Kyungsoo nerdesin?

2.3K 174 44
                                    

Doğuma son 5 gün~


"Tanrım,Kyungsoo! Saçımı çekmeyi keser misin? Bak gerçekten acımaya başladı. Yah kime diyorum ben!" Doğuma çok az bir süre kalmıştı ve Kyungsoo'da bunu fırsat bilip,yapabildiği tüm nazları yapmaya başlamıştı. Geç kalmış bir iki trip ve küsüşmeden sonra şimdi de Kai'ye duşta işkence ediyordu. Ama ikisi de biliyordu ki,bu işin sonu birden fazla düzüşmeyle bitecekti. "O zaman sende sırtımı kazıma kara kedi. Ben senin kadar kara değilim neden anlamıyorsun?!" Kai pes edip küvette geriye doğru kayınca sular dalgalandı. Derin bir nefes aldı ve söylendi. "Pes ediyorum." Bir iki saniye süren sessizliğin ardından burun çekişler ve göz yaşları sessizliği bozarken Kyungsoo yutkundu. "S-sen artık beni i-istemiyorsun d-değil mi?" Kai başını geriye attı ve yukarıdan akan sular elmacık kemiklerinden,adem elmasına doğru küçük bir yolculuğa çıkıp kasıklarında durdular. Kyungsoo tahrik olmaya başlamıştı. "Agh Kyungsoo,nerden çıkarıyorsun tüm bunları?" Kyungsoo öyle karmaşık duygular içindeydi ki Kai'nin yalvarışlarını bile inleme olarak algılıyordu. Yine de konudan sapmamaya gayret gösterdi. "A-artık çabucak p-pes ediyorsun." Kai küçük bir kıkırdama bıraktı ve sert bakışlarını Kyungsoo'nun üzerine dikti. "Pes etmiyorum bebeğim. Sadece tüm bu işkencelerin yapacağımız kaç tura eşit olacağını hesaplıyorum. Haklı olarak senden tüm bunların acısını çıkartacağım." Kai sona doğru fısıldamış ve Kyungsoo'nun sertleşmiş penisine doğru üfleyerek söylemişti. "Şimdi ona ne yapabiliriz bir bakalım. Hm?" Küvette biraz daha geri gitmiş ve Kyungsoo'nun karnına değen penisi eline alıp çekmeye başlamıştı. Kyungsoo dişlerinin arasından bir inleme bıraktığında Kai tekrar gülümsedi. "Sakin ol kedicik. Bu daha hiçbir şey değil."





"Kyungsoo lütfen biraz uslu durur musun?" Kyungsoo sanki Kai'nin sabrını deniyormuş gibi ıslak kuyruğunu sağa sola sallıyordu. Haliyle tüm sular etrafa sıçrıyor ve Kai'yi sinirlendiriyordu. "Kyungsoo bebeğim,kıpırdama lütfen." Kai derin bir nefes aldı. Kyungsoo yaptığı şeyden son derece zevk alıyor gibi görünüyordu. Banyodaki eğlenceli dakikalardan sonra Soo hala Kai'nin önünde çıplak duruyordu ve bu diğeri için yeteri kadar zordu. Tek yapması gereken Kyungsoo'nun doğum yapmasını beklemekti ama diğerinin azgın halleri Kai'yi zor durumda bırakıyordu. Yaklaşık on dakikadır önünde her an boşalacakmış gibi duran penisde buna dahildi. Kyungsoo bir kez daha kuyruğunu salladığında birkaç su damlası Kai'nin penisinin ucuna düştü. Kai acıyla karışık bir inleme bıraktığında Kyungsoo şaşkınlıkla açtığı gözlerini Kai'ye dikti. "Canını acıtacak birşey mi yaptım Kai?" Masum rolü oynayarak diğerini daha da sinirlendirse de Kai sadece sabrediyordu. "Hayır bebeğim sadece üzerini kurulayalım ve giyin tamam mı? Hasta olmanızı istemem." Kyungsoo küçük bir çocuk gibi başını salladı ve dizlerinin üzerine eğildi. Kai şaşkınlıkla önünde diz çökmüş çocuğa baktı. "Ne yapıyorsun Kyungsoo?" Kyungsoo önünde gelen saçlarını geriye itti. "Saçlarımı kurulamayacak mısın?" Kıkırdayarak gözlerini kapattığında Kai titredi. Sadece bu manzarayla bile boşalabilirdi. "Kyungsoo sanırım bu seferlik kendi işini kendin halletmelisin bebeğim." Kai oturduğu yerden kalkıp banyoya gitmek için hamle yapınca Kyungsoo bileğinden tuttu. Kirpiklerinin arasından bakıp sessizce konuştu. "Senin için yapmama izin ver." Kyungsoo parmaklarının arasına aldığı penise bakarken dudaklarını yalamayı ihmal etmedi. Kai geri çekilecekken biraz daha sert tutuşa maruz kalınca,kalktığı yatağa tekrar oturmak zorunda kaldı. "K-kyungsoo,ben kendimi t-tutamayabilirim." Kyungsoo kıkırdadı. "Bende bunu istiyorum zaten." Gözlerini kapattı ve sanki en sevdiği yemeği yiyormuş gibi mırıldanarak emmeye başladı. Kai parmaklarını Soo'nun saçlarına daldırdı ve inledi. Uzun zamandır kendi işini kendi yapıyordu ve ciddi anlamda çok sıkılmıştı. "K-kyungsoo~" Kyungsoo yanakları içine çökene kadar emiyor sonra da ucunu bir lolipop gibi çekip bırakıyordu. Kai son bir dil darbesiyle Kyungsoo'nun yüzüne boşaldı ve dağılmış vücudunu yatağa bıraktı. "Şuan ölesiye içinde olmak istiyorum." Titrek nefesler alıp verirken konuşmaya çalışıyordu. Kyungsoo arsızca kıkırdadı. "Şuan ölesiye içimde olmanı istiyorum fakat biliyorsun tehlikeli." Küçük bir kahkaha bırakıp ayağa kalktı ve yüzünü temizledi. "Senin yüzünden sperm sayım düşecek biliyorsun değil mi?" Kyungsoo dehşete kapılmış gibi yaparak Kai'ye döndü. "O zaman spermlerin tamamen bitmeden biraz daha kullanmalıyım,öyle değil mi?" Kahkahaları odada yankılanırken Kai havluyu aldı ve Kyungsoo'nun arkasına geçti. "Vücudun buz gibi olmuş artık giyin." Kyungsoo'nun saçlarını gelişi güzel kuruttuktan sonra kendi saçlarını da kuruttu. Dolaptan aldığı eşofman altını üzerine geçirdikten sonra,ayıcıklı pijama takımını Kyungsoo'ya uzattı. "Bunları giy. Sıcak tutuyorlar." Kyungsoo sıcacık bir gülümseme sundu ve Kai'nin elinden aldığı pijamaları dikkatlice üzerine geçirdi. Aniden karnında bir hareketlenme hissetti ve acıyla tısladı. "Kyungsoo iyi misin?" Titrek bir nefes aldı ve başını olumlu anlamda salladı. "İyiyim sadece sanırım bugün biraz fazla yoruldum." Kai rahatladığını belirten bir nefes aldı ve Kyungsoo tutup yatağa ilerledi. "Kedicikler çıkmak için sabırsızlanıyorlar ha?" Kai neşeyle söylediğinde Soo tısladı. "Hah sen bir de onu bana sor. Kedicikleri doğururken ne kadar acı çekeceğimden haberin var mı senin?" Kai anlayışla başını salladı. "Tüm bu süre zarfı içinde yanında olacağımı biliyorsun değil mi?" Kyungsoo gülümsedi. "Tabii ki yanımda olacaksın,yoksa o lanet koca penisini sokacak başka bir delik bulsan iyi edersin. Bunun yanında kedicikleri görmeyi aklının ucundan bile geçirme." Kyungsoo Kai'nin dudaklarına küçük bir öpücük kondurduktan sonra başını diğerinin göğsüne yasladı. "Kai." "Hm?" "Seni seviyorum." Kai kıkırdadı. "Bende seni seviyorum sevgilim."



Kai gece yarısı duyduğu tıkırtılarla uyandı. Yatağın diğer tarafını yokladığında boş olduğunu fark etti. 'Umarım Kyungsoo tahmin ettiğim şeyi yapmıyordur.' diye düşündü. Eğer tekrar aynı sahneyle karşı karşıya kalırsa,bu sefer gerçekten kendini tutamayacağını biliyordu. Gerinerek yataktan kalktı ve odadan çıktı. Tıkırtılar kesilmişti. Seslenmeyi denedi. "Kyungsoo neredesin?" Ses yoktu. Kai endişelenmeye başlamıştı. Doğum yapmasına çok az bir süre kalmıştı ve Kyungsoo'nun tek başına olmasını istemiyordu. "Kyungsoo bebeğim nerdesin?" Ses yoktu. Kai iyice endişelenmeye başlamıştı. Salona geldiğinde ise durakladı. Odanın en köşesinde bir karartı yere çömelmiş duruyordu. "Kyungsoo?" Kai gölgenin olduğu yere doğru ilerledi ve koklamaya başladı. Bu Kyungsoo'nun kokusuydu ama biraz değişikti. Sanki biraz daha keskin? "Kyungsoo,sevgilim ne yapıyorsun orada?" Karartı yavaşça ayağa kalktı ve kuyruğunu yukarı kaldırarak Kai'ye doğru döndü. "Canım acıyor." Kai endişeyle Kyungsoo'nun yanına gitti ve sarıldı. "Birşey mi oldu? Neden canın acıyor?" Kyungsoo ağlamaya başladı. "Kedicikler canımı acıtıyor Kai." Kulaklarını geriye yatırdı ve küçük bir inleme çıkartarak başını diğerinin göğsüne yasladı. "İçimi parçalıyorlar sanki. Dışarı çıkmak için çok fazla acele ediyorlar." Kai hüzünle Soo'nun başına bir öpücük kondurdu. "İyi olacak bebeğim. Ben yanındayım." Kyungsoo başını yukarı kaldırdı ve yaşlı gözleriyle sordu. "Canım çok acır mı?" Kai iç çekti. "Bilmiyorum sevgilim ama acımaması için elimden geleni yapacağım." Kyungsoo iç çekmelerine devam ederken Kai sordu. "Yere çömelmiş ne yapıyordun?" "Uyurken karnıma çok keskin bir sancı saplandı. O an ölüyorum sandım Kai. Kedicikler çok fazla hareket ediyordu ve ben ne yapacağımı bilemedim." Kai sinirlenmeye başlamıştı. "Beni neden uyandırmadın peki?" Kyungsoo acıyla kıkırdadı. "O kadar güzel uyuyordun ki uyandırmaya kıyamadım. Sonra acı hafifledi ve bende hemen ayağa kalkıp yer aramaya başladım." Kai afalladı. "Ne için yer arıyordun ki?" "Kedicikleri doğurmak için. En kuytu yer orasıydı. Bulduğumda tekrar sancı girince bende bu sefer doğuruyorum sandım ve hemen oturdum." "O an doğuruyor olsaydın benim haberim olmayacaktı. Benim ne kadar üzüleceğimden haberin var mı senin? Sana birşey olsa ben ne yaparım Kyungsoo hiç düşündün mü?" Kyungsoo suçlulukla başını eğdi. "Özür dilerim." "Özür dilemene gerek yok sevgilim. Sadece bir daha aynı şey olursa bana haber ver. Şimdi uyuyalım." Kai Kyungsoo'yu omuzlarından tutup önüne getirdi ve merdivenlere doğru itekledi. Kyungsoo'nun pijaması ıslaktı. "Kyungsoo?" "Hm?" "Pijaman neden ıslak?" Kyungsoo gözlerini irileştirdi. "Kai yere oturduğumda birşey olmuş olmasın sakın?" Kai öyle düşünmediğini belli edercesine başını salladı. "Sanmam. Kyungsoo bundan sonra çok fazla hareket etmek yok. Doğum yaklaştığı için olmuş olmalı." Kyungsoo başını salladı. "Hadi şimdi pijamanı değiştirelim ve uyuyalım."


Sabaha karşı inlemelerle uyandı Kai. Kyungsoo'yu uyarmasına rağmen dinlemediğini düşünüp kendi kendine kızdı. Onu azarlamak istemiyordu fakat Kyungsoo sınırlarını zorluyordu. "Kyungsoo?" Titrek bir nefes ve iç çekiş. "K-kai yardım e-et." Kai telaşla ayağa kalktı. Kyungsoo odanın köşesine sinmiş bacaklarını iki yana açmıştı. "Bebeğim iyi misin?" Kyungsoo başını salladı. "K-kedicikler. G-geliyor!"






You're still my little cat (M)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin