Bora hem WhatsApp'tan hem normalden engellemişti. Okulda da yanıma gelmiyordu. Gerçekten çok sinirlenmişti. Aslında haklı. Başında me derse desin yine de Ahlem Ahlem diye ağlayan bir arkadaşı vardı. Ben olsam aynısını yapardım.
Bora yanıma oturmadığı için yanımı boş bulup sınıftan Sevda oturmuştu. Çok bir muhabbetimiz yoktu kızla. Ama bugün üzgün gibiydi. Bir de Allah affetsin sabahtan beri löp löp sıranın altından kıymalı börek gömüyor. Bana da arada "ister misin?" diyor ama reddediyorum. İki derstir utanmadan sıkılmadan durmadan yemek yedi. Depresyonda falan herhalde. Ne yerse yesin. Beni ilgilendirmez.
Nihayet zil çalınca sırama iyice gömülüp utumaya karar verdim. 40 dakikalık teneffüstü. Sevda ayağa kalkıp beni dürttü.
"Kantine gidiyorum. Bir şey istiyor musun?"
"İstemiyorum."
Üzerinde durmayıp sınıftan çıktı. Bora'nın yam sınıftaki arkadaşlarının sesi gelince kafamı kaldırdım. Bora onlarla beraber dışarı çıkıyordu. Beyza da bugün okula gelmemişti. Bana engel attığı günden beri okulda görmedim. Böyle giderse devamsızlıktan kalacak sınıfta.
Sevda tekrar yanıma oturunca bir sıraya sığamadık. İlk başta kilo aldı sandım ama yemek almış yine. Ama bu sefer full abur cubur. Ne sıkıntısı var acaba. Allah yardım etsin. Çokta yemek yiyen biri değildi aslında. Zaten çok zayıf biri.
Koca bir cips paketini açıp önüne koydu. Kolasını açıp çikolatasını ısırdı. İştahsız yediği de belliydi aslında. Niye yiyorki?
"İster misin?"
"Canım istemiyor, teşekkür ederim."
Cipslerini, kolalarını, çikolatalarını, bisküvilerini, krakerlerini falan filan yiyince arkasına yaslandı. Bir on dakika sonra tekrar ayaklandı. Geri döndüğünde yine eli kolu abur cubur doluydu.
İçimden yanlışlıkla bir "Çüş." dedim ama sonra hemen kendime kızdım. Bu kızın bu kadar yemek yediğini hiçbir zaman görmedim. Demekki bir sorunu var. Kendi kendine böyle hallediyor. Aslında benimde sıkıntılarım var ve şuan depresyon da sayılırım. Herkesten engel yedim, sevdiğim kız malın teki, bir kızın kalbini o kadar kırdım ki okula bile gelmiyor.
"Neyin var?"
Sevda kafasını çevirdi. Olumsuzca başını sallayıp yok bir şey dedi.
"Bir şey varsa söyle. Üzgün gibisin bugün."
"Herkes 'cılız' diye alay ediyor."
İçimden "Böyle yemeye devam edersen obez diye dalga geçerler." demek geçse de kalbi kırılmasın diye demedim.
"Salla. Ağzı olan konuşur."
"Öyle ama çok kalbim kırılıyor."
"Onlar da mükemmel değil sonuçta."
"Benden iyiler."
"Ölümlü dünya. Ne fark eder? Bi bakmışsın ölmüşsün. Zayıf ölünce bir şey değilmiyor."
Çantasını toplayıp sıradan kalktı.
"Şuan halime şükrettim. Zayıf olabilirim ama ya senin gibi aptal olsaydım?"
Ne? Ne yaptım şimdi? Hay Allah! Kırmamaya da dikkat etmiştim.
20 dakika kadar sonra ders başlamıştı. Hoca sınıfa girip yoklamayı alırken sınıfın kapısı tıkladı. İçeri Beyza girmişti. Elindeki izin belgesi olduğunu düşündüğüm kağıdı hocaya verip oturacak yer aradı. Sadece iki ön sıram ve benim yanım boştu.
El sallayıp yanıma davet ettim. Kafasını yere eğip iki ön sırama geçti. Sinirlenmemeye çalışıp defterimden bir sayfa kopardım. Köşesine Beyza için not yazdım.
Niye yanıma gelmedin?
Önümdeki adı İbrahim olan çocuğu dürtüp kağıdı iletmesini istedim. Kağıt Beyza'ya ulaştığında Beyza göz ucuyla bana baktı. Sonra hemen önüne dönüp notu okudu. Bir süre bir şeyler yazıp sildi. Kağıt tekrar bana geldiğinde heyecanla açtım. Ama açtığımla yüzümü buruşturdum.
utwandim.
Bu ne demek? Yazıp yazıp sildiği için yazı belli olmuyordu. Elime kalemi alıp notumu yazdım.
ne dion beyza anlamadim.
Tekrar İbrahim'i dürtüp notu Beyza'ya yollattım. Beyza uzun bir süre kağıdı yollamayınca derinden ofladım. Nihayet tekrar kağıt geldiğinde hemen kağıdı açtım.
Utandım çünkü. Sana mesajda ilanı aşk etmişken şimdi yanına oturamam. Çok utanıyorum.
Yine elime kalemimi alıp notumu yazdım.
yo sadece seni seviyom dedin ilanı aşk etmedin.
Tekrar İbrahim'i dürttüm. Kulağına da sessizce fısıldadım. "İbrahim şunu yolla koçum." İbrahim arkasını dönüp "Sizi hocaya söyleyeceğim. Dersi dinlememe engel oluyorsunuz." Ne olduğunu anlayamadan İbrahim parmağını kaldırdı. Hoca İbrahim'e izin verince İbo ayağa kalktı.
"Hocam bir şey diyebilir miyim?"
"Buyur."
"Hocam lavaboya gidebilir miyim?"
Senin ağzina sıçim İbo. İbrahim gidince İbrahim'in sırasına geçtim. Kağıdı Beyza'ya verdim. Beyza'nın yanakları kıpkırmızıydı. Beyza tekrar kağıdı yollayınca açıp içine baktım.
utandım işte.
Yazmaya üşendiğim için Beyza'nın kulağına fısıldadım.
"İlkokuldaki ilk aşkın değilim. Bu kadar kasma."
Kağıdı cebime koyup sırama geçtim. Hırkamın cebinden peçete çıkarıp sıranın altını sildim. Defterimden iki parça kağıt koparıp sıranın altına serdim. Sonra sıranın altına eşyalarımı koydum. Kafamı sırama koyarak defterime bir şeyler karaladım.
Ne zaman geldiğine anlam veremediğim İbrahim tekrar bir kağıt uzatınca Beyza'ya baktım. Açmam için bana bakıyordu.
Tamam... Utanmamaya çalışacağım. Senden hislerim için karşılık beklemiyorum. İstersen hiç yokmuş gibi varsayabilirsin.
Hızlıca elime kalemimi alıp ona cevap verdim. Ve İbrahim ile yollattım.
Bence bana "seni sevdiğimi unut." demek yerine "kalbine girmek istiyorum." demelisin.
***