(Yeni eve taşınma.)
"Nasıl yani?" dedi Ömer inanamayarak ve bavullarla ilerlediğimiz yolda duraksayıp bana bakarak devam etti. "Doğru mu anladım? Ev arkadaşı olucağın çocuk, sen dün evi gezmeye geldiğinde gelmeyip Mahmut'a mı bıraktı işi." dedi şaşkınlık içerisinde onun durmasına aldırış etmeden ilerlemeye devam ettiğimde o da bana ayak uydurdu.
"Aynen öyle. Evi bana Mahmut gezdirdi. Bir an acaba Mahmut'la mı ev arkadaşı olucam biz mi yanlış anladık diye düşündüm." dedim ve bir süre durup iki yol ağzına bakış attım. Sol taraftaki yolda dünden tanıdık bir dükkan görmemle o tarafa ilerlerken devam ettim. "Hatta düşünmekle kalmayıp bizzat Mahmut'a dedim 'biz seninle mi ev arkadaşı olucaz?' diye o da bana gülüp 'yok Demir adında bir arkadaşım var onunla beraber kalıcaksınız.' dedi." dediğimde dedikodu sever arkadaşım bana bakmayı sürdü bense yoluma devam ettim.
Bir süre sonra devam etmiyiceğimi anlayan Ömer söze girdi. "Eee sonra noldu? sen bir şey demeden durmazsın ben senin huyunu bilirim ne dedin çocuğa?" diyerek bana sorusunu yönelttiğinde ona baktım bir süre ardından sırıtıp; "Şu an elinde bir çekirdek eksik be anam o da olsa bizim mahallede ki hatice teyzeden bir farkın kalmaz." dedim ve kıkırdadım.
"Ya sen bırak bana laf yetiştirmeyi de hakikaten diyorum ne dedin?" dediğinde bu sefer ona baktım hafifçe gülümseyip önüme çevirdim bakışlarımı. "Ne diyicem be. Sadece çocuğun ismini ögrenince 'sen arkadaşının ismini karıştırıyor olmayasın? o odunun Demir olmasına daha çok var.' dedim." dedikten sonra hafifce omuz silktim.
"Batu sen ne fenasın ya. Mahmut ne dedi?" diyerek yeni bir soru sorduğunda durup ona baktım. "Hele bu kadar sorucaktın niye dün benimle beraber gelmedin?" diyerek ona yeni bir soru sorduğumda güldü ardındansa dudaklarını aralayıp; "Ya anlarsın ya bir kaç işim vardı. Karı kız falan. Her neyse sen bırak beni ağzından kelpetenle laf aldırıyorsun anlat bir düzgünce." diyerek küçük bir isyan bayrağı kaldırdı bana karşı.
"Hiç bir şey demedi sadece güldü. Sende yani bu mükemmel arkadaşının doğru teşhislerine kim ne diyebilir ki? ayıp ediyorsun bak." dedim. O da gülüp bana hak verircesine başını salladı.
"Ayıp ayıp çok ayıp cidden. Bir daha olmaz." dediğinde kocaman sırıtıp; " Bir daha olmasın dedim." ardındansa ikimizde dayanamayıp kahkahalara boğulduk.
Kahkahamızın ardından bir sessizlik oluştu. Tabi bu sessizlik o kadar da uzun sürmedi ve Ömer'in sesi ortamda ki sessizliği bozdu. "Abi ya.. bağcığım çözüldü." bakışlarımı Ömer'e ardından bağcıklarına yönlendirdim. Tam ben bir sey diyicekken o dudaklarını aralayıp konuşmaya başladı. "Şurada." dedi ve parmağı ile kaldırımın kenarında duran demir nesneyi işaret ederek devam etti. "İki dakika da bağlarım bağcığımı." dediğinde gülümsedim ve parketmiş iki arabanın arasına ilk o sonra ben girdik. Ellerimizde ki bavulları yanımızdaki arabalara yaslarken Ömer bağı açılmış olan ayağını kaldırımın kenarında ki nesnenin üstüne yerleştirip bağlamaya başladı.
Onu izlerken kulağıma ilişen 'cıklama' sesiyle o tarafa döndüm. Daha doğrusu Ömerin önünde ki cama bakışlarımı çıkardım.
"Hiç terbiye kalmamış." diyerek balkonundan bize bakan kadına bir süre baktım. Ardından bize diyip demediğinden emin olmak adına etrafıma baktığım sırada Ömer'in sesi kulaklarıma ilişti. "Anlayamadım teyzecim?"
"Diyorum ki hiç ahlak kalmamış." dediğinde anlamayarak ilk önce Ömer'le birbirimize ardından teyzeye baktık. "Teyze benim ahlakıma laf söyleyebiliceğiniz bir şey yaptığımı sanmıyorum." dedi Ömer net bir dille.
"O senin tapulu malın mı da ayağını koyuyorsun?" diye sorusunu yönelttiğin de bu sefer araya ben girdim. "Pardon da sizin mi tapu malınız?"
"Yani neden bu kadar büyüttünüz ki?" diyerek bana destek çıktı Ömer. Ardından teyze bir takım söylemlerde bulunurken onu dilememe kararı alıp eşyaları tekrardan arabaların arasından çıkardık.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ᴼᵇˢᵉˢᶦᶠ ᴬˢᵏ
Novela JuvenilBir obsesif kompulsif bozukluk hastasının aşk hikayesini konu alan bu hikaye'ye hoşgeldiniz bebeklerim.