-Bölüm 9-

11.3K 492 29
                                    

" Susmak gece gibidir bazen, en siyah renkleri bile örter."

Sevgi nedir?

Var oluşların nedeni midir? Ya da kalbin birine tapmışçasına bağlanması mıdır? Onu gördüğünüzde gülümsemeniz midir? Denizde kıyıya vuran dalgaları seyreden çocuğun bir an da mutlu olması mıdır?

Sevgi ne ben bilmiyorum. Ama bir gün o duyguyu benden alanları gerçekten olmayan sevgim kadar nefretle karşılayacağımı biliyorum.

Ben onları kaybettiğim günden beri sadece tek duyguyu yaşadım. Herkes beni duygusuz olarak tanısa da tek bir duyguyu yıllardır içimde besliyorum ben.

"Nefret yada Kin"

Siz adına ne derseniz?

Arabamdan inip korumaların olduğu tarafa yöneldim. Bakışları beni bulduğunda bellerindeki silaha elini yaklaştırdılar.

" Ne istiyorsun? "

" Uraz Demirkan deyin tanır " Diyerek onlara gülümsedim. Adamların biri yanıma girip eliyle içeri gösterdi. Uzun zamandır beklediğim kişiyle görüşmek için odaya girdim. Karşımda duran adama selam verip karşısına oturdum.

" Uraz  Demirkan. Karşımda bir Demirkan görmek gerçekten şaşırtıcı "

Bunu Uraz'ın gözlerine bakarak söylemişti yaşlı adam. Yaşlanmıştı ama hala kendini kimseye ezdirmeyecek kadar güçlüydü. Kahverengi gözlerini karşısında oturan genç delikanlıya çevirdi. Gözlerinde ki nefreti görebiliyordu. Onda ki kararlılığı, azmi adeta içinde hissediyordu. Bu kadar duygu için fazla gençti.

Uraz gözlerini yaşlı adama dikerek konuşmasına başladı.

" Buraya gelme nedenimi sende bende çok iyi biliyoruz. " Bunu karşımda duran adama kararlılıkla söylemiştim.

" Biliyorum evlat! Ama benim bu oyunda olmak gibi bir düşüncem yok."

Uraz ayağa kalkarak ellerini cebine soktu. Karşısındaki adamın gözlerinin içine baktı. Sinirli bir şekilde güldü.

" Şuan gözlerimde ne görüyorsun Fırtına? " diyerek verceği cevabı bekledim.

" Acı evlat. İntikam,hırs,azim,nefret sende bunları görüyorum. Ama bunlarla ayağa kalkan fazla yürüyemez"

Bu sefer Uraz'a o gülümsemişti. Ona Fırtına diyorlardı. Bir çok yasa dışı işlere bulaşmış ama en imkansızında bile işten kıvrılmayı iyi bilmişti. Çünkü o yer altı mafyasının babası gibiydi herkesin gözünde. Diğer namıyla "Fırtına".

Ardından tekrar konuşmasına devam ertti yaşlı adam.

" Babanla birçok iş yaptık. Ama kendisiyle ölümünden bir yıl önce kadar anlaşmayı bozduk. Şuan sana yardım etmem için bir neden var mı? "

Dişlerimin arasından gülümseyerek tekrar ona döndüm. Beni fazla hafife almamayı öğrenmeliydi.

" Sence de yok mu?"

Sorduğum bu doru karşısında cevap alamamıştım. Ama yüz ifadesinden neler hissettiğini anlayabiliyordum. Kahve gözletinin altındaki geçmisi görebiliyordum. En önemlisi de o geçmişin kapanmayan derin izlerini.

Tekrar konuşmama devam ettim.

" Yıldırım Kahramanoğlu en büyük ortak noktamız bence? "

Uraz'ın bu sözleri karşısında yaşlı adam bir hayli sinirlenmişti. O adamın ismini her duyduğumda yapamayacağım hiç bir şey yoktu.

Uraz belki de onun en büyük noktasından vurmuştu. Bu çocuk sandığından daha akıllıydı. Uraz tekrar konuşmasına devam etti.

" O adam senin elinden aşkını almadı mı? Çocuğunun annesini. Böyle işte Fırtına. Babamında başına gelenler o adam yüzünden değil mi? "

Ona biraz daha yaklasıp gerçekleri net bir şekilde söyledim.

" Annemi aldı elimden. Adam sandığımızdan daha çapkın dimi? Önce karını sonra da annem demeye utandığım o fahişeyi altına aldı. Sonra onu acımadan öldür-"

" Geçmiş geçmişte kalmıştır evlat. "

" Ama geleceği planlayabiliriz dimi? " Diyerek sözünü kestim.

Geçmiş geçmişte kalmamıştır aslında. Sadece üzerini örtersin. Bunları biliyordu yaşlı adam. Genç çocuğa baktığında gerçekten ne kadar nefret ettiğini görebiliyordu. O adamdan ölesiye nefret ediyordu. Nilay...

Geleceğiydi o kadın. Onu bu mafya işlerinden uzaklaştıran tek kadındı. Ama o adam onu zorla elinden almıştı.

Karşısındakine dönüp;

" Peki evlat. Sana haber vereceğim. "

Ellerimi cebimden çıkarıp çıkardığım sigaraya dudaklarıma getirdim. Zafer kazanmış bir edayla karşımdaki bu adama derin derin baktım.

" En kısa zamanda haberlerini bekliyorum" Diyerek kapıya yöneldim. Arabama binip eve gitmeye karar verdim.

Herşeye az kaldı baba. Az kaldı kardeşim.

Direksiyonu okula çevirdiğimde mekanıma gidip rahatlamalıydım. Oraya gittigımde yoktu. Nedense moralim bozulmuştu. Kendimi toparlayıp ağaca yaslanıp gözlerimi kapattım.

İdil dersten çıkıp ağacına yaklaştı. Uraz'ı gördügünde geri dönmeyi düşündü. Ama ayakları onu oraya yaklaştırmıştı. Banka yaklaşıp oturdu. Gözlerini kapatmış Uraz'ı seyretmeye başladı. Duygusuzluğuna göre fazla yakışıklıydı. Gerçekten fazla.

Uraz karşısında o kızın olduğunu biliyordu. Kokusu ona aitti çünkü. Lavanta kokusu.

Haberleri olmadan ikisi de birbirini düşünüyordu aslında. Sadece biri aydınlıkta seyrediyordu onu. Uraz ise karanlıkta.

Gözlerini açtığında İdil kitap okuyordu. Belki de kendi yazdıklarını. İdil kafasını ona çevirdiğinde bakışları buluşmuştu. Sessizlik ve yalnızlık ortasındaki bu bakış fazlaydı onun için.

" Yine sessizsin! " Dedi kız ona çekinerek.

Sorduğu soru her zaman sorduğu ve cevap alamadığı o mantıksız soruydu.

" Sessiz olursan bende olmaya çalışacağım." Sesimin uyarır tonda çıktığını biliyordum. Buraya rahatlamak için gelmiştim. Ve sussa belkide rahatlayacaktım.

" Zaten yeterince evde sessiz olmak zorundayım. Bari bur-

" Bana ev durumunu anlatma! Umrumdamı sanıyorsun?

İdil'in sinirlendiğini o masum bakışlarından anlayabiliyordum.

" Senin ne umrunda ki zaten? Ben en yokken de anlatıyorum her şeyimi bu ağaca ama biliyor musun bir ağaç kadar bile olamıyorsun. En azından susup dinliyor. Ama sen hemen karşındakini susturmak eylemindesin."

" Susmayacaksın sandım. " Sesimin tonu sertleşmişti. Bu kız kendini ne sanıyordu?

Oluşan sessizliği ben bozdum. En nadir yaptığım olayı yapmıştım.

" Buradan git! " İdil sinirlenmişti. Kovulmaya alışkın değildi herhalde. Belki de gururu ön plandaydı. Yerinden doğrulup hızlı adımlarla okula gitti.

Kovulmak fazlaydı onun için. Üstelik en sevdiği yerden. Sinirle lavaboya gidip yüzünü yıkadı genç kız. Derin nefesler alarak sinirlerini yatıştırmaya çalışıyordu.

Uraz cebinden çıkardığı kolyeyi eline aldı. Giden kızın ardından sadece mırıldandığı sözcükler kalmıştı sessizlikte.

" Yoksa sana zarar verebilirim! "

Aşk-ı İntikam (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin