Somebody Else - The 1975
.
.
.
Defile günü gelmişti. Bugün hem sezonum insanlara sunulacaktı hem de mankenlerden biri bendim.
Aşırı heyecanlanmıştım. Defilenin başlamasına yarım saat kalmıştı. Kuliste beklerken yanımıza Jungkook elinde beyaz güllerle gelmişti.
"Hoş geldin."
"Hoşbulduk. Çok güzel görünüyorsun."
"Çok heyecanlıyım."
"İyi bir iş çıkaracaksın. Sadece kendine güven."
Nefes alıp vermiştim.
"Bana benzemişsin. Sanırım tüm sezonu almam gerekecek."
Gülmüştüm. Yanağıma ufak bir öpücük bırakmıştı.
"Geçiyorum ben. Sakin ol, başaracaksın."
Kafamı sallamış ve sıkıca birbirimize sarılmıştık.
Kulisten çıkmıştı. Neredeyse on dakika kalmıştı. Herkes diğer mankenlerle ilgilenirken. Jimin kıyafetimi son kez düzeltiyordu.
"Başlıyoruz.."
Mankenler sırayla çıkmaya başlamıştı. En son sırada ben vardım. Kalbim ağzımda atıyordu. Sıra bana geldiğinde tüm ciddiyetimle podyuma çıkmış ve yürümeye başlamıştım. Tam karşımda bana gururla bakan gözlerine kilitlemiştim gözlerimi. İlk karşılaştığımızda tanımadığım gözlerine kilitlediğim gibi. Gülümsüyordu. Gözleri ışıldıyordu. Benim kadar mutluydu belki de. Yürüyüşün yarısını tamamlamış geri dönmüş bir şekilde yürümeye devam etmiştim. Kulise geri döndüğümde rahatlamış ve dışarıda kopan alkışla sevinmiştim. Kim Namjoon'un benim adımı anons etmesi ile sahneye geri çıkmıştım. Jeon'u göremeyince bir tuhaf olmuştum ama sonra gözlerimle kalabalığı tarayınca tekrar göz göze gelmiştik. Eliyle kulise geldiğini söylemişti. O sırada mikrofonu bana uzatan Kim Namjoon'a saygı olarak eğildikten sonra mikrofonu almıştım.
"Bu sezonu tasarlama fikri aklıma metroda tanıştığım bir adamdan geldi. O kadar hoşuma gitti ki onda duruşu herkes öyle giyinsin istedim. Tasarlarken hep onu düşündüm. Şimdi ise bunu sergiledim. Bunu yapacak gücü bana verip bana inandığı için KİM markasına teşekkür ediyorum. Umarım beğenmişsinizdir. Ayaklarınıza sağlık." Demiş ve saygıyla eğilmiştim.
Herkes ayağa kalkmış ve alkışlarla beni mutlu etmişti. Hayatımın en güzel günlerinden biriydi bu. Konuşma sonrası kulise doğru koşmuştum. Kulisin kapısını açtığımda Jeon'u orada görünce bana ilham olduğu ve buralara gelmemin ana karakteri olduğu aklıma gelmişti tekrardan. Koşarak dudaklarına yapıştım. O ince zarif ellerini belime dolayıp bana karşılık verdiğinde bütün ekip alkışla eşlik etmişti bize. Çok uzun sürmeyen öpüşmemizden sonra birbirimize bakmış ve gülmüştük. Tekrar ona sarıldıktan sonra Hoseok ile sarılmıştım.
"Bunu kutlamalıyız." Demiş ve içmeye gitmiştik.
Ve bu sefer Jungkook sarhoş olmuştu.
"Öpüştük gördünüz değil mi?" Herkes onun yaklaşık iki saattir öpüştük demesine gülüyordu.
"Artık sevgili sayılırız. Öpüştük sonuçta."
"Jeon kalkalım mı artık saat çok geç oldu."
Herkes bize gülüyordu. Çünkü Jeon çok tatlılaşmıştı.
"Kalkalım biz artık." Demişti ve kalkmıştık. Onu bu halde tek başına eve gönderemezdim. Zaten benim evim buraya çok yakındı. Onu eve götürmüş yatağıma yatırmıştım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
GONE
Fanfiction>taekook< Yeni yeni adı duyulan ve minik bir butiği olan moda tasarımcısı Kim, metrobüste sık sık karşılaştığı gizemli kişiyle yakınlaşır fakat sonradan öğrenmek zorunda kaldığı sırla hayatı alt üst olur. Hayatının bir kısmını bu sırrı araştır...