Sabah güneşin tenime değmesiyle beraber yatağımdan kalktım. Banyoya doğru adımlarımı hızlandırdım. Aynaya baktıp saçlarımı kendi hallerine bırakmıştım. Servise doğru gittim ve servise bindim. Kulaklığımı takıp müzik dinlemeye başladım. Aklıma o güzel gözlerin sahibi "Kaan"geldi...
Vee okula gelmiştik bile. Sınıfa çıktım Derya sınıftaydı.Deryayla biraz oturduk,konuştuk.
Sonra birisi kapıyı açtı ve içeriye giren Kaan'dı. Gözlerinde bir neşe vardı. Adeta gözleri gülümsüyordu. Kaan'ın yanına giderek "noldu çok neşeli gözüküyorsun"dedim.
Kaan'da"abim,abim gözlerini açtı"
dedi. İnanmıyorum o cümleler ağzından dökülürken ne kadarda mutluydu.
Kaan'a döndüm ve "neşeli sesimle çok sevindim."dedim.
Kaan da göz kırparak "teşekkürler" dedi. Ve ders zili çaldı,herkes sınıfa girdi. Hoca tahtaya geçip anlattı durdu. Tınlayan varmıydı bilmiyordum. Nihayet tenefüs zili çaldı ve okula ziyaret amaçlı bir kız gelmişti. Karşı sınıftan birisinin kuzeniymiş. Kaan kızı koridorda görünce dibi düşmüştü. Kaan'a el sallayarak "ben burdayım" dedim. Kaan'da "haaa pardon ben sensin sandım"dedi. Bende hııı anladım dedim. Sonra sinirlenerek sınıfa girdim. Kaan da sinirlendiğimi anlamış olmalı ki yanıma oturdu. Ağzından şu kelimeler döküldü:
"Su neyin var?" dedi.
Bende"Sence neyim olabilir aaa kız gitti mi?"dedim.
Kaan:"Su gerçekten sen sandım" dedi.
Ben tekrar sinirli bir sesle"Kaan lütfen bana bunu yapma kızın saçları sarı,bennimki ise kahve tonlarında. Nasıl karıştırabildin?"
dedim. Kaan'sa masun bir çocuk gibi ""ÖZÜR DİLERİM""" dedi. O kadar masum söylüyordu ki affetmemem imkansızdı. Gözlerine baktım bana bakarak sanki affettinmi diyormuş gibiydi. Bende gözlerimi yumarak "affettim neyse ama lütfen ne yaparsan yap bana yalan söyleme" dedim. Kaan sanki bir kelebek gibi masum bir şekilde sınıftan çıktı. Bu arada da Derya beni dışarıda bekliyor olanları anlatmamı sabırsızlıkla beni çağrıyordu. Bende aptal aptal gülmemi engelleyemeyerek Derya'nın yanına gittim Olan biteni anlattım Derya'da Kaan'ın yaptıklarına karşı"erkek sonuçta"dedi gülümseyerek. Sonra ben bir ağacın altında otururken yanıma o çok sevdiğim çocuk geldi. Ben içten içe çok sevinmistim. Gözlerimle ona baktım ve göz göze geldik. O gamzeli gülüşünden bir tanesini hediye etti gözlerime. Kahverengi dağnık saçları alnına dökülmüştü ve elini yumruk yapmış bana baktı. Acaba dememe kalmadı ve elindeki pembe taşlı hoş bir kolye vardı. "Bana mı"dedim.
Gülümseyerek"tabikide"dedi. Avcunu aç dedi ve kolyeyi bıraktı. Kolye onun avuçlarında ısınmış bir şekilde benim avuçlarıma bırakıldı. Bu çocuk ne kadarda masumdu. Kolyeyi bana takmak yerine küçük bir çocuk gibi avuçlarıma bıraktı. Çok sevinmiştim. Taaki arkadaşları Kaan'ı yanımdan koparana kadar. Neyse zaten çıkış zili calmıştı. Deryayla sarılıp,vedalaştıktan sonra servise bindim. Eve doğru ilerlerken bende uykuya dalmaya hazırdım. Vee beni dürten elle uyandım ve gözümü aralayınca arkadaşımın olduğunu fark ettim. Etrafa baktım ki eve gelmişi. Hemen indim ve eve girdim,annemle biraz konuştuktan sonra elime o kolyeyi aldım. Aptalca bir gülümseme suratıma yerleşmişti bile...
Kolyeyi inceledim gerçekten benim içinmiydi bu. Kendimle konuşurken ödevlerim geldi aklıma yapmak için masaya yerleştim. Kolyeyi gizemli kutuma koydum. İlk aşkımdan ilk hediyemdi çunkü...
Kulağa ne kadar da güzel geliyordu. İlk aşkım "KAAN"...
İlk ve son olurdu inşallah,düşündüm de ben ondan başkasını sevemezdim ki...
Onun gözlerinden başkasının gözlerine nasıl bakardım. Ayyy böyle bir şeyi düşünmek bile kötü diye binbir türlü şey düşünürken uyku beni ele geçitdi. Yatağıma geçtim ve uykunun beni sarıp sarmalamasını bekledim...Bazen sadece o...
ve yanına yakışan ben...