12. Bölüm🌼

22.5K 1.7K 190
                                    

🌼

Evin kapısını derin bir nefes vererek kapatırken yüzümdeki gülümseme hâlâ silinmemişti.

Çantamı vestiyere bırakıp salona geçtim. Kendimi en yakındaki koltuğa bırakıp başımı arkama yasladım.

Yektayla birkaç saat daha oturup kalkmıştık ve bu süre içerisinde fazlasıyla güzel vakit geçirmiştik. Olanlardan bahsetmemiş tıpkı yeni tanışmış iki arkadaş gibi sohbet etmiştik.

Üniversitede işletme okuduğunu sonrasında da kendine ait bir restoran açtığını öğrenmiştim. 28 yaşındaydı ve Serpil Hanım'a en çok benzeyen oydu. Mimikleri ve gülüşü kesinlikle annesine benziyordu.

Daha doğrusu annemize.

Ellerimi karnımın üzerinde birleştirip gülümsemeye devam ettim. Resmen tavana boş boş bakarak gülümsüyordum.

Kapıdan anahtar sesi gelirken başımı olduğu yerden kaldırmadan kapıya doğru hafif çevirdim.

Sıraç'ın içeriye girmesini anlamsız bir heyecanla beklerken çok geçmeden kapıda göründü.

Gözleri bana değince parlarken dudaklarında tatlı bir tebessüm oluştu. Bakışlarım oraya kayarken ağır ağır yutkundum.

Lanet hormonlar!

Bakışlarımı tekrar gözlerine çıkarıp gülümsedim. Yanıma oturup elini karnımdaki ellerimin üzerine koydu.

"Babacım.. Nasıl geçti gününüz? Sevdin mi dayını?"

Elimin birini çekip hemen önümdeki saçlarına bıraktım. Hafif hafif okşarken derin bir iç çektim. Üstü kapalı bana soruyordu aslında.

Bu kadar anlayışlı olması,belki üzülürüm ya da moralim bozulur diye direk bana sormayışı saçma bir şekilde gözlerimi doldururken hafifçe burnumu çektim.

Defalarca konuşma demesine rağmen bugün kardeşiyle konuşmuş olmamın da etkisi vardı tabi.

Karnımdakinden zaten cevap beklemiyor olsa gerek bakışları sorarcasına bana döndü.

Kendimi toparlayıp derin bir nefes alırken ciddileşen bakışlarla doğruldu.

"Hayırdır güzelim? Bir şey mi oldu?"

"Yektayla iyi geçti. Ama söylemem gereken başka bir şey var"

Her ne kadar kardeşi olsa da üçüncü bir kişi yüzünden aramız bozulsun istemiyordum. O yüzden söyleyecektim.

"Bugün..." Diye mırıldandım nereden başlayacağımı bilemeyerek. Bana sorarcasına bakarken bir çırpıda "Zümra aradı" diye devam ettim.

Bakışları değişirken yutkundum. Ne olursa olsun hak veriyordum ona. Ailenin önemini bilen ve yaşayan biri olarak Zümra'nin onu bu kadar çok seven ailesini hiçe sayması nankörlüktü bana göre.

Rüzgar abi de Sıraç da kız kardeşlerinin aşkının önünde duracak insanlar değillerdi.

Abileri yerine pek de tekin olmayan o adamı tercih etmiş olması beni bile kırmıştı.

"Asmin!" Deyip sustu kısık sesle. "Tartışmak istemiyorum seninle. Yapma bitanem yapma."

"Özür dilerim.. açmış bulundum."

Tıpkı Sıraç gibi bende ne kadar kızıyor olsam da değer veriyordum hâlâ.

Yanıma iyice yerleşip başımı ensemden çekerek göğsüne yasladı.

"Kardeşim, canım da olsa beni yok sayan arkasına bakmadan giden birisi o. Sevgimi verdiğim değeri hak etmeyen birisi. O yüzden konuşma, muhatap olma. Durduk yere tartışmayalım."

DAĞ ÇİÇEĞİ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin