8.Bölüm

94 9 14
                                    

*Medya Demir ve Mahmut*

__________________

Bedenimi temizliğin verdiği yorgunlukla koltuğa bırakmıştım ki kulaklarıma ilişen kapı sesiyle huzursuzca kıvrandım koltukta.

Demir salonun eşiğinden bana baktığındaysa ona bakıp sessizce; "Evde yokuz desek olmaz mı?" dedim.

Omuzlarını hafifçe aşağı yukarı oynattı. Ardından tekrar çalan kapı sesiyle dudaklarını aralayıp; "Evde yokuz." dedi. Elimi anlıma götürüp hafifçe vurdum.

"Demir!, Batu! bağırtmayın beni işte alın eve." diyerekten kapının ardından isyan etti Mahmut. Sonrasındaysa kilidin sesini duydum. Oflayıp başımn altında ki yastığı aldım ve yüzüme bastırdım. Ardından yastığı yüzümden uzaklaştırıp göğüsümün hizasına indirip sarıldım.

"Oğlum ne uzattınızda almadınız eve ya." dedi ve salona gelip bana baktı Mahmut ardında devam etti. "Lan sarı çiyan sen izin vermiyorsun dimi?"

"Sarı çiyan sana girsin." dediğimde elini ağzına götürüp bir süre bana baktı ardından "Baksen şu Batu'ya." dedikten sonra Demir'e dönüp devam etti Mahmut. "Bana ne dedi duydun mu?"

"Hak ediyorsun." diyerek bana destek çıktı Demir. Mahmut Demir'e bir süre baktı sonrasında bakışlarını bana çevirdi. Ona sinsi sinsi sırıtan beni görümce güldü.

"Her neyse hadi terasa çıkalım." diyerek merdivene ilerlemeye başladı Mahmut. Demir de onun peşinden merdivenlere ilerlemeye başladı. Merdivenleri çıkmadan bana gelsene bakışları atınca yattığım koltuktan kalktım ve ardı sıra onları takip etmeye başladım. Mahmut'un siyah çöraplarını görünce gözlerimi belertip; "Mahmut?! o ne?" dediğimde durdu ve bana baktıktan sonra etrafına bakıp; "Ne, ne?" dedi panikle.

"Cidden eve siyah çorapla mı girdin?"

"Girmişsem nolucak ki?" dediğinde panikle; "O çorabı ne zamandır giyiyorsun?" dedim.

"Üç gün oldu." diyerek beni yanıtladığında elimi kalbime götürdüm. Sonrasındaysa tek kelime bile etmeden merdivenleri çıkmaya başladım. "Bundan sonra sizin eve gelirken yedek çorap getiririm hemde beyaz." dedi ve yanından geçen beni kolumdan dürtükleyip göz kırptı. Ona hafifçe gülümseyerek karşılık verdiğimde o da gülümsedi.

Hep beraber terasa çıktığımızda onlar salıncağa oturdu. Bende aklıma gelenle masayı salıncağın önüne çektim. Üzerine de bir küllük koyduktan sonra içeri gidip kendime bir sandalye aldım. Kapıya yakın yerleştirdiğim sandalyeye oturup çaprazımda sigarasını yakan Demir'e ardından daha sigarasını kutusundan yeni çıkartıp dudakları arasına yerleştiren Mahmut'a baktım.

Mahmut Demir'e dönüp yalvarırcasına bakarken konuştu. "Demir kulun köpeğin olayım yak şu sigaramı yurt odamda unutmuşum."

Demir omuz silkip dudakları arasına hapsettiği dumanları sebest bıraktı. "Abi lütfen abi, bu son olucak söz." dediğinde Demir ona baktı bir süre ardından dudaklarını aralayıp; "Nedense her defasında 'bu son abi, şöyle abi..' diyorsun." dedi ardından çakmağıyla Mahmut'un dudakları arasında ki sigarayı yaktı.

"Allah razı olsun ağabeyimm." dedikten sonra dumanı içine çekti Mahmut. Sonrasında dumanı salarken sessiz sedasız onları kapının yanından izleyen bana baktı.

"Ömer de birazdan buraya gelicekti." dediğinde başımla hafifçe onayladım onu. "Bu arada şansa Ömer'le benim yurt odamız aynı çıktı." diyerek ekledi Mahmut sırıtarak.

"Aynı yurta olup olmamanız pek bir şey fark etmiyor. Zaten hergün buradasınız." dedim imalı imalı gülümseyerek. O da dediklerime hafifçe gülüp; "İlahi Batu, komik şakaydı." dedi.

ᴼᵇˢᵉˢᶦᶠ ᴬˢᵏHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin