Paper Heart- Tori Kelly
.
.
.
Bu saatte metronun bu kadar boş olması biraz korkutucuydu aslında ama işten dönerken oturmak ve bir nebze olsa da dinlenmek güzel hissettirmişti. Metroda görebildiğim kişi sayısı bir elin parmaklarını geçmezdi. Tekrar bir durakta durduğumuz sırada kapılar açılmış yolcuları beklemiştik bir süre.
Kapılar kapanmak üzereyken içeriye genç biri girdi. Biraz etrafa bakındıktan sonra onca koltuk arasında benim yanıma oturmuştu. Hafif korkmuş ve endişelenmiştim. Simsiyah giyinmiş uzunca olan bu kişinin yüzünde maske vardı ve uzun saçlarını şapkayla toparlamış, yüzünü tamamen görünmez yapmıştı. Yavaşça kendimi diğer tarafa çekmeye çalışmıştım. Fark ettirmek istemiyordum.
Aramıza en az bir insan daha oturabilir hale geldiğinde durmuş ve iki dakika kadar sonra varacağım duraktan inmek için hazırlanmıştım. Metronun ilerisine bakıyormuş gibi yapıp bir umut yüzünü görmeye çalışmıştım. O sırada dövmeli eli kulaklığına gitti ve yavaşça kulaklığı çekti. O sırada hızla ayağa kalkıp uzaklaşmadan hemen kafamın üstündeki tutacaklardan birine tutundum.
Kafasını yerden kaldırıp gözlerimin içine baktığında gözlerimi ondan alamamış neredeyse büyülenmiştim o kahverengi gözlere. Durağa vardığımızda anca çekebilmiştim gözlerimi ki ara ara tekrar baktım metrodan çıkana kadar. Gözlerini bir dakika bile ayırmamıştı bakışmamızdan sonra. Metrodan inmiş ve durmuştum. Arkamı dönüp metroya bir kez daha baktığımda metronun kapısında onu görmüştüm hala bana bakıyordu. Bunu görmemle kafamı tekrardan çevirmiş ve merdivenlere yönelmiştim. Hızla merdivenleri çıkarken demin yaşadığım ne idi diye düşünüyordum ki bu düşüncelerim telefonumun çalması ile dağıldı.
"Efendim?"
"Toplantı başlamak üzere, belki de hayatının en önemli olayı ve sen son dakikalara mı bırakıyorsun? Ben bile senden önce geldim."
"Tamam Hoseok, geldim sayılır."
Telefonu kapatıp beş aydır büyük işletmeymiş gibi sipariş alan küçük butiğimize doğru hızlı adımlarla ilerlemiştim. Bugün olan toplantı ile şubeler açabilir hatta seri üretime bile geçebilir belki de aldığımız fonlar ile şirket kurabilirdik.
...
"Tebrikler"
"Çok sağ olun. Yardımlarınız için teşekkürler."
Hoseok ile gelen iş adamlarını uğurlamış butiğin köşesine attığımız puflara kendimizi atmıştık.
" Boşuna geldiler sanki. Sadece aylık kumaşın parası kadar fon sağladılar"
"Olsun Hoseok, en azından duyuluyoruz."
"Yetiştiremiyoruz Kim. Müşteriler aşırı bekliyor. Biz ise uykusuz bir şekilde tasarımları yapıp dikmeye çalışıyoruz."
"Haklısın, bir şeyler yapmanın vakti geldi."
"Bir şeyler derken?"
"Bize yardım edecek birilerini almalıyız."
"Hadi ama... bunu önceden de demiştin."
"Benim aklımda yeni bir sezon var. Onları da çizmeli ve taslaklarını dikip siteye koymalıyım."
Duraklamış ve biraz daha yayılmıştım koltukta.
"Ve bunun için bize işini düzgün yapan kişiler gerekiyor."
"Belki de moda mezunu kişileri almalıyız. Ne dersin?"
"Olabilir ama olabildiğince hızlı olmalıyız."
Biraz daha bu konu hakkında konuşmuş sonra ise paketleme işlerini halledip butiği kapatmıştık.
...
Metro durağına geldiğimde tekrar biraz tuhaf hissetmiştim. Bu sefer metro aşırı derecede kalabalıktı. Ayakta durmak imkansız haldeydi. Tutunmak için yer bulamadım gibi tutunmama gerek olmadan insanların sıkışıklığı içinde ayakta durabiliyordum. İnmek için kapıya ilerlerken telefonumu yere düşürmüştüm. Almak için eğilmeye kalkışmıştım ve bu büyük bir hataydı. Dengemi kuramayıp telefonu alınca birinin kalçası olduğunu tahmin ettiğim yerine kafamı vurmuştum.
Hızla doğrulduğumda hiç tepki görmeyince boşalmaya başlayan metrodan inmek için ilerledim. O sırada çarptığım kişinin yüzüne bakma fırsatım olmuştu. İlerlerken fark ettirmeden baktığımda şok olmuştum. Bu sabah ki kişiydi. Ona baktığımı nasıl fark ettiğini anlamıyordum ama tekrar göz göze gelmiştik.
Ben tekrar gözlerimi kaçırarak bakıyorken o hiç tereddüt etmeden bana bakıyordu. Metrodan hızla inmiş ve eve doğru yol almıştım. Eve vardığımda üstümü değiştirmiş koltuğuma yatıp bugün olanları düşünmüştüm. Yemek için kalkınca dağıldığını düşündüğüm fikirlerim yeni sezon tasarımlarını çizerken tekrar aklımı meşgul etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GONE
Fiksi Penggemar>taekook< Yeni yeni adı duyulan ve minik bir butiği olan moda tasarımcısı Kim, metrobüste sık sık karşılaştığı gizemli kişiyle yakınlaşır fakat sonradan öğrenmek zorunda kaldığı sırla hayatı alt üst olur. Hayatının bir kısmını bu sırrı araştır...