Nisan 1992
Bululu bir pazar sabahıydı o gün.Babamı asker konvoyu yapar gibi uğurluyoduk yeni seferine.Yirmi yedi yıllık kaptanlık hayatında ilk defa bu kadar uzun yol gidecekmiş.Herkeste tatlı bir heyecan.Annemin o günkü yüzünü hala unutmuyorum.Babamın heyecanına ortak olmaya çalışıyor ama bir o kadar da içi durgun.Yalan gülüşler var suratında.Çocuk aklımla fark ediyorum bunu.Yine de o babama belli etmemek için elinden geleni yapıyor.
Herkes bizim eve toplanmış babamı uğurlamak için.Ayvalık'ta ki şirin kasaba halkımız yalnız bırakmamış bizi bu heyecanlı günümüzde.Babam herkesle tek tek vedalaşıyor.Her birine güzel dilekleri için teşekkür ediyor ve son olarak bizim yanımıza geliyor.Annemin babama sarılışında gözlerinden akan yaşları görmüştüm.Günlerce anlamamıştım annemin neden bu sefer öncesinde bu kadar tedirgin olduğunu.Babamın ne kadar tecrübeli bir kaptan olduğunu bütün Ayvalık biliyordu.Peki benim annemin içi neden rahat değildi ? Herkes bu kadar heyecanlıyken o niye mutsuzdu ?Tam içimden bunları düşünürken bir anda babam beni kucağına aldı ve yanağıma ıslatırcasına kocaman bir öpücük bıraktı.Hep böyle tükürüklü öperdi babam ve ben ilk defa kızmamıştım ona böyle öptüğü için.Aylarca burda olamayacaktı belki,bunun farkındaydım.Bu yüzden istediği gibi öpmesine izin vermiştim o günlük.
-Annene iyi bak,unutma yakışıklı ben yokken bu evin erkeği sensin.
Anneme bakıp göz kırptım.
-Merak etme baba o bana emanet.
Babam beni kucağından indirdi ve Ayvalığa son kez uzun süre baktı.Gemi hareket edene kadar güverteden göz temasımızı eksik etmedik.Nereye gittiklerini anneme sormak daha yeni o an aklıma gelmişti.Brezilyaymış.Brezilya'nın nerede olduğunu ve gemiyle ne kadar sürdüğü hakkında en ufak bir fikrim yoktu.Ama bütün bu uğurlama töreninden anlaşılcağı üzere çok uzak olduğu belliydi.
Altı yaşındaydım ve annem bana emanetti.Kendimi evin reisi gibi hissetmiştim ufacık tipimle.
O günün üzerinden on iki yıl geçti durum hala böyle.Hala annem bana emanet.Çünkü babamı bir daha hiç göremedik.On iki yıldır kayıplardı ve ne gemiyi bulabilmişlerdi ne de kendisini.Annem onu beklemekten hiçbir zaman vazgeçmedi.On iki yıl sonra bugün geminin enkazını buldular.Ama herkesi şaşırtan bişey vardı.Bu gemi batmamış,batırılmıştı.Ve ne babamdan ne de diğer tayfadan en ufak bir iz yoktu.On iki yıldır annemle umudumuzu kaybetmeden babamı bekledik ama babam bida hiç geri gelmedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADA
AdventureOn sekiz yaşındaki Koray'ın hayattaki en büyük hayali bir gün geçmişte çok iyi bir kaptan olan babası gibi denizlere açılabilmekti.Peki Koray'ın bu hayalini kısıtlayan en büyük şey neydi ? Koray çocukluğundan beri kurduğu bu hayali gerçekleştirebile...