🎟
"düğün gecenin 3'ünde bitti, sabahın 7'sinde kalkıp geziye gidiyorum. inanılmaz ya." jaerin de en az benim kadar uykulu görünüyordu. "senin de mi düğünün vardı?" dedim gülümseyerek.
"hayır ya, gece 4'e kadar juyeon'la telefonda konuştuk." dedi esneyerek.
"mal mısınız? gezinin olacağı gün yapmanız gereken en son şeydi."
"uyuyamamış, napabilirim ki?" dediğinde gözlerimi devirerek sabır diledim.
oturacağımız yere geçtiğimizde sunwoo'yu gördüm, üzerinde aynı benimki gibi siyah çizgili beyaz bir tişört, altında da kot pantolon vardı. üşümemek için montunu da yanında getirmişti.
sunwoo'nun yanında yerimi aldım ve gözlerimi kapadığım an uykuya daldım.
°
yüzüme damlayan su damlası ile kendime geldiğimde hareket eden otobüsün içinde arkamda resmen su savaşı yapan youngjae ve hyunjae'yi gördüm.
"uyutmadınız bi', aklınıza sıçayım sizin." diyerek elinden su şişesini aldım ve kafama diktim.
"onunla hyunjae'yi ıslatacaktım--" sinirli bakışlarım üzerine geri yerine oturmuştu. "sonunda huzur." diyen yan tarafta oturan bomin'i gördüm.
"iyi misin?"
"nasıl?" dediğinde garip hissetmiştim, dünden önceki gün okula gelmeyip herkesi endişelendirmişti.
"hiç. sadece iyi misin diye sordum."
"iyiyim."
yanımda uyuyan sunwoo'ya tekrar başımı yasladım ve yol bitene kadar ikimiz de uyanmadık.
°
"kızların odası ikinci katın solunda, erkeklerin ki ise tam ters tarafında."
jaerin'in koluna girip odamıza ilerlediğimizde juyeon'un arkamızdan geldiğini fark etmiştim.
jaerin'i hafifçe dürttüm ve onun da juyeon'u fark etmesini sağladım. "jaerin, bunu sonra yersin." diyerek kızın eline en sevdiği cips paketini bırakıp şapşalca gülümsedi.
"romantik." dedim jaerin'e doğru gülümseyerek. "saçmalama." dediğinde yanakları hafif kızarıktı. "bir de en sevdiğinden almışşş, aşırı romantik. benim bile kalbim hızlı attı."
söylediklerimi umursamadı ve hızlıca ilerleyip beni geride bıraktı.
bavulumu jaerin'inkinin yanına bırakıp odadaki yatağın üstüne doğru uzandım. odada 5 kişi kalacaktık. jaerin'le olduğum için yatıp kalkıp şükretmem lazımdı.
üst ranzada saphire adlı kız vardı, muhtemelen changmin'in peşinden koştuğu kızdı.
diğer iki kızı tanımıyordum ama sıradan görünüyorlardı. jaerin yavaşça yanıma yaklaştı ve kulağıma fısıldadı.
"dün yanlışlıkla bomi'nin günlüğünü gördüm."
kaşlarımı kaldırarak ona baktım. merak etmedim desem yalan olurdu, "seni pek sevmiyor gibi?"
"ne? saçmalama." dedim instagramda boş boş gezerken. "bomin'e falan aşık olabilir mi?"
"olabilir, niye olmasın? güzel çocuk."
"işte bu yüzden senden nefret ediyor olabilir. çünkü bomin seni seviyor."
"bomin beni mi seviyor?"
kafasını sallayarak bana sinirli bir bakış attı. "ne kadar da safsın kızım."
"ee bomi benden bu yüzden nefret mi ediyor cidden? sunwoo ile çıkıyorum ben."
"işte ben de onu merak ediyorum. ama garip."
telefonumun titremesiyle jaerin'den gözümü çektim. "bomin arıyor."
"vayy, iyi insan lafının--"
telefonu açtığımda bomin sessizce konuşmuştu. "aşağı gelebilir misin? göstereceklerim var."
"neden?"
"sunwoo ile alakalı bir şey."
"geliyorum."
jaerin bana meraklı gözlerle baktı. "ne dedi?"
"sunwoo ile alakalı bir şey göstermek istiyormuş."
"ben de geleyim."
üzerime montumu alıp çıkmıştım çünkü hava kararmıştı ve soğumaya başlamıştı.
yolda juyeon'u gördüğümüzde bize doğru baktı. "nereye gidiyorsun?" dedim sessizce.
"sunwoo, haber vermeden çıktı. onu merak ettiğim için arayacaktım."
"o zaman biz sunwoo'yu arayalım, sen bomin'le buluşmaya git." diyen jaerin'e kafamı salladım ve merdivenleri hızlıca indim.
bahçede bomin yoktu, etrafa baktım. bahçenin ortasındaki havuzun yanından ilerleyip arka tarafa baktım. nereye gideceğini söylemeden beni öylece aşağı çağırmıştı. cidden. zaten hava soğuktu.
"sumi?" dediğinde arkamdan gelen sese döndüm. "efendim?"
"bu tarafa gel." diyerek çalılıkları gösterdiğinde onu arkasından takip ettim.
"bomin geri dönelim." dedim çünkü etraf aşırı sessizdi ve köpek hırıltıları duyuluyordu. köpeklerden aşırı korkardım.
ayrıca bomin'le tek başıma burada durmak istemiyordum. ya cidden jaerin'in dediği gibi beni seviyorsa diye düşünmeden edemiyordum.b"sana bir şey göstermem gerek."
"ne göstereceksin cidden, hava da soğuk."
"umarım bana darılmazsın."
elimden tutup beni çiçekli bir ağacın önüne getirdi. kışın nasıl bir ağaçta çiçek olurdu ki? yapaydı herhalde.
ağacın altında duran sunwoo ve bomi'yi görmüştüm. bir şeyler konuşuyorlardı ama anlamıyordum.
bomi, sunwoo'nun yanaklarına ellerini yerleştirdiğinde bomin'in eli gözümü kapattı. ama sinirle elini aşağı indirdim.
öpüşüyorlar mıydı?
evet.
sunwoo onu itmemişti, anında itmesi gerekirdi. arkamı döndüm ve tam gidiyordum ki bomin kolumdan tuttu. "ne var?"
"ağlıyor musun?"
"istediğin o muydu?" dediğimde arkama bakmadan ilerledim. ağlamıyordum. sadece sunwoo'ya zaman verecektim. belki bana söylemek ister veya açıklardı.
sadece böyle bir şans vermek istiyordum. çünkü ona güveniyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sunwoo | shut up
Fanfiction❝bana dudaklarını ver bebeğim, böylece çenemi kapayacağım.❞ bxg 🎟 nosumix'e aittir.