i saçlarını okşamayı ihmal etmeden.

"İnsanlar benden uzaklaşıyor, daha ben nasıl davranmam gerektiğini çözmeden yanında kimse kalmadı. Annem bile en başından bıraktı beni diğerleri nasıl kalsın yanımda.

Hıçkırıklarının arasından konuşurken  rahatladığını hissediyor Felix, şu ana kadar tüm ihtiyacı Jisung'un saçlarıyla oynamasıymış sanki.

Güneş batana, yağmur dinene kadar mavi askının altında birbirlerine sarılmış bir şekilde oturuyorlar. Jisung omzunda uyuyakalmış çocuğu odasına götürerek yatağına yatırıyor dikkatli bir şekilde. Son kez saçlarını düzelterek üstünü örtüyor kalın yorganıyla. Yanından ayrılmadan önce mutlu olmasını diliyor tüm içtenliğiyle.

Kafasını dağıtmak için salonu toparlıyor Jisung fakat o da yeterli gelmeyince mutfağa ilerliyor. Salondaki koltuğa kıvrıldığında saat üçü çeyrek geçiyor. Bu yüzden hemen dalıyor uykuya, aklını çelmeye çalışan düşüncelere izin vermeden.

Ne de olsa yeni bir başlangıç ikisini bekliyor gün doğumuyla.

Dont Leave Me \ Jilix Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin