"TEOMAAANNN"diye avazımın çıktığı kadar bağırdım.
Ama geriye ondan kalan hiçbir iz yoktu.
Hiç düşünmeden kaşla göz arasında bir anda kendini aşağa bırakmıştı ve bedeni şimdi muhtemelen Atlas Okyanusu'nun dibini çoktan boylamıştı.Yüzüm bembeyaz olmuştu.Neye uğradığımı şaşırmıştım.Gözümün önünde bir adam kendini öldürmüştü ve ben mani olamamıştım.
Kendimi suçlamaya başladım.Artık yapabilecek hiçbirşey yoktu.Teoman'ı geri getiremezdik.Ama ben yine de onu kurtarabilme imkanım varken bunu yapamadığım için kendimden nefret ediyordum.
Dizlerimin üzerine çöktüm ve ağlamaya başladım.Bu gece hayatımda görüp geçirdiğim en korkunç gece olmuştu.Daha da kötüsü ne olabilirdi diye düşünüyordum ama sanırım bundan daha büyük bir felaket yaşayamazdım.
Üstelik Teoman babamıda tanıyordu.Hem de öldüğünü söyleyecek kadar yakından tanıyordu.
Babama ne olduğunu bilen tek kişi belki de Teoman'dı ve o da artık yaşamıyordu.
Gökyüzüne bakarak hıçkırıklara boğulmuş sesimle "ALLAH KAHRETSİİİNN"diye bağırdım ve daha çok ağlamaya başladım.
Hayatımda en son ne zaman ağlamış olduğumu gerçekten hatırlamıyordum ama şuana kadar hiçbir zaman bu denli ağlamadığıma emindim.
Doğruya doğru Teoman'ı gram sevmezdim,ama bu hiçbir şey değiştirmiyordu.O ölmüştü.Gözlerimin önünde,o ölmüştü.*****
Bağırışlarımı duyan bütün tayfa yarı ayık halleriyle yataktan fırlayıp yanıma koşmuşlardı.
Tuncay Abi,Afife Teyze,Alp,Metin Abi,Sarp, hepsi başımdaydı.
Alp ve Afife Teyze kollarını bana sarmış ikisi birden sakinleştirmeye çalışırken Tuncay Abi başımı iki elinin arasında kaldırıp "Koray,noldu oğlum söylesene"diye merakla sorular soruyordu.Herkes çok endişeliydi ve Tuncay Abi'nin de paniktem elleri terlemişti.
O kadar kötü bir vaziyetteydim ki şoktan sesim titriyor,dolayısıyla konuşamıyordum.
Hıçkırıkların engellediği titrek sesimle heceleyerek "Teo,teo-man..Teoman öl-dü"dedimO anda Tuncay Abi'nin suratı bir anda derin bir şok ve hüzün kapladı.Ellerini başımdan çekti ve yavaşça o da yere çömeldi.
Beyninden vurulmuşa dönmüştü.Bu kadar yıkılacağını düşünememiştim.
Afife Teyze'de öteki yandan hıçkırıklara boğulmuştu.
Metin Abiyle Sarp'ın yüz ifadeleride aynı şekilde şoktaydı.Herkes bembeyaz kesilmişti.Nasıl öldüğünü kimse sormadı.
Onlara o kadar beklenmedik bir cevap vermiştim ki kimse böyle birşeyi duymaya kendini haliyle hazırlayamamıştı.
Bu olay basit bir olay değildi.Biz burda bir aile olmuştuk ve bu gece bir ferdi aramızdan ayrılmıştı,üstelik kasten kendi canına kıyarak..Tuncay Abi birden kalkarak koşar adımlarla odasına gitti.Görünen o ki yanlız kalmak istiyordu ve sonuna kadar hakkı vardı.Çok üzüldüğü hatta adeta yıkıldığı her halinden belli olmuştu.
Bense ağlamaktan gözlerim kıpkırmızı olmuş bir şekilde öylece denize bakıyordum.
Üstüme koca bir yük binmiş hissi vardı.Nasıl toparlanacağım konusunda en ufak bir fikrim yoktu.Yaklaşık yarım saat kadar sonra gemideki sessizliği bozan ilk şey Alp'in "Nasıl oldu ?"sorusu oldu.
"İntihar etti"dedim."Gözümün önünde kendini aşağa bıraktı"
Afife Teyze biraz kendine gelmeye başlamıştı."Neden yaptı böyle birşey ? Sıkıntısı neydi ki bu adamın çocuklar ? Ne olursa olsun kendi canına kıymaya değer miydi ?"
"Çok üzgünüm Afife Teyze"dedim."Onu ordan kurtarabilirdim ama yanına yaklaşmama izin vermedi.Yine de bir şekilde Teoman'ı kandırıp güverteye çekmeliydim."
Alp sırtımı sıvazladı.
"Tamam kardeşim,kendine gel.İş işten geçti,ne senin ne de bizim artık elinden gelen hiçbir şey yok.Toparlanmak zorundasın.Hepimiz toparlanmak zorundayız."Alp aramızdaki en soğukkanlı olandı.Onun yerinde olabilmeyi çok isterdim.Şuan da Teoman'ı o şekilde görmemiş olmayı,olayları sadece başkasının ağzından duymayı çok isterdim.Ama hiçbir şey öyle değildi.Herşey bizzat gözümün önünde gerçekleşmişti ve bütün bu olanlar artık benim kabusum olmuştu.
O sırada Sarp elinde bir kağıt parçası tutarak yanımıza geldi.
Hepimiz gözlerimizi Sarp'a ve kağıda çevirdik.Metin Abi kağıdı göstererek "Nedir o ?"diye sordu.
"Bilmiyorum"diye yanıtladı Sarp;"Güvertenin ucunda buldum"O anda hatırladım.Teoman'ın kendini aşağa bırakmadan önce gemiye fırlattığı kağıttı bu,ve yaşananlardan ve gördüklerimden sonra o kağıdın orda olduğu tamamen aklımdan çıkmıştı.
Heyecanla Sarp'ın elinden kağıdı alıp haşınla açtım.
Yanılmamıştım.Tahmin ettiğim gibi bu gerçekten bir haritaydı.
Teoman'ın ölümünden sadece bir kaç dakika önce övdüğü o namı diğer "Mükemmel Ada"olarak söz ettiği adanın haritası olmalıydı.
Ve içimden bir ses bu adada Teoman'ın bir haltlar karıştırmış olduğuna ve babamdan ufakta olsa bir iz bulacağıma dair bir his vardı.Ve sonradan buna adım gibi emin olmaya başladım.
Adaya gitmek zorundaydık...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADA
AdventureOn sekiz yaşındaki Koray'ın hayattaki en büyük hayali bir gün geçmişte çok iyi bir kaptan olan babası gibi denizlere açılabilmekti.Peki Koray'ın bu hayalini kısıtlayan en büyük şey neydi ? Koray çocukluğundan beri kurduğu bu hayali gerçekleştirebile...