Kai,bir sorun var.

3.5K 214 34
                                    

YGS sıkıntısını atlattım ve hemen yeni bölüm yazmaya karar verdim. Sınavdan sonra nasıl bir kafam olduğunu düşünün ve lütfen hatam varsa da maruz görün. En iyisini yapmaya çalışıyorum. Şimdiden teşekkür ederim. :) 

Kyungsoo ve Kai,o günden -o ateşli günden- sonra cinsel hayatlarına birazcık ara vermeye karar verdiler. Her ne kadar yeni başlamış olsalarda. Kyungsoo iki gün üst üstte sex yapmanın acısıyla hala yatakta uzanıyordu. Aslında Kai'nin göğsünde uzanıyordu ve onun mükemmel yüz hatlarını inceliyordu. "Sen ne kadar mükemmel birşeysin böyle?" Çenesine bir öpücük. "Sen bana Tanrı'nın bir hediyesisin Kai." Burnuna bir öpücük. "Kai,ben seni çok seviyorum." Dudaklarına birden fazla öpücük. 

Kai'nin kirpikleri titremeye başlayınca,Kyungsoo merakla geri çekildi. "Bu mükemmel uyandırma merasimini neye borçluyum?" Kyungsoo kıkırdadı. "Sana. Sen bu kadar mükemmel olmasaydın,tüm bunları söylemek için ilham perilerim olmayacaktı." "Ah,delireceğim. Üzerimden kalk nefes alamıyorum." Kyungsoo,şaşkınlıkla geri çekilirken Kai gözlerini kısarak baktı. "Gözlerini şöyle açma." "Ne?" "Ve dudakların,kapa onları." "Ne diyorsun Kai?" "Lanet olsun Kyungsoo,kıçın acıdığı için ara vermek zorundayız ve sen karşıma geçmişsin o öpülesi dudaklarını aralık bırakıyorsun. Eğer dudaklarının arasını doldurmamı istemiyorsan,onları derhal kapat." Kyungsoo daha da irileşmiş gözleriyle ağzına fermuar çekip,ayağa fırladı. "Kahvaltıda ne istersin? Senin için yapacağım." "Kahvaltı mı? Sevgilim,ben sadece süt içmek istiyorum." "Süt mü? Doyacak mısın ki? Sadece sütle olmaz,sağlam bir kahvalt-" "Kyungsoo,ben süt içmek istiyorum. Senin sütünü." "Kai!" Kyungsoo kuyruğunu sallayarak odadan çıkınca,Kai yatağa geri uzandı. Ondan uzak durmak yeteri kadar zorken,birde Kyungsoo'nun saf ve aynı zamanda seksi halleri kendisini deli ediyordu. Bir an önce kendine gelmeliydi yoksa sevgilisine verdiği sözü tutamayacaktı. 

Kyungsoo'nun kahvaltı hazırlamasını beklerken yatakta uzanan Kai,telefonunun mesaj sesiyle komodine yöneldi. Gelen mesaj Sehun'dandı ve Kai meraklanmıştı. Çünkü en son bir iki gün önce görüşmüşlerdi. Birbirlerinden hiç ayrılmayan iki arkadaş için gerçekten uzun bir süreydi. " Kai,bir sorun var." İşte şimdi Kai biraz daha telaşlanmıştı. "Sehun-ah? Sorun ne dostum?" "Yanıma gelebilir misin? Telefonun diğer ucundan halledebileceğimiz bir sorun gibi değil." "Tamam." Kesintisiz süren mesajlaşmanın ardından,Kai üzerindeki pijama vari eşofmanları önemsemeden hızla aşağı indi. "Kyungsoo! Ben çıkıyorum." "Nere-ye?" Kyungsoo henüz sorusunu bitirememişti ki Kai kapıdan çıktı. Sehun'un yaşadığı evle aralarında fazla mesafe yoktu. O yüzden beş dakika sonra oradaydı. Tek seferde uzunca zile bastı. "Sonunda geldin. Geç içeri." 

Tam on dakika boyunca Kai sadece tek bir noktaya bakmıştı. Bu nasıl olabilirdi ki? "Hyung,sen ciddi misin? Ben sandım ki.." "Böyle birşey olacağını bende hiç düşünmemiştim Kai,ama sanırım siz kedi çocuklar.." Luhan tedirgin bir şekilde konuşmasını yarıda bıraktı. O sırada Sehun zaten beyaz olan tenine rağmen biraz daha beyazlamış şekilde yüzünü havluya silerken içeri geldi. "Sehun,dostum iyi misin?" Sehun hayır anlamında başını salladı. "İki gündür böyle ve ben ne yapacağımı bilmiyorum Kai. Sen böyle birşey yaşadın mı?" Kai,gözlerini kocaman açmış Luhan'a bakıyordu. "Hyung,delirdin mi sen? Ben asla altta olmadım." Kai derin bir nefes koyverdikten sonra devam etti. "Demek hamilesin öyle mi?" Sehun başını sallayarak onayladı. "Evet. Ama bununla nasıl başa çıkacağımı bilmiyorum Kai. Bu ilk defa başıma geliyor ve ben düşündüm ki.." Luhan araya girdi. " Düşündün ki..?" "Ah,lanet olsun üstte olurum sanıyordum!" Luhan aniden yerinden fırladı. "Ah Sehun  sen hala orada mısın? Benim nasıl altta olmamı beklersin,ben gayet erkeksiyim." "Ne yani sen benim kadınsı olduğumu mu düşünüyorsun? Lanet olsun. İlkimi sana vermemeliydim." "Öyle mi? Ya kime 'vermeyi' düşünüyordun?" Ortalık iyice kızışmıştı ve Kai başını bir sağa bir sola çevirmekten yorulmuştu. "Hyung! Sehun! Biraz sakin olur musunuz? Şimdi yapmamız gereken bu durumun üstesinden nasıl geleceğimiz." Luhan,derin bir nefes aldı ve başını salladı. Sehun ise sessizce ağlamaya başlamış burnunu çekip duruyordu. "Özel bir soru soracağım ama hyung gerçekten içine... içine boşaldın mı?" Sehun aniden başını kaldırdı ve söylendi. "Kai!~" "Ne? Öğrenmem gerekiyor değil mi? Eğer öyleyse..." "Öyleyse..?" "Dostum çok sinir bozucu bir baba ah pardon anne olacaksın." Kai kendini tutamayıp attığı kahkalarla Sehun'u daha da sinirlendirirken,Luhan ayağa kalkmış Sehun'un yanına gitmişti. "Bebeğim,neden ağladığını anlamıyorum. Bu.. bu çok güzel birşey. Senden ve benden bir parça. Ah bir saniye kediler birden fazla doğurabilir öyle değil mi? Birden fazla 'biz.' Sence de çok güzel değil mi? Kimisi benim gibi yakışıklı,kimisi de senin gibi erkeksi.Ah belki de ikimize de benzeyen tatlı cadılar. Ne dersin?" Sehun burnunu çekerek başını kaldırdı. "Erkeksi değil mi?" Luhan Sehun'un onca sözden sadece erkeksi lafına takılmasına gülümseyerek Sehun'un saçlarını okşadı. "Evet bebeğim,erkeksi." "Eh hyung,bu konuda burada çözümlendiğine göre ben gidebilir miyim?" "Teşekkürler Kai. Her ne kadar Sehun'u sinirlendirsende." Luhan kıkırdayarak Kai'nin saçlarını karıştırdı.

"Hyung yanıma gel canım birşeyler istiyor!" "Ah Sehun-ah şimdiden mi?" "Ne demek şimdiden? Sen beni sevmiyorsun değil mi?" Luhan başını geriye atarak saçlarını karıştırıp kendi kendine konuştu. "Seni ne kadar sevdiğim hakkında en ufak bir fikrin yok bebeğim,en ufak bir fikrin yok."

Kai eve geldiğinde Kyungsoo'yu öylece bıraktığı aklına geldi. Neden sevgilisine uygun bir açıklama yapmadan çıkmıştı ki? "Sevgilim?" Ses gelmiyordu. "Soo?" Çıt bile yok. "Sevgilim?" Banyodan sesler gelince Kai koşarak banyonun kapısını açtı. Kyungsoo kuyruğunu bacaklarının arasına sıkıştırmış,kulaklarını titreterek istifra ediyordu. "Bebeğim ne oldu?" "Bilmiyorum Kai,sadece mid-" Kyungsoo lafını bitiremeden tekrar midesindekileri çıkarttı. "Sevgilim,üşütmediğine emin misin? Ya da yediğin birşey mi dokundu?" "Kai,kendimi çok yorgun hissediyorum." "Gel buraya,yüzünü yıkayalım." Kai,yavaşça Kyungsoo'yu ayağa kaldırdı ve bir yandan ensesini okşarken bir yandan da yüzünü yıkatıyordu. 

Salona geçtiklerinde Kai,Kyungsoo'nun başını dizlerine yasladı ve kulaklarını kaşıdı. "Sevgilim biraz daha iyi misin?" "Neden birşey demeden gittin? Nereye gittin? Kime gittin? Sürtük So Jin seni baştan çıkartmaya çalışmadı değil mi? Eğer öyleyse söyle bana onu tırnaklayacağım." Kai sevgilisinin bu kıskanç hallerine gülmeden edemedi. "Hayır hayatım sürtük So Jin çağırmadı beni o çağırsaydı da gitmezdim. Sehun mesaj attı,hemen yanına gitmemi istedi ve biliyor musun iyi ki gitmişim." "Ne? Ne oldu?" "Luhan hyung ve Sehun.." Kyungsoo ilk önce boş boş suratına baktıktan sonra anlamış gibi dudaklarını araladı ve gözlerini büyüttü. "Sen ciddi olamazsın?!" "Neden olmasın? Sehun küçüklükten beri Luhan'a aşık biliyorsun." "Öyle ama. Neyse sorun neymiş?" "Sıkı dur." "Ah hadi Kai,merak ediyorum." "Sehun.. hamile." Kyungsoo bir süre tepki vermedi. "Sehun ne dedin?" "Sehun hamile bebeğim." "Aman Tarım! Bu nasıl olur? Hani üstte olacaktı?" "Anlaşılan bizim erkeksi Sehun'umuz bu sefer pek aktif olamamış ha?" "Bir dakika ne dedin sen?" "Ne dedim sevgilim?" "Sen az önce altta olanın pasif olup erkeksi olamadığını mı ima ettin?" "Hayır aşkım nereden çıkarttın onu?" "Lanet olsun Kai,ya bende hamileysem? Neden bunları düşünmüyorsun? İki gündür istifra ediyorum ve senin ruhunn duymuyor ama yine de biz erkeksi değiliz öyle mi?" "Sevgilim.." "Sus konuşma." "Sevgilim..?" "Tamam Kai tamam." "Kyungsoo." "Kai tamam tamam. Kai tamam." Kai,her konuşmaya çalıştığında Kyungso onu susturuyordu. Acaba Soo'nun da dediği gibi hamile olabilir miydi? "Gel buraya." "Ne? Ne var?" Kyungsoo,Kai'ye yaklaşınca Kai kedi kulaklarını Kyungsoo'nun karnına yasladı. "Ne yapıyorsun Kai?" "Bebeğimizi duymaya çalışıyorum." Kyungsoo Kai'nin kafasına bir şaplak attıktan sonra geri çekildi. "Bebek varsa bile daha küçücük aptal." "Olsun ben duyarım." "Ah Kai gel buraya.~" KaiSoo çifti ateşli bir şekilde öpüşmeye başladıklarında Bay ve Bayan Jeon merdivenin başından çocukları izliyorlardı. 

"Ah Tanrım! Çok tatlı değiller mi?" "Evet evet kesinlikle." "Avuç içi kadar bebekler. Yerim kii!" 

Yazım yanlışlarım varsa kusura bakmayın lütfen,kontrol etmeden yayımlıyorum. 

You're still my little cat (M)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin