Yirmi Yedi | Part Bir

10.4K 857 137
                                    

27-1

-Vote ve yorumlarınız için çok teşekkür ederim. Bölümler giderek uzuyor fark ettiyseniz. Partlar halinde yayınlamamdan rahatsız oluyorsanız arayı uzatıp bütün halinde paylaşabilirim. İyi okumalar. :) -

Birkaç saat sonra uyandığımda üzerimde bir başka battaniye daha vardı ve yüzüm koltuğun arkasına dönüktü. Doğrulup tembel tembel gözlerimi ovuşturdum.

Harry hâlâ koltukta oturuyor ve ayağıyla hafifçe ritim tutuyordu. Koltuk vücuduna küçük geliyormuşçasına eğilmişti. Uyandığımı gördüğünde doğruldu.

'Vay vay.' dedi gülümseyerek.

'Kimler uyanmış.'

Buz gibi hava yüzüme vurduğunda neden üzerimde bir battaniye daha olduğunu anladım. Lakin onu Harry'nin örttüğü düşüncesi içimi ısıtmıştı bile.

'Soğuk için üzgünüm.' dedi Harry. Parmaklarıyla oynarken bakışları yerdeydi.

'Pek alışkın olduğun bir şey olmadığını biliyorum.'

Battaniyelerden birini etrafıma doladıktan sonra ona döndüm ve gülümsedim.

'Sorun değil.'

Oturduğu yerden bana gülümsediğinde bir an için ne kadar hoş göründüğünü farkettim.

Bacaklarını öne doğru kırmış, ellerini kucağında birleştirmişti. Gözleri her zamanki unutulmaz soluk yeşiline bürünmüşken gamzeleri de yanaklarındaydı.

'Sence..' diye konuşmaya başladım ama sonra sustum.

'Neyse boş ver.'

Kaşlarını kaldırdı.

'Böyle mızıkçılık yapamazsın Jane. Şimdi bana söylemek zorundasın.' dedi sırıtarak.

Kızardığımı hissettim.

'Şey.. Sence yeniden hissetmeni sağlamanın bir yolu var mıdır?'

Soruk karşısında şaşırdı ve koltuğunda kıpırdandı. Biliyorum aptalca bir soruydu. Hiç sormamalıydım.

Yine de cevap verdi.

'Bilmiyorum.' dedi sessizce.

'Böyle bir şeyin olmasını dilerdim.'

'Ben de.' diyerek itiraf ettim ve gıcık bir zamanına denk gelmediğime sevindim. Yoksa sadece dinlemek yerine kesin pis pis sırıtırdı.

Bana baktı. Soluk gözleri ta içime bakar gibiydi ; tenimi ve iskeletimi aşıp doğrudan ruhuma.

'Bana neden öyle bakıyorsun?'

Gözünü kırpıştırdı.

'Nasıl bakıyorum?'

'Öyle.' derken vuran soğukla battaniyeye biraz daha sarındım.

Çenesi avcunun içindeydi.

'Sadece seni hiç bu kadar doğal görmemiştim. Yeni uyanmışsın, gardını tamamen indirmişsin.'

Kelimeleri Harry gibi kullanabilen bir başkasını tanımıyordum, zarif ve büyüleyiciydi. Kırmızı, yanaklarıma hücum etti.

'Bu iyi bir şey mi, yoksa kötü mü?'

Kızardığımı fark eden Harry gülümsedi.

'İyi bir şey.'

Yanaklarımın normale dönmesini dilerken, battaniyenin kenarlarıyla oynuyordum.

Phantom (Türkçe Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin