( Okyanusdan)
Sabah erken uyandım. Hazırlandım Mihra yoktu koltukta sehpadaki notu okudum, hanımefendi gitmiş spora üşenir iki adım atmaya hayrola .
Evden çıktım kapıyı çektim kilitledim kapıyı arabaya doğru yürüdüm bu gün araba alacağım güya .
Karan galeri yazan yere girdim içlerinden mavi bir mini beğendim, daha öncesinden arayıp haber vermiştim.
"buyrun nasıl yardımcı olabilirim" dedi adam, bende arabayı göstererek "Şu miniyi beğendim"dedim, "yanlız kiralamıyoruz bunu." dedi aşağılar gibi, şartellerim arıza çıkarsada sakin olmaya çalıştım, "Satın almak için sordum, umarım satılıktır?" dedi kötü kötü bakışlarımla rahatsız ederek adamı, "pardon elbette, deneme sürüşü yapmak ister misiniz?" dedi kibar olmaya çalışarak, "Gerek yok daha önce kullandım." dedim arabanın renginin güzelliğine bakarak. "ne yapalım o zaman?" dedi anlamsızca sırıtarak. "Fiyatta anlaşalım." dedim, 15 dakika pazarlık yaptık sonunda anlaştık, pek memnun olmasam da.
Arabayı aldım devir işlemlerini başlattık yarısını ödedim nakit diğer yarısını da devir tesliminden hemen sonra. "genelde burada böyle kadınlar, tek başlarına araba almaya gelmezler." dedi, "ben Sultan değilim arkamda ordu dolaştırayım." dedim.
" buralı değilsiniz, nerelisiniz?" dedi merakla, "buralıyım ama İstanbul da büyüdüm." dedim sorusunu geçiştirmeye çalışarak. "aileniz, kimlerdensin?" dedi merakla. "Sizi ilgilendirmez." dedim sert bir dille uyarmak tarzında. "haklısınız, bu arada ben Karan Behran." dedi elini uzatarak, çok şaşırmıştım, elini kötü kötü baktığımı görünce çekti elini. "Nee sen ciddimisin?" dedim güldü, "çok mu duydunuz adımı?" dedi keyifle, "Yok soyadını duydum." dedim bozuldu, "herkes bizi çok sever, saygı duyar." dedi adam, "Bana öyle anlatılmadı." dedim gözlerimi devirdim egosuna, "ne duydunuz?" dedi meraklı meraklı. "Bilmeseniz daha iyi?" dedim, "merak ettim şimdi?" dedi gülerek, "İşim bittiyse arabayı alabilir miyim?" dedim umursamaz bir tavırla, "Saffet yedek anahtarı ve bir kaç evrak getiriyor." dedi, Ne diyor bu ya bir saattir bekliyorum sıkıldım. Mihra aradı, "Okim neredesin?" dedi, "Galerideyim Mihra." dedim ama sesi telaşlıydı. "abim geldi, o çocukla evlenme dedi, gitti." dedi, sesinden ağlamış olduğu belliydi. "Abin mi? Mihra nedenini söyledi mi?" deddim merakla, "tipini beğenmemiş." dediğinde benim içimden kahkaha atmak geldi, ama yapmadım elbette ki.
"Eve geleceğim okuldan çıkınca, sakin ol, bir anlayalım kesin nedenini tamam mı?" dedim sakince, "aaa bekle isom arıyor." dedi. "Okey görüşürüz." dedim ki, Suratıma kapattı. Getirilen evrakları okudum, imzaladım anahtarı aldım çıktım.
Okula gittim bu gün ünversite yok, sadece liselilerle ilgilenicem... Ders bitti dekan aradı okula çağırdı gittim, güya bu gün ünversite yoktu. Kapıyı çaldım girin dedi. Girdim, "Merhaba," dedim, oldum olası dekanlardan tırsarım. "bir şikayetiniz varsa, dekan yardımcısı Gonca hanıma gidin?" dedi, bende gülümsedim ve "Ben Okyanus Kiray, hocam." dedim. "ah pardon hocam, karşımda böyle genç birini beklemiyordum, sizi öğrenci sandım." dedi mahçup bir şekilde. "Anlıyorum hocam, beni neden çağırdınız acaba?" dedim olabildiğince kibar bir şekilde, "sen beyin cerrahısın değil mi?" dedi, "Eskiden öyleydim hocam." dedim.
"biliyorum olanları, ben senden birşey rica edeceğim." dedi, "Biliyorsanız olayları, ettiğim tövbe den de haberiniz vardır." dedim moralim bozuk olarak. "Okyanus bak kızım, sen oğlum yaşındasın ve benim bu hayatta oğlumun acı çekmesine dayanacak gücüm kalmadı." dedi, bir an yutkunamadım, benim babam neyse ya. "hocam ben sadece yarım yıl görev yaptım, Benden daha iyileri var alanında uzman." dedim, "ben sana tedavi et demiyorum, sadece muayene et, sen Orhun hocanın en parlak dediği öğrencisisin." dedi yalvarır bir tarzda. "Orhun hocanın vefatından sonra Yapamam, bıraktım doktorluğu. En iyisi siz oğlunuzu benim eski hocalarımdan Kamil Kıraç in yanına götürün." dedim, "o zaten seni önerdi." dedi. "O bile bişi yapamadiysa ben ne yapabilirim ki hocam." dedim pes etmişçesine. "oğlum 27 yaşında, sinir damarlarının içinde bir kütle var ve cinsi bilinmiyor." dedi adam yalvarır gibi. "Mehmet Nezir hocam, ben bişi yapamam." dedim ama verdiği cevap beni şaşırttı. "okudum, senin sinir damarlarıyla ilgili yazdığın tezi, üstelik bunun uluslar arası düzeyde ders olarak okutulduğunu ve 10 tane bilim ödülü aldığını da biliyorum." dedi, "Orhun hocam ellerimde öldü, bu yeterli sanırım." dedim cevap vererek. "senin hatan değildi, kaydı izledim, bende dokturum hatan olsaydı kendi oğlumu riske atmazdım." dedi ve olimi kolumu bağladı, "Hocam muayene ederim ama tedavi etmem, anca sizi yönlendirebilirim." dedim, memnun olmuştu. "olur, ne zaman yaparsın." dedi, "Yarın uygunsa, dersten sonra." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayat Yargısı -Berdel-
General FictionBir kadın düşün kimsesizliğin kimsesi . Bir adam düşünün sesizliğin sesi . Ve bir baba düşünün evladı için yaşamaya çalışan . Herkesin var bir hikayesi okumak isteyene... Bu Denizlerin Okyanusta kaybolmama hikayesi ...