On Beş

12.8K 912 117
                                    

-Hikayeye olan ilginize teşekkür ederim. Arkadaşlarına önerenler falan varmış sanırım onlara ayrıca teşekkürler. :) On beşinci bölüm sizden vote&yorum bekliyor. :) -

Ben kapıdan girer girmez oturma odasının ışığı yandı.

Annemler kollarını göğüslerinde birleştirmiş sert sert bana bakarken masum bir edayla gülümsedim ve dudaklarımı kemirmeye başladım.

'Merhaba.' dedim.

'Saat on ikiyi çeyrek geçiyor.' dedi annem.

Bir bahane düşünmeye çalışıyordum.

'Evet.'

'Jane, bunu aştığımızı sanıyordum. Eve geç gelmeler, bu konuda bir neden söyleyememeler. Yine mi içiyordun?'

'Hayır.' diye atladım.

'Sadece biraz araba sürdüm tamam mı?'

'Gece yarısından sonraya kadar?'

'Uzun bir yoldu. Sadece uyumak istiyorum, gidebilir miyim?'

Kendi aralarında bakıştılar.

'Peki. Ama cezalısın. Okula gidip gelmek dışında araba yok. Cezanın kalanı hakkında yarın konuşuruz.' diye cevapladı annem.

Yardım etmesi için babama baktım ama anneme katıldığını belirtmek amacıyla başını sallıyordu.

'İyi.' diye çıkıştım. Öfkeme hakim olmaya çalışırken onları geçtim ve merdivenleri tırmandım. Ceza şu an ihtiyacım olan son şeydi, özellikle de Harry'nin katilinin kim olduğunu çözmeye çalışırken. Ne yazık ki bunu aileme anlatamazdım.

Anne, baba ne var biliyor musunuz? Ölü bir oğlanla tanıştım ve onun ahirete gidebilmesi için muhtemelen kendi hayatımı riske atarak katilini bulmasına yardım ediyorum. Sizin için sorun olur mu?

Dramatik bir şekilde kapımı çarptım ve surat astım. Düşüncesiz bir insan olmanın faydası çoktu elbet ama kendine göre berbat dezavantajları da vardı.

En azından annemlerin bugün okulun yarısını astığımdan haberi yoktu. Umarım yarına kadar düzgün bir bahane bulabilirdim de idare beni ispiyonlamazdı.

Üstümü değiştirdim ve yatağa uzanıp tavanı seyretmeye daldım. Aklımda bir anlığına Harry'nin fiziksel dokunuştan yoksunluğunu unutup elini tutuşum yeniden canlandı. Tüm insanlar gibi fiziksel hareketlere çok alışıktım. Omza konulan rahatlatıcı bir el ya da kutlamak için çakılan bir beşlik ; bunlar hep kimliğimizin bir parçası olmuştur, bize verilmiştir. Ama Harry şu an ki durumunda bu basit lüksten yoksundu.

Aslında bu harikaydı. Dokunuşunun bana buz soğukluğunda elektriği iletmesi gibiydi ; doğanın iki zıt kutbu sıcak ve soğuk onun cansız benliğinde birlik olmuştu sanki.

Ölüm onun vücudunu, dokunuşunu ve nefesini alıp geriye ruhunu bırakmıştı.

*

Yürürken ayak seslerim boş koridorda yankılanıyordu. Kızlar tuvaletine gitmek üzere köşeden dönecektim. Herkes dersteyken okulda dolanmak tuhaf oluyordu, etraf sessiz ve huzurluydu.

Aniden koridorun sonunda ayak sesleri duydum ve hızlıca köşeyi dönmeden önce Max'in yüzünü gördüm. Yanında da birisi vardı ama kim olduğunu görecek vaktim olmadı. Neyse ki Max de beni görmemişti.

Konuşmaya başladıklarında sessiz nefes almaya çalıştım.

'Ne demek onun mezarına gittim?'

Phantom (Türkçe Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin