𝙨𝙖𝙗𝙖𝙣𝙖𝙨 𝙗𝙡𝙖𝙣𝙘𝙖𝙨 ❄️

1.7K 183 13
                                    


Geçiş bölümüdür oy sınırı:75 oy sınırını arttırıyorum çünkü çok yoruluyorum bölüm yazarken

...

Ben, sen, biz, siz, onlar. İlk ben, ilk siz. Her zaman ilk kendiniz. Sevmek sen, biz, siz, onlar arasında değil, ben arasında. Güneş batınca kendinizden, benden başkası kalmayacak. Bunun bilinci sizi yükseltir bilinçsizliği ise sizi düşürür.

Ya seni sevmek. Sen, biz, siz ve onlar arasındaki seni sana sevdirecek olandır. Sen belki aşk belki sevgiyi en çok alan, bazen hak etmese de. Ve sen bendeki en güzeli ve en parlağısın.

Ya biz, nedeni bilinmez kelime seçemiyorum. Sen ve benden oluşan biz. Beni benden fazla seven sen, seni senden fazla seven ben. Sevgiyi birbirimize doyuran biz. Ve aşkı kendimize taşıyan biz.

Ve Jimin beni seni ve bizi kaybetmişti. Kendini kaybedeli yıllar olmuştu. Seni kaybedeli yıllar olmuştu. Bizi kaybedeli ise aylar olmuştu. Onu biz ayakta tuttu. Onu Deltası ile olan anıları ayakta tuttu.

Bir örtüye muhtaç kaldığı bu günlerde her şey fazlasıyla garipti. Botanik bahçesindeki amansız misafir, anaokulundaki çocuklara ilgisi, ve Jungkook kokan beyaz örtüler.

Fazlasıyla karışıktı. Ve Jimin kendini kaybedeli yıllar olmuşken, şimdi onu düşündürecek bir çok şeyi vardı. Odasına dağılan bu koku gün geçtikte daha da az oluyordu, bu onun kaşlarını çatmasına neden olurken odanın camlarını kapalı tutmayı tercih ediyordu.

Şu an ise o beyaz örtülere sarılmış ve uykusundan yeni uyanmıştı. Güzel bir gün olmayacağı sıkıcı geçeceği belliydi. Çünkü dolu yağmaya başlamıştı, bu kış cidden feci kötü geçiyordu. Ceviz büyüklüğünde buz parçaları yerlere vurulup kırılıyorlardı.

Jimin bu gürültücü sesle uyandı. Gözlerini araladığı gibi kaşlarını çattı huysuz olmuştu. Bu ses gittikçe sinirini bozuyordu. Esneyip yataktan kalktı cama gidip perdeyi sonuna kadar çekti.

Mühürü yanmaya başlamıştı, bu ona şaşırtıcı gelmişti acısı çok değildi ama son zamanlarda hiç olmuyordu.  Hızla beyaz çarşaflara gitti, çarşafı koklayınca hafifleyen acısı onu gülümsetti.

"Beni ölüyken bile sakinleştiriyorsun sevgilim"

Çarşafı tutup boynuna bastırdı, kokunun üstünde olduğundan emin olduktan sonra ayağa kalkıp dolaba ilerledi. Dolabın kapaklarını açıp siyah bol eşofmanı üstüne geçirdi, üstüne uyumlu siyah sweati giyip her zamanki der ceketini ve montunu giydi

Merdivenlerden hızlı adımlarla inip mutfağa geldi bu gün Hyunlix ikilisini ziyarete gidecekti, içinde biraz heyecan vardı çünkü üç tane bebekleri vardı. Hepsi alfaydı, iki kız bir erkekleri vardı. Ve Jimin amcalarını ciddi anlamda çok seviyorlardı, onu görünce üstüne atlayıp onları öpücüklere sarıyorlardı.

Hızla yemeğini yedi ufak beden, minik karnını doyurmuş ve gitmeye hazırdı. Dışarı çıktığı gibi kafasına düşen yağmur damlalarıyla siyah şemsiyesini açıp yürümeye başladı. Hyunlix çifti iki sokaka aşağıda oturduğu için arabaya gerek duymamıştı Jimin. Giderken gördüğü pastaneden çocuklar için çilekli pasta Hyunjin için tramisu Felix için de puding almıştı. Hepsini ödeyip eve gelince kartıyla içeri girip asansöre binmişti. Büyük bi rezidansta oturuyorlardı 22. Kat düğmesine bastı siyah çocuk. O sırada şemsiyesini katlamış ve tek eline poşetini, omuzuna çantasını, diğer eline de şemsiyesini almıştı.

Kata geldiğini robot sesi ilk olarak söyleyip ardından kapının açılmasıyla dışarı çıktı Jimin. No 113 kapıyı bulup ayakkabılarının bacıklarını çözdü, ufak oğulları lee seok uyanmasın diye kapıyı tıktıkladı. Kapıyı açan uzun pembe saçlı çocuk Jimin'e gülümseyince Jimin de ona gülümseyip sıkıca sarılmıştı.

Rojo Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin