"Muhteşem üçlü"

443 19 3
                                    

-Yiğitin ağzından-

Sabah yine alarm sesiyle açtım gözlerimi. Sabah erken kalkmaktan nefret ediyorum. Kalkıp zorlada olsa okul için hazırlandım. Arabama atlayıp okul yolunu tuttum. 15 20 dakika sonra okula varmıştım. Okulda çok fazla arkadaşım yok. Bu yüzden bahçede oyalanmadan sınıfa çıktım. Zaten Burak'ta ortalıklarda yoktu. Okul koridorlarında yine her zamanki gibi bütün kızların gözleri bendeydi. Sıkılmıştım artık bundan. Sonunda sınıfa girip en arkadaki sırama oturdum. Dersin başlamasına daha 15 dakika vardı. Kafamı telefonumdan kaldırdığım sırada sınıfa yobaz giriyordu. Onu görünce aklıma dün kütüphanede söylediği ama benim anlamadığım söz geldi. Nedensiz anlamını merak etmiştim. Hemen telefonumu çıkardım. İnterneti açıp dün söylediği kelimeyi yazdım. "Oppa" Korede kızların erkek arkadaşlarına ya da kendilerinden büyük abi rolündeki erkeklere söyledikleri bir kelimeymiş. Ne saçma ve gereksiz bir kelime. Edebiyat ödevi için ilk maddeyi buldum sanırım. Bu kız rüyalarında bile onları sayıklıyorsa büyük bir Kore hayranı olmalı. Ben düşüncelere dalmışken sonunda zil çalmıştı. 5 dakika sonrada sınıfa öğretmen geldi. Öğretmenin ardından Hazal 5 dakika sonrada Burak sınıfa girdi. Anlaşılan artık bizim sınıfta sonunda halletmiş. Hocaya artık bu sınıfta okuyacağını söyledi. Sonra gülümseyerek yanımdaki boş sıraya oturdu.

-Hifanın ağzından-

Sınıfa girdiğimde daha dersin başlamasına 15 dakika vardıve Hazal sınıfta yoktu. Bende her zaman Hazal yanımda yokken ne yapıyorsam onu yapmak için resim defterimi ve kalemimi çıkarıp Lee sung yeol'un resmini çizmeye çalıştım. 15 dakikanın sonunda zil çalmıştı. Bende resmime son dokunuşları yapıp sıranın altına koydum. Öğretmen sınıftan içeri girdi hemen ardından da Hazal. Hazal'dan sonra sınıfa Burak girdi. Biz daha ne olduğunu anlayamadan Burak konuştu.

-Hocam artık bende bu sınftayım izninizle.

Hoca Burak'ı onayladıktan sonra Burak bizim tarafa bakıp gülümsedi ve yürümeye başladı. Yiğitin yanında oturdu sanırım. Dönüp Hazal'a baktığımda hem şaşkın hemde mutlu olduğunu gördüm. Bütün ders Hazal'a baktım mutluluğunuda şaşkınlığınıda üstünden atamamıştı. Ders bitiminde Yiğit ve Burak sınıftan çıkınca Hazal hemen sırada yan dönerek konuşmaya başladı.

-Hifa ben hayalmi gördüm yoksa Burak bizim sınıfa geldi ve arka sıramıza oturdumu gerçekten ??

-Hayal görmedin Hazalcım gerçekten Burak artık bizim sınıfta.

-Şuan sevinsemmi üzülsemmi bilemedim.

-Sevin bence sevin her gün daha fazla görebileceksin.

Hazalla bu şekilde konuşurken sınıfa Burak ve Yiğit girirnce susmak zorunda kaldık. Biraz sonra hoca sınıfa girdi ve kimya dersi başladı. Kimya hocası defterleri çıkartın diye bağırdı. Biraz disiplinlidirler kendileri. Ferit hemen söze girdi.

-Hocam klor oksijene ne demiş biliyor musunuz??

-Ferit sus otur yerine.

-Demiş ki uzaktan mı oksijensin yoksa oksijenlikten mi uzak.

Tüm sınıf kahkahalara boğuldu derdim ama kimse gülmedi Hazal hariç. Hoca bağırdı ve dediki.

-Kesin sesinizi. Dİğer lisedeki öğrenciler YGS'ye çalışmaya başladılar. Siz daha espri yapmaya çalışıyorsunuz. Anneniz ve babanız sizin için çalışıyor. Sizin yaptığınız ne böyle?? Sorumsuzlar!!

-Bizi gidi terbiyesizler. Kendimizden utanmalıyız. dedi Koray. Bu sefer tüm sınıf güldü. Kimyacı daha çok köpürdü.

-Sen hala şaka yapabilecek yüzü kendinde bulabiliyor musun ??

ÇEKİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin