3.Bölüm

202 12 9
                                    

*Medyadakiler Ömer ve Batu

____________________

(YKS açıklandıktan 3 gün sonra.)

Salonda uzanırken kapının serçe açılmasıyla bakışlarımı o tarafa çevirdim. Gördüğüm kişiyle dudaklarım yukarı doğru kıvrıldı.

Ömer'de beni görünce bakışlarını benden çekmeyip sırıtmış ve başını hafifçe aşağı doğru indirmişti. Gülüp ayaklanmamla dudaklarını araladı ve;

"Kıskananlar çatlasın." dedi melodik bir sesle ve bana baktı. Bende devamını getirdim. "Çatlayanlar patlasın."

"Patlayanlarında canı çıksın." diyerek kendince bir yer eklediğinde kahkaha attım. O da bana eşlik etti bu süre boyunca.

Ardından tam koltuğa kendini atıcaktı ki hızla onu tuttum. "Ah doğru sokaktan geldim dimi?" diyerek bana gülümsedi kocaman. "Ee yani ne sandın?"dedikten sonra onu tuttuğum ellerime baktım. O da bana bakıp; "Sakin ol boka dokunmadın." diyip gülmeye başladı. Bende gülüp ellerimi ıslak medille sildim. Ardından tatmin olamayı masada ki kolanya şişesini ellerime sıktım. Güzelcene limon kolanyasını elime yaydıktan sonra masadaki kolanya şişesini tekrar alıp aynı şeyleri iki kez daha tekrar ettim ardındansa Ömer'e baktım. Öylece bana bakıyordu.

Kolanya şişesini tekrardan elime alıp bu sefer onu kolanyalamaya başladım. Adeta duş aldırıcaktım ki elimden kaçtı ve bana baktı.

"Batu ya yaptığın iş mi kardeşim?" diyerek gri tişortünde siyah siyah belli olan ıslaklıkları gösteriyordu bana. Hafifçe omuz silkip dudaklarımı araladım.

"Hep sen mi benimle uğraşıcaksın. Hem her türlü üstünü değiştiricektin gel tişört veriyim sonra parka gidelim. Evi daha yeni temizledim." dediğimde gülümseyip tamam şeklinde başını salladı.

"Tişort vermene gerek yok. Üstümü değiştirmemi istiyiceğini bildiğimden çantama koymuştum." dedi ve sırtındaki çantaya el attı. Panikle araya girdim.

"Dur dışarı çık."

"Ne anlamadım?" dedi ve bana bakmaya başladı.

"Çantanda geçen gün yemek kırıntıları olduğunu hatırlıyorum eğer tişortünü çıkartırsan ve o kırıntılar tişortüne tutunduysa." dedim ve yerlere sonra Ömer'e baktım.

"Tamam o zaman ben nerede giyineceğim?" diyerekten sorusunu bana yönelttiğinde onu kolundan yakalayıp apartmana, kapının önüne koydum. Hafifçe gülümseyip; "Tada!! işte sana giyinme kabini" dedikten sonra beyaz ayakkabılarımı alıp dışarı koydum ve giyinmeye başladım. Bu sırada bana inanamayan gözlerle bakan Ömer'e de arada bakışlarımı çıkartıyordum.

"Ne var?" diye sakince sorumu ona yönelttiğimde. Bana hayretle cevap verdi. "Bir dahakine tişort müşört getirmiyorum. Dolabını sömürücem." dedikten sonra hafifçe bana doğru eğilip dil çıkardı ve tekrar doğrulup üstündeki tişortü çıkartıp diğerini giyindi.

"Eylül halan nerede?" dedi kapının oradaki boy aynasında saçını düzeltirken.

"Çarşıda işi varmış. O yüzden gitti." diyerek onu cevapladım. Sonrasındaysa kitlediğim kapıyı tekrar açıp ayakkabılarımı çıkartıp içeri girdim ocağı, aygazı ve telefonumu kontrol edip tekrar çıktım evden. Ayakkabımı tekrar giyinip kapıyı çektiğimde bir süre durdum ardından tekrar eve ayakkabılarımı çıkartıp girdim. Aynı şeyleri tekrar kontrol edip ayakkabımı giyindiğimde Ömer'in sesi kulaklarıma ilişti.

"Tamam mısın kardeşim?"

Emin olamasam da onu bekletmek istemediğim için "Evet, evet tabiki tamamım." dedim ve küçük bir kıkırtı esliğinde elimi enseme atıp orayı hafifçe kaşıdım. O da bana sırttı ve beraber apartmandan çıktık.

Parka doğru ilerlerken tanıdık ses kulaklarıma ilişti. "EMİR, EMİR ANNEM."

"GÜL HANIM, GÜL HANIM YİNE NE DİYE BAĞIRIP DURURSUNUZ." diyerekten üst komşumla kafa bulduğumda benim bu hallerime alışık olan kadın gülerek cevap verdi. "Her zaman ki gibi oğluşumu özledim Batu sen ne diye bana bağırıp durursun?" dediğinde sırıtıp.

"Ee bende napiyim her zamanki gibi oğluşunu özleyip sabah akşam sokağa bağıran teyzeme takılıyorum." diyerek onu yanıtladığımda gülümsedi.

"İlahi Batu sende benle uğraşmaktan sıkılmadın vallaha." dediğinde gülüp;
"Daha dur anam bu ne ki? ben eve geliyim sonra yapıcaklarım var." dediğimde o ve Ömer'de güldü.

"Hadi ben gidiyorum tutma beni." dedikten sonra teyzeme el sallayıp arkadaşımla ilerlemeye başladım tabi arkamdan Gül hanımın 'görüşürüz çatlak Batu' nidası da bir kulağıma dolup diğerinden dökülmüştü.

"Batu iyi bari buradaki teyzeler dediğine alınıp gücenmiyorlar vallaha." dediğinde Ömere bakıp sırıttım.

"Benim dediğimin nesine alınıcaklar. Hem bizim mahalledekiler herkesin mizacını biliyorlar benim ki de bu." dedim ve güldüm.

Beraber parka geldiğimizde Ömer oturabilmemiz için bir yer bulmak adına etrafa bakınmaya başladı. O sırada gözüne takılan bankla o tarafa ilerlemeye başladı onu takip ederken parkın zemininde ki kare kare taşara gözüm takıldı. Kendi kendime Ard arda on tane karenin çizgisine basmayacağım diye bir karar alıp yavaş adımlarla çizgilere basmadan ilerledim. İlk on taneden tatmin olmayınca tekrar yaptım. Sonrasında yolun sonuna yani banka ulaşınca oturma yerlerine baktım.

Ömer benim bu hallerime alışık olduğu için banka oturmamış beni beklemeye başlamıştı bende sırt çantamdan bez ve kolanya çıkartıp masasını ve oturma yerini temizlemeye başladım. Temizledikten sonra Ömer hemen yerini alıp oturdu bende çantamdan bir peçete çıkartıp açtım. Sonrasında dikkatle bankın üstüne konumlayıp yerleştirdim. Bir yerinde küçük bir kırışıklık görmemle tekrardan konumlayıp yerleştirdim.peceteyi ve dikkatlice üzerine oturdum. Ellerim dizlerimin üstünde Ömer'e baktığım da bana gülmekle yetindiğini gördüm.

"Ömer bana önemli bir şey söyluyeceğini söylemiştin. Umarım cidden önemlidir." dedim ve Ömer'e bakmaya başladım.

"Şimdi biz iki mükemmel insan YKS'de herkese koyduk ya." dedi ve bana baktı. Bende hafifçe gülüp onaylarca başımı salladım.

"Heh işte bide üstüne ikimizde Hostestlikte %100 bursu rahatlıkla aldık hatta istediğimiz Nişantaşı üniversitesine papucumuzu atıcaz ya hani." dedikten sonra omuzuyla hafifçe beni dürtükleyip göz kırptı.

"Ay uzatmasana manyak." dediğimde gülümseyip devam etti. "Lise sondan beri sana aradığımız dublex evi buldum sonunda." dediğinde heyecanla konuştum. "Ciddi misin bak her zaman yaptığın gibi dalga falan geçmiyorsun dimi?" dedim.

O da bana başını sallayarak cevap verdikten sonra ekledi. "Eski bir apartman dairesinde ve benim yurduma çok yakın. Üstüne üstlük bir de fiyatı aşırı uygun. Bir haftadır falan konuşuyorum ev arkadaşı arayan çocuğun arkadaşıyla her şey tamam sadece gidip evi görmen gerek." dedi ve gülümsedi. Bende gülümseyerek ona karşılık verdim.

"Ev bulmamıza çok sevindim ama eski apartman falan olması biraz şey..." dedikten sonra bir süre düşündüm ve devam ettim. "Aman aman napalım artık katlanmam lazım sonuçta okul halamın evine çok uzak ve hep halama bel bağlayamam. Napalım artık ben evi bir elden geçiririm artık. Peki ev arkadaşım olucak kişi benim hastalığıma ne dedi."

"Hastalığından bahsettim mahmut. Yani ev arkadaşının arkadaşı bunun sıkıntı olmayacağını söyledi." dediğinde şaşkınca ona baktım bir süre. "Yani diyorsun ki opsesif kompülsif bozukluğu başlangıcıyla bir de üstüne temizlik hastalığım olmasını sorun etmediler doğru mu anladım?" dedikten sonra arkadaşımın yüzüne bir süre baktım. O da beni yanıtsız bırakmayıp gülümsüyerek başını aşağı yukarı hareket ettirdi.

Sonrasında ömer ayaklanıp oturma yeri ile masanın arasından çıktı ve masanın yanındaki boş alanda kendi kendine göbek atıp das etmeye başladı. Onun bu hallerini görünce kahkaha attım bir süre. Ardındansa yerimden kalkıp peceteyi yeni bir peçeteyle alıp yanımızda ki çöpe attım. Sonrasında Ömer'in karşısındaki yerimi alıp alkışlarken "Ömer'ime göbek atmalar yakışır." dedim ve karşılıklı göbek atıp gülüşmeye başladık. Kimi zamansa bir şarkı mırıldanıyorduk.

ᴼᵇˢᵉˢᶦᶠ ᴬˢᵏHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin