-12-

74 8 0
                                    

Multimedyaya Ege'yi koymak istedim. Oy verirseniz çok sevinirim. :)

Sima

Yaptığım bu hareketin üzerine Çınar beni kollarımdan tuttu ve kendinden uzaklaştırdı.

"Sima sen ne yapıyorsun? Doruk'u seviyordun hani?"

"Hala da onu seviyorum. Ama sen Ada'ya sevgili olduğumuzu söylemeyeceğin için gerçekten sevgili olmamız gerekiyordu."

"Ne yani şimdi beni öptün diye sevgili mi olduk?"

"Kısmen."

Verdiğim yanıttan hoşlanmamış olacak ki kafasını iki yana doğru salladı.

"Bak Çınar planın işlemesi için bunu yapmalısın." Dedim ve ona dolaptan bir kaç kıyafet çıkartıp banyoya sürükledim. Ardından da "Giyin." Dedim.

O giyinirken ben de yatağın üstünde oturmuş etrafı inceliyordum. Sonunda çıkabildiğinde sıkılmış bir ifadeyle konuşmaya başladım.

"Sonunda giyinebildin Çınar. Hadi şimdi Ada'nın odasına gidelim. Nasıl olsa Doruk da oradadır. "

Kafasını olumlu anlamda sallayarak dışarı çıktı ve ben de onun peşinden gittim. Ada'nın odasına geldiğimizde Çınar kapıyı tıktıklamaya başladı. Ama kapıyı kimse açmıyordu. Biz sebebini merak ederken bizi gören Sezin kollarını göğsünde birleştirdi.

"Doruk ve Ada dün gece senin yarattığın saçma olay yüzünden döndüler Sima."

"Nereye döndüler? Sen ne diyorsun Sezin?"

"Nereye dönebilirler? Eve döndüler tabi."

Sezin bu son yanıtı verdikten sonra Ege'nin koluna girdi ve uzaklaştı. Moralim çok bozulmuştu. Her şeyi planlamıştık ama gitmişlerdi. Hızlı hızlı odama doğru yürümeye başladığımda Çınar beni kolumdan tuttu ve gitmeme izin vermedi.

"Bu kadar çabuk pes edemezsin Sima hanım. Sonsuza kadar burada kalacak değiliz."

ADA

Doruk'un evinden çıktığımızda Doruk hala söyleniyordu.

"Doruk tamam artık."

"Ada sus ve arabaya bin."

Doruk'u anlıyorum aslında. O fazla sorgulamaya gelmez. İnsanların ona baskı yapmasını sevmez. Ama sonuçta onlar ailesi. Ben bu düşüncelere dalmışken Doruk yeniden konuşmaya başladı.

"Ya yeter artık taşınmak istiyorum bu evden!"

"Doruk taşınmak istiyorsan taşın. Neden bu kadar sorun ediyorsun?"

"Taşınamam Ada."

"Niyeymiş o?"

"İşte bu seni ilgilendirmez."

Kırılmıştım. Koltuğuma gömülüp etrafı incelemeye başladım. Nereye gittiğimiz hakkında ise en ufak bir fikrim yoktu. Yol ilerledikçe binalar yavaş yavaş azalmaya başlamıştı. Az önceki davranışından sonra ise nereye gidiyor olduğumuzu soramıyordum. Merakla etrafı incelerken Doruk'un bana bakıp sırıttığını gördüm ve gayet ciddi bir ifade takındım.

"Ne bakıyorsun Doruk?"

"Bakarım sana mı sorucam?"

"Evet. Çünkü bana bakıyorsun."

"Olabilir."

Yine her zamanki atışmalarımızdan birini yaşıyorduk. Fakat bu sefer ciddi olan Doruk değildi. Ormanlık bir yere girdiğimizde Doruk arabayı durdurdu ve inmemi söyledi. Arabadan indiğimde gelip elimi tuttu. Buna şaşırmıştım. Tamam kabul az önceki öfkem tamamen yok oldu. Bir süre yürüdükten sonra şirin bir evin önünde durduk. Bu çocuğun her yerde evi var galiba. Beni kucağına alarak içeriye girdi. Tıpkı gelin ve damadın eve ilk girişleri gibi olmuştu. Beni yere indirip elimi tuttu ve içeriye doğru götürdü. İçerde geniş bir koltuk vardı. Doruk beni oraya oturtup öpmeye başladı. İlk başta ne olduğunu şaşırdım ama sonra ben de öpüşüne karşılık verdim. Beni yavaşça koltuğa sırt üstü yatırdı ve öpmeye devam etti. Öpüşleri dudaklarımdan boynuma kaydığında derin bir nefes aldım. Kalbim çok hızlı atıyordu. Doruk bana her yaklaştığında aynı şey oluyordu. O beni öpmeye devam ederken ben de kulağına fısıldadım.

SOĞUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin