- Bölüm 18 -

9.7K 404 12
                                    

" İnsan kendini hiçbir yerde, karıncalar gibi kaynaşan kalabalığı yarıp geçtiği zamanki kadar yalnız hissedemez."

# Goethe #

~

  
Hayatla verilen savaş. Sessiz ve ölümcül, ruhsal ölüm. Bir insan uyandığında unutuyorsa dünü her doğum yılında unutuyorsa geçen yılları hayata karşı verdiği savaşı kazanmış demektir. Lakin;  hayat aldıysa elindeki yaşam mücadelesini, hayata karşı her zaman yetim bir çocuk olursun. Kimsesi olmayan bir yetim. Kendi savaşını, elleriyle kaybeden bir zavallı.

Geçmiş;

Bize karşı oynalınan bir kozdur. Kendini isptlayamadığın bir iftira, ne kadar ders alırsan al akıllanmayan bir  çocuktur.

Geçmiş acıların hassı, geleceğin yüzkarasıdır. Geleceği istiyorum, tekrar geçmiş yapmak üzere.

Uyandığımda kendi yatağımdaydım. O kadar özlemiştim ki her şeyi. Ailemi bile. Dün akşam nasıl geldiğimi bile hatırlamıyordum. Sadece Uraz'ın bana söylediklerinden sonra beni evime göndermişti. O anı bile allak bullak hatırlıyordum. Yaşadıklarımı düşününce kendimden bir kez daha nefret ettim. Dün yaşananlarınn hepsi bir film gibiydi sanki ya da bir kabus. Kendimi bile inandıramadığım saçma bir kabus.

Urazla yaşadıklarımı bu zamana kadar kimseyle yaşamamıştım. O olayı görüşüm. Uraz'ın beni evine getirmesi, yaşadıklarımız, o oda ve diğerleri. Bir gün için fazla değil miydi bunlar?

O oda.

Orada gördüklerimle bile tedirgin olmuştum. Acaba üzerine siyah örtüyle örttüklerinin altında ne vardı?  Gördüğüm manzarayı gözlerimin önüne getirdiğimde hala aklım almıyordu. Uraz daha on sekiz yaşında biriydi. Ya da öyle bile değil. Artık isminin Uraz olduğundan bile şüpheliyim. Odada masanın üzerine serilmiş her tür silah vardı. İlginç olan kısım her silahın altında bir insan resminin bulunmasıydı. Gerisini de fazla görememiştim zaten.

Elim dudaklarıma gittiğinde içimde tarif edemediğim bir duygu oluşmuştu. İlk öpüşmem değil gibiydi. Yani Can'la öpüşecekken küçük bir kaza meydana gelmişti. Ve o günden sonra da kimseyle öpüşmemiştim. Belki de bu öpüşmek sayılmaz. Sonuçta ben ona karşılık vermedim değil mi?

Bu kadar uzun düşünmeden sonra yataktan doğruldum.

Derin bir nefes alıp salona indim. Annemlere yaptığım açıklamayı hayatımda tek değerlim olan babama bile yapmamıştım. Uzaktan bizi seyreden insanlar gerçekten beni merak eden ve bana değer veren insanlar olduğunu düşünücek. Yanlış teori !

Aşağıya indiğimde kimse yoktu. Kendi kendime sinirle güldüm. Gerçekten ne kadar da değer veren bir ailem var böyle. Kızları bir gündür kayıp eve geldiğinde ise her şey normale dönüyor tabi. Benim yaşadıklarımı bilseler böyle yapmazlardı ama. Ya da yaparlardı. Adı üstünde onlar benim ailem.

Her zaman ki gibi kahvaltı yapmayıp dolaba yöneldim. Okul formalarımı giyip okula yöneldim. Zaten yeterince okulu boşlamıştım. Benim o ailemin baskısından kurtulup buradan gidip kendi ayaklarımın üzerinde durmam gerek. Ve bunun içinde iyi bir meslek ?

Okula geldiğimde Selin beni kapının önünde bekliyordu. Ya da beklemiyordu. Herkes bir yere toplanmış ağızları açık bir şekilde orayı seyrediyorlardı. Adımlarımı hızlandırıp oraya gittim.

Aşk-ı İntikam (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin