88 | #BüyükŞok

394 37 122
                                    

- SON 4 BÖLÜM -

"K-Koruyamadım Ömer! Koruyamadım yavrumuzu!"

Defne başını sedyenin arkasına tekrar tekrar vurarak gözyaşlarını akıtmaya devam ediyordu. Gözleri karanlığa kapandıktan sonra hastane odasında açılmıştı. Ağlayarak kızını sormuştu ama hiçkimse ne olduğunu bilmiyordu.

Ömer karısının elini iki eliyle sımsıkı tutup sessizce ağlarken diyecek bir şey bulamamakla birlikte kendini de suçluyordu. 'Yalnız bırakmamalıydım' diyordu.

"Ne olur bulun k-kızımı! O d-daha çok küçük! Daha 4 a-aylık Ömer! Onun bana, bize ihtiyacı v-var....... Ya kızımıza bir şey yapar---"

Defne cümlesini bitiremeden yeniden gözyaşlarına boğulduğunda, Ömer elinin tersiyle kendi gözyaşlarını silip karısına yaklaştı.

"Şştt! Sakin ol. Bulunacak kızımız. Hiçbir şey olmayacak Asel'e."

Dese de kendisi de deli gibi korkuyordu. Daha küçücüktü kızları ve şuan ne hâlde olduğunu bilmemek aklını kaçıracak raddeye getiriyordu.

"K-Korkuyorum Ömer! Sımsıkı tuttum ama karşı çıkamadım! K-Kızımızı alırken engel olamadım!"

Ömer, elini Defne'nin alnında ki sargı bezine götürdüğünde duran gözyaşları yeniden akmaya başladı. Büroya geri döndüğünde gördüğü manzara ile aklını kaybedecek duruma gelmişti. Karısı kanlar içinde yerde yatarken, kızları ortada yoktu.

Defne hıçkırıklara boğularak başını kocasının omzuna gömmüşken, Ömer ise dudağını ısırarak içine ağlıyordu. Karısı bu haldeyken kendisi de dağıtamazdı. Birinin güçlü durması gerekti ve o kişi de kendisiydi. Kızı için, karısı için güçlü durmalıydı.

Kapının tıklanması ile başını yavaşça kapıya çevirdiğinde polis memurunun elinde bilgisayar ile odaya bir adım attığını gördü.

"Tekrardan geçmiş olsun... Biz kamera kayıtlarını inceliyoruz. Ama Defne Hanım'ın ifadesine ihtiyacımız var. Verebilecek durumda mısınız?"

Defne burnunu çekerek başını hızlıca sallarken kocasının elinden destek alarak yattığı sedye de doğruldu.

"Veririm! Bir an önce bulun kızımızı ne olur."

"Bulacağız, hiçbir kuşkunuz olmasın....... Bana olayı anlatır mısınız?"

Polis memuru refakatçi koltuğuna oturup dizlerinin üzerine bilgisayarı koyarken bir yandan da Defne'yi dinlemeye başladı.

"Üçümüz bürodaydık, sonrasında bez yoktu ve Ömer markete almaya gitti. Ne olduysa o sırada oldu zaten. Ömer gittikten bir veya iki dakika sonra kapı çaldı. Ben Ömer sandım ama değilmiş. Kar maskeli birini görünce hemen kapıyı kapatmaya çalıştım engel oldu. 'Bebeği almadan gitmem.' dedi. Direttim.... Ama başaramadım. Tam odaya geri gidecekken kolumdan tuttu. Silahın kabzası ile başıma vurdu. Bilincimi kaybettim ve kızımı aldı benden."

Defne başını eğip zor tuttuğu gözyaşlarını yeniden akıtırken aklından o olay bir an olsun çıkmıyordu. Karşı çıkamamak deli gibi canını yakıyordu.

"Anladım... Peki hiç şahısta dikkat edeceğiniz bir özellik var mıydı? Mesela eli görünüyor muydu? Bir iz gibi."

Defne ağlamaktan konuşmayacağını anlayınca sadece başını iki yana sallamakla yetindi. Polis memuru bilgisayara not etmeyi bırakıp bu sefer Ömer'e baktı.

"Yok anladım... Peki şüphelendiğiniz biri var mı? Sizi rahatsız eden?"

Ömer birkaç saniye gözlerini etrafta gezdirirken aklını zorladı. Fakat gram bir şey gelmiyordu aklına. Ne şüphe ettiği vardı, ne de hatırladığı bir olay.

HERKES DUYSUN; SENİ SEVİYORUM!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin