Sana,benimsin demiştim.

4.1K 258 28
                                    

Kai ve Kyungsoo tartıştığından beri yaklaşık üç gün geçmişti ve Kai hala Soo'yla konuşmuyordu. Soo'nun konuşmaya çalıştığı her fırsatta Kai açıkça konuşmak istemediğini belirtiyordu. Kyungsoo'yu anne ve babasından bile kıskanırken,ona başkasının dokunduğu düşüncesi onu deli ediyordu. Kyungsoo'yu daha önce de uyarmıştı. Chanyeol'un bakışlarından hoşlanmıyordu. Kai yine odasında kitap okurken,Kyungsoo kapıyı araladı ve mırıldandı. "Kai~ İçeri girebilir miyim?" Kai ilk önce kapıya baktı sonra da hafifçe eliyle yanını patpatladı. Kyungsoo kuyruğunu hızla sallayarak Kai'nin yanına gitti ve oturdu. "Kai~ Ben özür dilerim." "Tamam." Günlerdir Kai'nin ettiği tek kelime buydu ve şuanda Kyungsoo kalbinin teklediğine yemin edebilirdi. Kyungsoo oturuşunu biraz daha Kai'ye doğru çevirdi. "Yeni duş aldın öyle değil mi?" Kai sadece kafasını sallamakla yetindi. "Belli mis gibi kokuyorsun." Kai gülmemek için yanağının içini ısırıyordu. Kyungsoo sonunda ona yaklaşmaya başlamıştı. Ama henüz pes edemezdi. "Artık yanımdan kalksan diyorum. Çağırdım diye uzun süre kalman gerekmiyor." Kyungsoo henüz mutluluğa kavuşmuşken,Kai'nin söylediği şeyle daha da yüzü düştü. Yavaşça ayağa kalktı ve kuyruğunu eğip odadan çıktı.

Kai,Soo odadan çıkar çıkmaz ayaklandı. Dolabın önüne geçti ve ne giyebileceğine baktı. Abartılı birşey giymesine hiç gerek yoktu. Siyah eşofman altını ve beyaz tişörtünü giydi. Soo'nun hediye aldığı parfümü sıktı ve gülümseyerek aynada saçlarını düzeltti. Merdivenlere henüz gelmişti ki Kyungsoo kuyruğunu koluna doladı. "Nereye gidiyorsun?" "Sehun'a." Kai,koluna dolanmış kuyruğu ittirirken,Kyungsoo'nun yüzüne dahi bakmıyordu. Aslında içi acıyordu ama yine de bunu yapmak zorundaydı. Sonuçta Soo'da kendisine az çektirmemişti değil mi? Kai,merdivenlerden hızla indi ve ayakkabılarını ayağına geçirdiği gibi dışarı çıktı,arkasında kuyruğunu yavaş yavaş sallayan Kyungsoo'yu bırakarak. 

"Sehun,sana gideceğimi söylediğimde yüzünü görmeliydin. Berbattı." Kai,kahkalar eşliğinde anlatırken,Sehun'da gülümseyerek ona eşlik ediyordu. "Neden uğraşıyorsun ki çocukla?" "Sen onun bana yaptıklarını hatırlamıyor olabilirsin ama ben birebir yaşadım." Kai ciddileşmişti. "Soo,bana yalvarmalı Sehun." Ortamda bir süre sessizlik olduktan sonra Kai boğazını temizledi. "Eee,sende ne var ne yok? Luhan hyungla aran nasıl?" Sehun derin bir nefes aldıktan sonra konuşmaya başladı. "Sözde aynı evde yaşıyoruz ama bir bok olduğu yok Kai. Her hareketiyle beni baştan çıkarmayı beceriyor ama ben onu beceremiyorum. Onun yürürken özellikle kıçını kıvırması-" "Waooow! Yavaş gel Sehun,hormonlarınla başının bu kadar dertte olduğunu bilmiyordum." Kai gülerek konuştu. "Ben bilgisayarı getiriyorum. Birşeyler izleriz." Kai yavaşça başını salladı ve arkasına yaslandı. Kyungsoo şuan ne yapıyordu acaba? Kyungsoo'yu düşünmeye başladığında güneyinde bir sıcaklık hissetti. O çok seksiydi ve kesinlikle Kai'yi deli ediyordu. Gözleri,dudakları,kalçası... "Hey ne düşünüyorsun öyle?" Sehun elinde bilgisayarla salona girdiğinde konuştu. "Kai,henüz videoyu bile izlemedik. Dostum bu hal ne?" Sehun gözleriyle Kai'nin önündeki çadırı gösterdi. "Lanet olsun." Kai,titrek nefesiyle söylendi. "Sehun aç artık şunu." Sehun kahkaha atarak videoyu açtığında Kai'de koltuğa biraz daha yayıldı. Video biraz daha ilerlediğinde ekrandaki iki erkek deli gibi inliyordu. Üstteki hızla inip kalkarken,alttaki ise kalçalarına tırnaklarını geçirip iyi yana ayırıyordu. Video biraz daha ilerlerken Kai ve Sehun'da üyelerini okşamaya başladılar. Sehun'un dudaklarının arasından Luhan'ın adı çıkarken,Kai sadece gözlerini kapatmış inliyordu. Ne düşündüğü apaçık ortadaydı. Kyungsoo'nun dolgun dudakları,üyesini kavramış hareket ediyordu. Üye gittikçe sertleşirken,Kai titredi. Gençler kendilerini çekmeye o kadar dalmışlardı ki,açılan kapıdan bir haberdiler.

Luhan koltuğun başlığına kollarını,ellerine de çenesini yaslamış gençleri izliyordu. Kai ve Sehun'un inlemeleri salonu doldururken,Sehun bir kez daha Luhan'ın adını inleyerek boşaldığında Luhan öksürdü. "Sanırım orayı temizlemen gerek Sehun." Kai çoktan kendinden geçmişti ve gözlerini zor açıyordu. Luhan bu sefer Kai'yi dürttü. "Kai,sende kalk batırdığın yeri temizle ve lütfen bizi yalnız bırak. Sehun'la konuşmam gereken bir takım şeyler var." Kai Luhan'ın sert uyarısıyla aniden kendine geldi ve üzerini toplayarak ayağa kalktı. "H-hyung ben çok özür dilerim." "Kai,tamam. Sehun sende benimle yukarı gel." Sehun utançla sızlandığında,Luhan kuyruğuna asıldı ve çekti. "Sana benimle gel dedim Sehun." İkisi beraber yukarı çıktıklarında Kai'de eline aldığı mendillerle menilerini temizliyordu. Kai son kalan menileri de sildikten sonra yukarıdan gelen seslerle başını o yöne çevirdi. Yüzündeki sırıtmaya engel olmadan söylendi. "Sanırım artık gitmeliyim."

Bu bölüm şimdiye kadar yazdığım en uzun bölümdü. Son kısımdan da anlayacağınız üzere bir sonraki bölümde sizleri bir sürpriz bekliyor. Her ne kadar sürpriz sayılmasa da heyecanla bekleyin işte. :D 

You're still my little cat (M)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin