Yirmi Bir

11.9K 889 108
                                    

-Yorum ve votelar çok güzeldi, teşekkür ederim. Çeviri ve hikayeyle ilgili iyi veya kötü eleştirilerinizi bekliyorum. İyi okumalar :) -

Aynanın karşısına geçmiş, dikkatle saçımdaki papatyaları ayıklıyordum. Saçımdaki çiçekleri sevdiğimden olsa gerek bunu büyük bir ihtiyat ve bir parça hüzünle yapıyordum.

Aslında onları saçıma koyanları seviyordum; Harry ve Wesley.

Mezarlıktaki o ölmüş çocuklar aynı kaderi paylaşan bir aile gibi gözükmüştü gözüme. Harry'nin Em ve Wesley'e hiç sahip olmadığı kardeşleri gibi davrandığını düşündüm. Bana hayattayken ailesinin evlatlık bir çocuk almasına hep karşı çıktığını söylemişti, karakterinin bu yönü öldükten sonra değişmiş miydi?

Ben de tek çocuk olarak büyüdüğümden, hep bir kardeşim olsun isterdim. Belki bir kız, belki bir erkek kardeş; annemler meşgul ya da can sıkıcı olduğunda bana arkadaşlık edebilecek birisi.. Annemler neden hiç başka bir çocuk daha düşünmedi bilmiyordum. Sanırım bir tane onlar için yeterliydi, bunu anlayabiliyordum. Her aile birbirinden farklıydı, bizimki de benden sonra büyümeyi bırakmıştı işte.

Papatyaları şifonyerimin üzerine dizdim. Sarı güneşi çevreleyen beyaz yapraklarıyla çok saf, çok narin görünüyorlardı. Çok güzellerdi. Tekdüze tasarımlarına rağmen her biri farklıydı.

Eğilip saçımı at kuyruğu yaptım.

O ölü çocukların her birinin ahirete gitmesi için yardım edebilseydim eğer, ederdim.

*

Cuma günü öğleden sonra bir başka partiye davetliydim.

Kollarımı göğsümde kavuştururken kaşlarımı kaldırıp Max ve Jenna'ya baktım.

'Hayır.'

Jenna dudaklarını büzüp üzgün bir surata büründü.

'Ama neden?'

'Çünkü daha yeni dışarı çıkmam yüzünden cezalandırıldım ve ailemin yeniden deliye dönmesine ihtiyacım da yok.'

Max sırıttı.

'O zaman senin sarhoş olmadığından emin oluruz biz de.'

İç çektim.

'Neden gelmek zorundayım ki?'

'Çünkü benim evimde olacak ve ısrar ediyorum.' dedi Max gülümserken.

İlgimi çekmişti. Belki bu partiye giderek Max, ailesi ve tabi Harry'nin cinayetiyle olası bir bağlantıları hakkında bilgi edinebilirdim.

'Peki tamam, geleceğim.'

Max sırıttı ve Jenna heyecanla el çırptı.

'Seni yedide almaya gelirim, tamam mı?'

'Tamam.' derken gözlerimi devirdim ve Max oyun oynar gibi kolunu omzuma attı.

Üçümüz bahçeden park yerine doğru yürürken konuştu.

'Yüzündeki o ifadeyi bir kenara at Marx.'

'Bu kadar mutlu olmayı kes, rahatsız oluyorum.'

Jenna gülerken Max de beni gıdıklayarak kıvranmama neden oldu. Onu itip kurtulurken yüzümdeki gülümsemeyi gizlemekte zorlanıyordum.

Park yerine gelince yollarımız ayrıldı. Çantamda anahtarı bulup arabaya girdiğimde içeriyi buz gibi bulduğuma nedense hiç şaşırmadım.

Koltuğa otururken arkadan Harry'nin sesini duydum.

'Ondan hoşlanıyorsun değil mi?'

Kaşlarımı çatıp şaşkınca ona baktım.

Phantom (Türkçe Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin