𝙢𝙞 𝙥𝙪𝙚𝙧𝙩𝙖 𝙙𝙚 𝙖𝙡 𝙡𝙖𝙙𝙤 🛌

2K 191 72
                                    

Oy sınırı: 90

Bazan bazı şeyleri isteriz ama yapamayız, sanki elinde tutmak istersin ama dikenliymiş gibi. Sanki bi gül gibi güzel ama acı vericidir.

Affetmek ise zordur, yıllardır günlerce öldürülen bi kişi kolayca affedemez mesela. Sana hem acı veren hemde seni hayatta tutan kişiyi affetmek zordur.

Aşk zordur. Aşk; bi kaç kamaşadan oluşan bi oyundur sanki. Aşk affedilmeyi beklemeyi sevmek değil midir?

Aşkta sorunlar olur, bu sorunlar bitmez. Bu sorunlar büyür büyür ve gözlerinden akar. Damlaları tutan da gözlerini akıtan kişidir. Aşk böyledir işte öylesine karışıktır ki çözemezsin.

Aşk bi gül bahçesinden uzanmak değil midir? Seni her bedenin yerde kaldığı saniyede daha da kanar tenin, daha da acır, daha da korkar olursun bu duygudan ama bu hissi her şeyden çok seversin.

Aşk onun olmak istemektir bağıra bağıra "senin olmak istiyorum demektir"

Yan odadaydı. Yıllardır beklediği adamın yan odada oluşu ama o odaya gidemediği. Yapamıyordu ayakları kapıya gidiyor geri dönüyordu. Ellerinle oynuyor, büyük odaya ikide bir oflayışlarını bırakıyordu.

Gözleri doluyor ve tekrar geri gidiyordu mutluydu ama yaşayamıyordu Jimin. Sanki bilmiyordu bunu affetmeyi bilmiyordu Jimin. Dudaklarını gerginlikten sürekli ısırıp izler çıkartıyordu.

Yıllardır hissettiği boşluk dolmuş, ama bu sefer de yapamıyordu.

Gece boyu çocuklarıyla oynamış onlarla güzelce kaynaşmıştı. İkide bi Jungkook'un ona bakmasıyla ona bakıyor ve hemen gözlerini çekiyordu. Jungmin'in saçlarını örmüş MinJung saçlarını taramıştı.

İkisini odalarına götürüp uyutmuş ardından kendi odasına geçmişti kar bastırıyor bu yüzden sesleri camları titretiyordu.

Bu ses onu rahatlatırdı ama şu an fazlaca gergindi. Aklına gelen fikirle Jimin yatağından kalkıp tekli koltuğun üstündeki kıyafetlere ilerledi. Tekli koltuğun dibine gelip montunu, eldivenlerini, atkısını, şapkasını ve botlarını giymişti dışarı çıkıp kar ile oynayacaktı.

Odasından çıkıp beyaz mermer merdivenlerden inip mutfağa girdi. Çekmeceden çikolata bulup yemişti. Ardından kapıdan çıkıp dışarıya geçti, ortalık tamamen bembeyazdı pamuk pamuk kar yağıyordu. Fırtına olsaydı burada duramazdı ama düzgün bi şekilde kar yavaş yavaş yağıyordu, karı eline alıp kardan adam için yuvarladı. Kendisini kapıda izleyen Jungkook'tan bir haberdi.

Jimin içeriye gidip havuç alacaktı arkasını döndüğünde Jungkook'u görmesiyle yüzündeki rahat ifade yerini gergin ifadeye bırakmıştı. Kalbine lanetler ediyordu Jimin, çünkü kalbi ilk günkü gibi delilercesine atıyordu. Vitası onun bedenini parçalayıp deltaya gitmeye çalışıyordu ve Jimin'in zar zor tuttuğu iradesini daha da zorluyordu.

Derin nefes verip ayağa kalktı hiç görmemiş gibi geçip gitmek gibi vardı planlarında. Sadece planlarında kalmıştı. Çünkü Jungkook onu kolundan tutup kendine çekmişti. Sertçe göğüsleri birbirine çarpınca Jimin gözlerini yerden çekmeden dern nefes aldı, kalbini duymamasına imkan yoktu. Vitası Delta için yanıyordu, Jimin ise buzdandı yavaş yavaş eriyordu.

"Anlatmama izin ver Jimin"

Jimin dolu gözlerini siyah gözlerle buluşturdu, hassas mavi gözleri yine kızarmış karşısındaki adama bakıyordu.

"İstemiyorum. Her gün, her gün mezarına geldim senin ben boş bi mezarla konuştum ben her gün"

Jimin sesini kasmıştı çünkü ne kekelemek istiyordu ne de sesinin titremesini

Rojo Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin