1467 kelime oy sınırı 70
Hayat, karşınıza ne çıkaracağını bilmediğiniz uzun bir oyun gibi. Hayat, fazlasıyla yorucu bi işi yıllar boyu yapmak gibi. Hayat, duygularla süslenmiş, kişilerle paylaşılmış bir zaman gibi. Hayat, aşk ile yapılmış, saygı ile boyanmış, sevgi ile parlatılmış bi sanat gibi.
Aşk, tanrının zoru oynattığı bi bilmece gibi. Aşk, sevginin baki, saygının sonsuz olduğunun kanıtı gibi. Aşk, mutluluğa ve mutsuzluğa mahkum bırakan bir duygu gibi. Ve aşk bir hem bir ağacın can suyu, hemde o ağacın zehiri gibi.
Peki ya saygı? Saygı, sevginin aşkın ve hayatın temeli, olmazsa olmazı. Saygı, oyunun kuralları. Saygı, bilmecenin ipucu. Saygı ağacın ta kendisi.
Gençlik ve güzellik, hayatımızın bir yarısı bir tarafı. Gençlik, her an uçabilecek bir kuş. Güzellik ise kalbinden başlayan bi çiçek.
Jimin, o genç ve güzel. Saygıyı, sevgiyi, ve aşkı taşıyan siyah saçlı masmavi gözlü bir Vita. Jimin, gençliğini yorgunluğa, güzelliğini acıya teslim eden bir Vita. Jimin, sevgisini kalbine gömen, aşkını sevgilisiyle mezara bırakan, saygısını ayakta tutmaya çalışan bir Vita.
Ufak beden çift kişilik yatakta kaybolmuş, beyaz çarşaflara sarılı yorganlara tutunuyordu. İki gündür Jisoo noonasının aldığı bu navresimler onu odasında tutuyordu. İki gündür kitabın kapağını açmamıştı, sadece bu beyaz örtülere sarılıydı.
Bu örtü tıpkı aşkı gibi kokuyordu, tıpkı sevgisi gibiydi. Sanki aşkının kokusu vardı. İyice paranoyak olduğunu düşünüyordu, yıllar önce ölen sevgilisini bu kokuda nasıl bulmuştu?
O örtü bir kumaş parçasından fazlası olmuştu Jimin için. O kumaş parçası dletasının şarap ve çikolata kokusunu barındırıyordu..
Gözlerini kapalı tuttuğu her an derin nefeslerle ciğerini bu kokuyla dolduruyordu. Koku ciğerlerini ele geçirene kadar da durmayacaktı.
Çarşafın her karşını ayrı ayrı koklayası vardı. Ama sonrası için de bırakıyordu. O koku onu ayakta tutan tek şeydi şu an. Onu asla bitiremezdi. Nefesini elleri arasına vermişlerdi bırakamazdı.
Jimin kendine gelmeyi diledi içinden, beyaz örtüyü kenara bırakıp yavaşça ayağa kalktı. Beli oturmaktan ağrımıştı esneyip belini rahatlatınca üstündeki siyah pijamaları çıkarıp kirli sepetine attı.
Dolabının karşısında geçip içinden istediklerini çıkartıp tekli koltuğun üstüne koydu. Deltanın kokusu odaya yayılmış Jimin'i saniye saniye daha da rahatlatıyordu.
Kıyafetleri çiziklerle dolu bedenine geçirdi Jimin. Bedeninin kapanmasıyla rahat bi nefes verip aynamın karşısında kendine baktı. Saçlarını düzeltip, üstüne fazlasıyla büyük gelen Jungkook'un kazağını düzeltti.
Aynadaki görüntüsü hoşuna gitmese de kendine 'kötünün iyisi' dedi oysaki o 'mükemmelin mükemmeli'
Vintage tarzda döşenmiş odadan kendini dışarı attı. Merdivenleri bitirip mutfağa ablasının yanına geldi
"Günaydın Noona"
Jisoo kalp gülüşünü yapıp Jimin'in saçlarını okşadı Jisoo her şeyi biliyordu Jungkook'un ve çocukların yaşadığını
"Günaydın Chimmy"
İçeriden Tae gelip sevgilisinin arkasından sarıkdı gülümseyip Jimin'e döndü
"Günaydın"
Jimin mavi saçlı adama bakıp gülümsedi
"Günaydın tata"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rojo
Fanfictionilk bölümlerde noktalama işaret yok, yaz tatilinde halledeceğim, ona göre okursunuz. ✨#ukemin birincisi✨ New York'ta yaşayan en büyük silah satıcısı olan Delta Safkan Jeon Jungkook bütün devletlerden her şeyden ve herkesten güçlüydü Arkadaşları il...