Keyifli okumalar!
💜 SEVİLİYORSUNUZ 💜
--
Avuç içlerimde sıcaklığını hissettiğim kahve fincanından çıkan buharı izledim bir süre. Akif Beyle karşılıklı oturup birer sade kahve söylemiştik. O zamandan bu zamana ağzını açıp tek kelime etmemişti. Ben de korkudan soramıyordum ne konuşmak istediğini. Üstüne daha fazla bekleyemezdim de. Eve beş dakika geciksem annem hemen aramaya başlardı beni.
Önemsiyor diye düşünürdüm. Bu düşüncem bile özel hissettirirdi beni ama aslında öyle değildi. Babam gibi onu bırakıp gideceğimden korkardı. Aynı şey Ece için de geçerliydi üstelik. Çoğu zaman Ece arkadaşlarıyla buluşup bir şeyler yapmak için dışarı çıktığında saatlerce pencere kenarındaki koltuğuna oturup yolu izlerdi. Birazcık geciksin, hemen arar nerede olduğunu sorardı. Bu aramalar belli aralıklarla eve gelene kadar devam ederdi. Babamın gidişi onu büyük bir travmaya sokmuştu. En çok da bu yüzden evden ayrılamıyordum.
Bazen, çok bunaldığım zamanlarda evden ayrılıp kendime bambaşka bir hayat kurmak istiyordum ama sonra babam gittikten sonra annemin paranoyak halleri canlanıyordu gözümün önünde. Yapamıyordum. Bırakamıyordum onu. Her ne olursa olsun seviyordum. Annemdi sonuçta.
Akif beyin boğazını temizlemesiyle irkilip düşüncelerimden sıyrılarak kendime geldim ve bakışlarımı soğumaya yüz tutmuş kahvemden kaldırıp yeşil gözlerine baktım. Yerinde rahatsızca kıpırdanıp ince dudaklarını araladı.
Akif Beyin konuşmaması, şuan ki hali tavrı düşüncelerimi doğruluyordu sanki. Gerçekten kovulacak mıydım yani? Peki neden? Hem ne için bu kadar gergindi ki? Ben basit bir hizmetliydim. Beni kovacağını söylemek için bu kadar kasmazdı değil mi kendini? Saçmaydı.
O zaman konuşacağı konu neydi? Beni bir kafede karşısına alıp konuşacağı kadar önemli bir konu olabilir miydi? Gerginlikten kilitlenmiş çenesi zor aralanmıştı sanki.
"Şimdi konuşacaklarımızın aramızda kalmasını istiyorum."
Kalın ve ciddi sesine yansıyan gerginlik beni de germişti. Kaslarım kasılmıştı resmen. Akif Beyle benim konuşabileceğim bir konu olabilir miydi? İkimizin arasında kalacak kadar önemli üstelik.
Yeşil gözleri kahve gözlerimden ayrılmazken benden onay beklediğini anladığım an başımı hızla aşağı yukarı sallamıştım. Konuşacaklarını çok büyük bir merakla bekliyordum.
"Yakın bir arkadaşımın en kısa sürede evlenmesi gerekiyor. Ona uygun, aklı başında, oturup kalkmasını bilen, saygılı birine ihtiyacı var. Ben de düşündüm ki eğer görüştüğün, anlaştığın biri yoksa ona seni önermek istiyorum."
Kalakaldım. Dudaklarım şaşkınlıkla aralanırken Akif Beyin söylediklerini idrak etmeye çalışıyordum. Ömrü hayatımda evlilikle alakalı tek bir düşüncesi olmayan bana evlilik öneriliyordu. Üstelik tanımadığım, belki de hiç görmediğim biriyle.
Asla demiştim kendime. Babamın bir daha gelmeyeceğini kabullendiğimde erkeklere kalbimi kapatmıştım. Defalarca kez konuşmak istemişti birçok kişi. Mahallede annemin arkadaşlarının gözde gelin adayının ben olmasına rağmen bir kez olsun ağızlarını açtırmamıştım. Şimdiyse Akif Bey karşıma çıkıp beni birine önermek istediğini söylüyordu.
Derin bir nefes alırken gözlerimi gözlerinden kaçırdım. Böyle bir şeyi kabul edemezdim. Kim olursa olsun bir erkeğe güvenmez, inanamazdım ben.
"Akif Bey," Alt dudağımı dişleyip nasıl söyleyeceğimi bilemeyerek sıkkın bir nefes koydum ortamıza. "Ben..."
Aklımda kelimelerimi toparlamaya çalışırken cümlelerim kesikleşmişti. Daha doğru düzgün konuşamazken sözümü kesmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANLAŞMA
Spiritual"Hiçbir zaman aramızda sevgi olmayacak." Yekta'nın sert sesiyle kalbimin burkulduğunu hissettim. Halbu ki ben tek bir şart sunacaktım. Sevginin suyuyla ıslanmak istemişti yüreğimin toprakları ve yine yaşamı boyunca istediği tek şey olmayacaktı. Hem...