Aidan aklındaki düşünceleri kenara bırakıp dinlenmek istedi. Yatağa uzandı ve hiçbir şey düşünmemeye çalıştı ama bu imkansızdı. Sevdiği kadının yaşadıklarını öğrenmeye başlamıştı.
Düşündü, nasıl olur da bunları yaşarken mutlu gözükebilir? Bir türlü anlayamıyordu. Nasıl bu kadar kör olduğunu aklı almıyordu. Evlenmeyi planladığı kişinin içini nasıl bilmezdi?
Artık düşünmek acı vermeye başlamıştı. Her geçen saniye kendini suçluyordu. Daha fazla acı çekmemek için dışarı çıktı. Gökyüzüne baktı. Ne zamandır evden çıkmıyordum? Diye düşündü. 2 ay? Belki 3 ay? Hayır. Jully öldüğünden beri çıkmıyordu.
O dışarı çıkıp gezemezken benim ne haddime diye düşünüyordu. Evet, yaptığı bir çok şey yanlıştı ama her unutmaya çalıştığında o gün gözlerinin önüne geliyordu.
Yavaşça bahçeden çıktı. Etrafına baktı. Nereye gitmeliydi? Ailesinin yanına?
"Hayır, olmaz. Çok fazla soru sorarlar."
Taksi çağırdı ve ormanlık bir yere gitmesini istedi. Yaklaşık 40 dk sonra ormandaydı. Bu saatte (gece 1) korkması ve buraya gelmemesi gerekirdi ama korkmak düşünmekten daha iyiydi.
Gezinirken karşısına küçük bir göl çıktı.
*Flashback*
O gün Aidan ve Jully yürüyüş yapmak için ormana gelmişti. Dolaşırken karşılarına bir göl çıktı. Jully yüzme bilmiyordu ve denemekten korkuyordu ama bu göl o kadar güzeldi ki korkusunu bir kenara bıraktı.
"Aidan! Burada yüzelim mi?"
"Ciddi misin? Hani korkuyordun?"
"Göl o kadar güzel ki bir süreliğine unutabilirim."
"Uzun zamandır bunu planlıyordum."
"Ne-"
Aidan Jully'i hızlıca kucağına aldı ve göle attı. Bir şey olmasından korktuğu için hemen ardından kendi de atladı. Jully'i belinden tutup yüzeye çıkardı.
"Alıştırma yaparız diye düşünmüştüm."
"Hala yapabiliriz. Yeter ki sen iste."
"Bu kadar yakışıklı bir beyefendinin yardım etmesinden mutluluk duyarım."
"Umarım bu sözler tüm yakışıklılar için geçerli değildir."
"Hayır, sadece sana özel."
Aidan gülümser ve Jully'nin alnından öper. Bir süre eğlendikten sonra gölden çıkarlar.
"Benim yüzümden üstün ıslandı."
"Yanımda sen olduğun sürece hiçbir şey önemli değil."
*Flashback son*
Aidan düşüncelerini dağıtmak için hafifçe kafasını sallar. Yine eski günlerden kurtulamamıştı. Unutmak istemiyordu ama acı çekiyordu. Bir kez olsun kaçmak istedi gerçeklerden. Unutmak, düşünmemek ama yine başaramadı.
Yavaşça gölün yanına gitti ve yere oturdu. Gözünün önüne Jully'i öptüğü an geliyordu.
"Keşke son bir kez daha öpebilseydim, kokunu doya doya içime çekebilseydim."
Artık bunları düşünmenin bir anlamı yoktu. Hiçbiri olmayacaktı. Ama yinede hayal dünyasında yaşamayı seviyordu. En azından orada üzülmüyordu.
Bir süre orada oturduktan sonra eve döndü. Yorgun olduğu için yattığı anda uykuya daldı. Sabah her zamankinden daha geç kalktı (15.30). Lavaboda işini hallettikten sonra odasına döndü. Gözü dün ki mektuba kaydı. Kaçmanın bir anlamı yoktu.
Mektubu alıp kaldığı yerden devam etti.
Buda yetmezmiş gibi eve başka adamlar getiriyordu. Sadece benim için değil. Annem içinde. Gözü paradan başka bir şey görmüyordu. Para almak için her şeyi yapabileceğini tahmin ederdim ama bu kadar alçalacağı aklımdan geçmemişti.
Artık kendimi bir pislik gibi görüyordum. Hergün banyoya girip saatlerce lifleniyordum. En sonunda vücudum tahriş olmaya başlamıştı. Hatırlıyor musun bir kere havanın sıcak olduğunu, neden ceketimi çıkarmadığımı sormuştun. İşte bu yüzdendi.
*Flashback*
Aidan's pov
Jully'i evden aldım ve bir cafede kahve içmeye gittik. Bütün gün ceketle dolaşmıştı. Çoğunlukla uzun şeyler giyiyordu ama bu aralar daha fazla giymeye başlamıştı. En sonunda dayanamayıp sormaya karar verdim.
"Jully, ceketini çıkarsana. Hava sıcak zaten."
"Aslında ben biraz üşüyorum."
"O zaman eve gidelim. Hasta olma."
"Gerek yok sevgilim. Bir şey olmaz."
Daha fazla üstelemek istemedim. Elbet öğrenirim.
*Flashback son*
"Keşke o gün ısrar etseydim..."
Eminim şuan kendini suçluyorsundur. Kendine bunu yapma. Suçlanması gereken biri varsa o adamdı. Her neyse bu kadar üzülmek yeter. Biraz da eğlenelim değil mi? Emma'nın mektubunu okudun mu? Orada evleneceğimi yazdım.
"Evlenmek mi? Kiminle?
Şuan kim olduğunu merak ediyorsundur. Burada çok yakışıklı bir beyefendi buldum. Onunla evleneceğim.
"Yakışıklı beyefendi mi? Kim o şerefsiz!"
Hahaha. Şuan sinirlendiğine eminim. Merak etme Aidan, ben sadece bir yakışıklı ile evlenirim o da sensin. Biraz zor gibi gözüküyor ama ne derler bilirsin geç olsun güç olmasın. Bu arada bu mektuplar için uğraşıyorum ona göre. Mesela Google'dan arattım o sözü. Ona göre oku yani. Neyse bu kadar yeter. Aklıma bir şey gelmedi. Artık bir dahaki mektupta görüşürüz sevgilim.
~
Aidan mektubu kapattı ve kafasını yukarı çevirdi. Göz yaşlarını tutmaya çalıştı. Jully'i düşündü. O kadar şey yaşayıp, dünyadan ayrılmaya karar verip, mutlu şeyler yazmasına anlam veremiyordu. Nasıl başarıyordu bunu?
Yatakta otururken zil sesi duyuldu. Emma olduğunu tahmin edebiliyordu. Açmak istemedi ama kardeşinin üzülmesini istemiyordu. Kalkıp kapıyı açtı.
"Bir an açmayacaksın sandım."
"Beni öldüreceğini bildiğim için açtım."
"Doğru düşünmüşsün. Şimdi yemek zamanı."
Emma elindeki poşetleri gösterir ve direkt mutfağa girer. Aldığı şeyleri yerleştirdikten sonra kahvaltı hazırlamaya başlar.
"Aslında gerek yoktu Emma."
"Yok mu? Şu haline bak abi. Ne kadar zayıflamışsın."
Aidan Emma'nın vazgeçmeyeceğini bildiği için yardım eder. Birlikte kahvaltı hazırlarlar. Yedikten sonra salona geçerler.
"Mektupları okudun mu?"
"Evet, yani bir tanesini."
"Ne demiş Jully?"
"Önemli şeyler değil. Merak etme."
"Peki. Üstelemeyeceğim."
Gün boyu Emma Aidan'ı yalnız bırakmaz. Aidan uzun süre sonra kendini iyi hissetmeye başlar. Kardeşi ile vakit geçirmek düşüncelerini uzaklaştırmasını kolaylaştırmıştır.
"Belki de artık birileri ile konuşmalıyım." Diye düşünür.
<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişten Mektuplar ~ Aidan Gallagher
Fanfiction"Özür dilerim sevgilim. Beni bir daha sevemeyeceğinden korktum." Aidan, göz yaşları akarken mektubu kapattı ve son kez konuştu: "Seni seviyorum Jully."