Otuz Sekiz | Part İki

8.3K 831 115
                                    

-Mesajlarınız için teşekkür ederim. Söz verdiğim gibi yeni bölüm sizinle. Oylarınızı ve özellikle de yorumlarınızı bekliyorum. İyi okumalar. :) -

'O sabah aynayı getirenin Ian olduğunu söylediler.'

'Ian, benim oğlum olan?'

Yavaşça nefesimi verdim ve başımla onayladım.

Whitmore başını salladı.

'Nasıl-'

'Bekle.' deyip elimi kaldırdım.

'Bugün aynayı bir göstermek için o dükkana gittim, Ian da benimle geldi. Dükkanı, sahibini hatta şehrin o tarafını bile biliyormuş gibi bir hali yoktu.'

Whitmore odanın içinde volta atmaya başladı.

'Aynayı götüren kişinin Ian olmadığı aşikar. Bak o benim oğlum, onu ölümüne severim. Fakat oyunculuğu berbattır, onu tanıyorum. Dükkan sahibini tanımıyormuş gibi yapmasının imkanı yok.'

Yürümeyi kesti ve ceketini aldı.

'Biraz bilgi almak için oraya gitmem lazım, sen de tarif etmek için benimle gelirsin heralde.'

Onayladım ve odadan çıkan Whitmore'u takip ettim.

*

'Castle Hill Karakolundan Dedektif Jennifer Whitmore.' diye kendini tanıttı ve kartını gösterdi.

'Sakıncası yoksa size birkaç soru sormak istiyorum.'

Clyde ve eşi endişe içinde Dedektif'e bakıyordu. Clyde, dikkatini yeniden Whitmore'a vermeden önce bir anlığına bana şaşkın bir bakış attı.

'Bir sorun mu var?' diye sordu Nora.

'Yanlış bir şey yapmadınız, sakinleşin.' diyen Whitmore küçük bir gülümsemeyle onları rahatlatmaya çalıştı.

'Sadece bu ayna hakkında sormam gereken şeyler var.'

Bana yaptığı işaretle, kan izleri açıkça görülecek şekilde aynayı tezgaha koydum.

'Bu aynanın Harry Styles cinayetiyle ilintili olabileceğine inanıyoruz. Bayan Marx'ın sözlerine göre 9 Haziran günü aynayı size getirenin oğlum Ian Whitmore olduğunu söylemişsiniz.'

'Verdiği isim buydu.' dedi Clyde.

'Ian Whitmore.'

'Söz konusu kişinin bu sabah Bayan Marx'la birlikte sizi ziyaret eden gençle benzediğini onaylayabilir misiniz?'

'O Ian Whitmore muydu?' dedi adam şaşkınlık içinde.

Dedektifle birlikte başımı salladım.

'O zaman gelen çocukla benzediğini söyleyemem.'

'Aynayı getiren kişiyi tarif edebilir misiniz lütfen?'

'Küllü sarı saçları vardı yanılmıyorsam.' dedi Nora.

'Gözlerinin rengini anımsayamadım. Zayıf ancak hafif kaslı birisiydi. Çok da acelesi vardı.'

Whitmore, kadının cümlelerini küçük bir deftere tek tek not ettikten sonra kaleminin kapağını kapattı.

'Yardımlarınız için çok teşekkür ederim. Vaktinizi aldığımdan dolayı bağışlayın.'

'Ne demek, her zaman.' dedi Clyde ve eşi de onayladı.

'Bir saniye.' dedim Whitmore dönüp giderken.

'Aynayı tamir ederken üzerindeki izleri hiç fark etmediniz mi?'

'Üzerine pek düşünmedik. İnsanlar buraya her türlü eşyayı gönderiyorlar. Müşterilerimizi, onları yargılayacak kadar iyi tanımıyoruz.'

Phantom (Türkçe Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin