Herkese merhaba!
Neler yapıyorsunuz?
Hayatım koca bir koşturmacadayken durup soluklanmak için bu hikayeyi yazmaya başladım ve sizinle de paylaşmak istedim.
Umarım beğenirsiniz 🥰
Keyifli okumalar!
💜 SEVİLİYORSUNUZ 💜
-
AHU
"Ahu, bekle!"
Montumu gitmiş tam evin kapısını aralamıştım ki annemin aceleci sesiyle ona dönmek zorunda kaldım.
"Efendim anne?"
Bıkkın çıkan ses tonumu değiştirememiştim çünkü annem ne zaman bana böyle seslense ne olacağını biliyordum. Para isteyecekti. Yine! Ona ve Ece'ye verdiğim paralar yüzünden kirayı, elektriği zor karşılıyordum ama bu onun umurunda bile değildi.
Annem odasının kapısını kapatıp kısa, dar koridordan geçti. İyice yanıma sokulup kaşlarını büktü ve sevimlice gülümsedi. Bu tavrıyla bir şey isteyeceği tezimi kanıtlamış oldu.
"Ece dün bir kaban beğendi. Arkadaşlarının hepsinde benzeri varmış. Çok istedi. Para versen de alsam onu?"
Sıkkın bir nefes aldım. Hep aynı cümleler. Ece onu ister, Ece bunu ister! Ece hep ister ve annem de hep alır. Bıkmıştım gerçekten artık! Üstelik ona verebilecek param da yoktu! Maaşımı almama daha bir hafta vardı ve cebimdeki para ancak işe gidip gelişime yetecek kadardı.
"Maalesef anne. Sana veya Ece'ye verebilecek param kalmadı artık. Daha iki gün önce aldığı kazağa saysın."
Annemin yüzündeki gülümseme silinip kaşları çatılırken ona karşı gelişime tepki olarak geceliğinin üzerine geçirdiği ceketini iki ucundan tutup birbirinin üzerine geçirdi ve kollarını göğsünde bağladı.
"O ne demek öyle! Bir kabanı kardeşine çok mu görüyorsun sen?!"
"Anne," içimde yükselmeyi bekleyen öfke lavını gözlerimi sıkıca kapatarak bastırdım ve kendimi sakin olmaya zorladım. Biliyordum ki devam edersem yine kalbi kırılan ben olacaktım. "Maaşımı almama bir hafta kaldı. Ondan sonra alırım. İşe geç kalıyorum, hoşça kal."
Onun yanıt vermesini beklemeden araladığım kapıdan çıktım. Kapıyı kapatıp hızlı adımlarla apartmandan çıktım ve otobüs durağına doğru ilerledim.
Hayatım hep böyleydi benim. Ben 5 yaşındayken de annem için hep Ece önemliydi. Şimdi, 24 yaşındaydım ve yine annem için varsa yoksa Ece. Ben onun ağzından bir gün olsun 'Ahu için' dediğini duymamıştım. Beni düşünüp bir kez olsun bir şey yapmamıştı. Hiçbir şey hem de. Onun tarafından hiç sevilmemiştim ben. Oysa ona çok benziyordum.
Onun gibi koyu kahve gözlerim, omuzlarımda dalgalı kumral saçlarım vardı. Buğday tenim dahi ona benziyordu. Bir tek boyumun uzunluğu benzerdi babama.
Babam...
Yıllar önce bizi terk edip annemi çaresizce bir başına bırakmış babam vardı bir de. Nerede olduğunu bilmediğim bir babaya sahiptim. Sevgiyi ondan öğrendiğim, beni tüm kalbiyle seven yalnızca o varken artık o da yoktu. Gitmişti. Tıpkı annem gibi beni de bir başıma bırakmıştı. Koca dünyada nefret ve kinin arasında kalmış, günden güne eziliyordum.
Durağa varır varmaz gelen otobüse binip otobüs kartını okuttum ve kenar köşede boş kalan koltuğa oturdum. Her zamanki gibi telefonuma takılı kulaklıkları kulaklarıma yerleştirdim ve çantamdan kitabımı çıkartıp okumaya başladım. İşe girişim ve işten dönüşüm saatler sürüyordu. Geçen zamanı değerlendirmek için kitap okumayı seçmemse tercih ettiğim en iyi şeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANLAŞMA
Spiritual"Hiçbir zaman aramızda sevgi olmayacak." Yekta'nın sert sesiyle kalbimin burkulduğunu hissettim. Halbu ki ben tek bir şart sunacaktım. Sevginin suyuyla ıslanmak istemişti yüreğimin toprakları ve yine yaşamı boyunca istediği tek şey olmayacaktı. Hem...