Bölüm 4

1.2K 65 9
                                    

Keyifli okumalar!

💜 SEVİLİYORSUNUZ 💜


--

"Ahu, müsait misin?"

Akif Beyin sesiyle kahveleri yerleştirmeyi bırakıp ona döndüm. Kolumdaki haki renk, ince kordonlu küçük saatime baktığımda öğle arasına beş dakika kaldığını fark etmiştim.

"Evet, müsaitim Akif Bey."

Olumlu yanıtımla Akif Bey gülümseyip eliyle mutfağın dışarısını işaret etti. Sabırsız bir hali var gibiydi.

"Hadi, gidelim o zaman."

Onu ilk defa böyle görüyordum. Yani, Akif Bey her zaman çalışanlarla arasında mesafe olduğunu belli ederek soğuk konuşurdu. Nasıl olduğumuzu sorar, bizimle konuşurdu ama o saygı çerçevesinden kimsenin çıkmasına izin vermezdi.

Şimdiyse karşımda bambaşka biri vardı sanki. Daha samimi, sıcak, duygularını daha çok belli eden bir adam vardı. Garip hissetmiştim.

"Ama Akif Bey daha beş dakika var öğle arasına."

Elini 'boş ver' dercesine sallayıp mutfak kapısına doğru iki adım attı.

"Biz çıkana kadar o beş dakika da geçer zaten. Hadi, gidelim."

Musa müdürüm çoktan çıkmıştı aslında. Hem Akif Beyin sözünden kim çıkabiliyordu ki ben itiraz edecektim.

"Pekala, üzerimi değiştireyim ben."

Ona yetişip bir adımla önüne geçtiğimde bir anda atılıp kolumu tuttu. Teması beni şaşkınlığa uğratırken başımı kaldırıp ona baktım. Akif Bey de yaptığı şeyin farkına vararak elini hemen kolumdan çekmişti.

"Affedersin. Bir anlık refleks.."

Eli ensesine gidip yüzünü eğdiğinde görmese de başımı anladığıma dair salladım. Yaptığı şey yanlış veya ayıp bir şey de değildi üstelik ama o iki kelimeyi bir araya getirememişti. Yüzümde fark ettiğim gülümsememi Akif Bey başını kaldırmadan son anda silmiştim.

"Üzerini değiştirmene gerek yok. Arkadaşım da burada çalışıyor."

Üzerime anlamlandıramadığım bir gerginlik çökerken yutkunup başımı aşağı yukarı sallayarak onu onayladım ve o önde ben arkada mutfaktan çıktık. Akif Bey asansöre yönelirken adımlarım yavaşladı. Asansöre binip binmemek konusunda tereddütlüydüm. Yalnız değildim sonuçta ama yine de çoktan göğüs kafesimin üzerine bir şey bastırılmış gibiydi.

Karşımızdaki asansör tiz bir ses çıkartarak kapılarını ii yana açtığında gerginlikten parmaklarımın kenarlarındaki etleri çekiştirmeye başlamıştım. Nereye ya da kime gideceğimizi bilsem hiç beklemeden merdivenlere koşabilirdim ama bilmiyordum işte.

Sahi, kimdi bu arkadaş? Akif Beyin şirkette yakın bir arkadaşının çalıştığını ilk defa ondan duyuyordum. Ona hayran Betül bile bahsetmemişti bana bunu. Oysa ki Betül onların bulunduğu katta çalışıyordu ve Akif Beyin bir çok şeyini bilirdi. Yeni bir şey öğrendiğinde de koşa koşa gelir bana anlatırdı. O hayal aleminde yaşarken ben sessizce onu dinlerdim.

Daha fazla beklemeden Akif Beyin çok bindiği asansöre adımladım. İçeri girer girmez kapılar kapanmış ve ortama sessizlik çökmüştü. Üzerimdeki gerginliği atabilmek için birkaç defa sessiz, derin nefes almıştım.

Nafileydi. Sakin kalamıyordum. Üstelik sadece asansöre bindiğim için değildi bu gerginliğim. Bahsedilen arkadaş kimdi? Akif Bey neden gizli tutmayı tercih etmişti? Üstelik bu şirkette çalışıyordu. O kişinin muhakkak beni biliyor olması gerekiyordu değil mi? O beni biliyorken ben neden öncesinde öğrenemiyordum?

ANLAŞMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin